Anasayfa

Perşembe, Mart 03, 2011

TÜKÜRÜRÜM BEN BÖYLE SANATIN İÇİNE!

Yılmaz Özdil, Oscar ödülünü kazanan Kekeme Kral filmi için İngiltere'nin Ankara Büyükelçisi David Reddaway'a hitaben bir mektup yazdı.

Dear David
Büyük Britanya Birleşik Krallığı Ankara Büyükelçisi ekselans şövalye David Reddaway... Cenaze dolayısıyla yazamamıştım, bugüne kısmetmiş, dolandırmayayım lafı, kınıyorum sizi!

*
Bizler, padişahımız efendimizin dizisi nedeniyle ortalığı ayağa kaldırıyoruz... Sizin “kekeme kral”ı film yaptılar, üstüne Oscar verdiler, gıkınız çıkmıyor, armut gibi seyrediyorsunuz.
*
Kekeme kral olur mu kardeşim?
Hiç mi saygınız yok ecdadınıza?
Tarih diye teksas-tommiks mi okuyorsunuz... Siz ne kendini bilmez milletsiniz böyle?
*
Sakın ola, filmden haberim yoktu filan diye kıvırma... Nasıl haberin olmaz, ne biçim şövalyesin? Korkuluk diye mi diktiler seni oraya? Bak, bizim generallerin alayının içeri tıkıldığı gün, başkomutan cumhurbaşkanımız, işini gücünü bıraktı, först leydimizle birlikte, henüz vizyona bile girmemiş olan kekeme kral’ı divididen izledi, sonra da tivitır’dan anlattı... Biz mi takip edeceğiz sizin işlerinizi? Bulamadın mı korsan bi dividi?
*
Üstelik, sadece kral kekeme olsa gene bi derece... Kekeme kral’dan önce abisi kral oluyor ama, hem dul, hem evli, hem de Amerikalı bi kadını metres tutuyor, grekoromen yapıyor, yakışık almaz, dinimize aykırı felan denince, yemişim ulan kiliseyi diyor, Buckhingham Sarayı’nı Fuckhingham Sarayı’na çeviriyor. Hitler kapıya dayanmış, sizin kral barda sazda... Şırak, darbe yapıyorlar alenen, lay lay lom kral çekiliyor, kekeme ittire kaktıra kral oluyor.
*
Sanat mı şimdi bu yani? Tükürürüm ben böyle sanatın içine... Koskoca krallarınızı küçük düşürmek suretiyle ne amaçlıyorsunuz? Yoksa, demokrasinin faziletlerini anlatmak, darbeyi övmek gibi sinsi planınız mı var? Mis gibi monarşi varken, cibiliyetsizlik değil de nedir bu?
*
Daha önce de “deli” kralınız 3’üncü Corç’u film etmiştiniz cümle âleme... Vay efendim neymiş, kral contaları yakmış, kafayı yemiş ama, kukla gibi oturtmuşlar tahtında falan.
*
Bizim “Deli İbrahim” var...
Film ediyor muyuz?
*
Başbakanımız gibi çıkıp “Geçmişe hakarettir, genç kuşaklara olumsuz gösterme gayretidir” diyeceğinize... Arınçımız gibi çıkıp “Gereğini yapacağız” diyeceğinize, n’aaptınız? Deli kral’ı oynayan haddini bilmeze, utanmadan, İngiliz Film Sanatları Akademisi Ödülü verdiniz.
*
Bir değil, iki değil zaten bu duyarsızlığınız... Deli kral’ı rütük marifetiyle yasaklayacağınıza, kalkıp en prestijli ödülü verdiğiniz için, deli kral’ın eşini oynayan Helen Mirren, şımardı, bu sefer gitti, Kraliçe Elizabet’i oynadı... Çarls’ı boşayıp, Dodi’yle pijama partisi yaparken rahmetli olan Dayana’nın arkasından Toni Bileyır’la çevirdiği dolapları bir bir seyrettik.
*
Biz padişahımızın Hürrem’i bile öpmediğini öne sürerken, siz n’aaptınız? Oscar aldınız.
*
E matahmış gibi kraliçe’ye oscar alırsan, babasına haydi haydi alırsın tabii... Markiz’i dikizlemediklerine dua et.
*
Biz böyle onurumuzu kıran alengirli mevzu olduğunda, kafamıza çuval falan taktıklarında, gönderiyoruz Polat’la Memati’yi hallediyor... Sizin solda sıfırlı Bond denilen dangalak ne güne duruyor?
*
Gerçi, sizin kraliçe’ye de müstahak yani... Metazori kral olan babasını dividi yapıp göndermişler saraya, bunlara pranga takıp hapse atın diyeceğine, pek beğendim demiş... Ahali desen, gişelerde kuyrukta, şu ana kadar 100 milyon sterlin ödemişler, hâlâ birbirlerini eziyorlar önce sen giricen, önce ben giricem diye.
*
Uzatmayayım Davidçiğim...
Başta sen, caanım saltanatın kadrini kıymetini bilmeyen milletini kınıyorum, yengeye selamlar, majestelerini en güzel yerinden öpüyorum.
Sincerely

Yılmaz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder