Anasayfa

Pazar, Aralık 25, 2011

Kürtlerin sırtından Büyük Ermenistan! / Arslan BULUT



''Turgut Özal, Birinci Körfez Savaşı’na Türkiye’yi katmak için elinden geleni yapıyor, Musul-Kerkük’ü hedef göstererek kamuoyunu hazırlamaya çalışıyordu. Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay, Özal’ın baskıları karşısında yazılı emir istiyor, Başbakan Yıldırım Akbulut ise bu emri imzalamıyordu.
Şayet Yıldırım Akbulut da Kerkük-Musul hevesine kapılsaydı, Türkiye bugün Güneydoğu’yu kaybetmiş olacaktı.

ABD, İngiltere, İsrail ve Fransa bugünlerde yarım kalan işlerini tamamlamaya çabalıyor.
Son yıllarda Ermeni açılımının Kürt açılımı ile paralel sürdürülmesinin sebebi budur. İkinci Irak savaşının asıl hedefi, George W. Bush’un söylediği gibi Türkiye’yi cephe ülkesi haline getirmekti. Türkiye cephe ülkesi olunca, 60 binden fazla Amerikan askeri de Mersin’den Hakkâri’ye kadar uzanan topraklara yerleşecek, bu arada Trabzon ve Samsun limanları ile önemli hava üslerini de işgal edecekti. Böylece şer koalisyonu, Kafkasya, İran ve Orta Asya’ya Türkiye üzerinden girecekti.
Olmayınca Türkiye’yi çözmek için önce Irak Kürtleri’ni, sonra Türkiye Kürtlerini  “Kürt açılımı” ile kullanmaya karar verdiler.
Ya Ermeni açılımı? Yeteri kadar mesafe almış olmalılar ki, araya Ermenistan’ı da katarak B planını uygulamaya başladılar.
Mahiye Morgül, “Bir zamanlar tanıştığım bir Ermeni, ‘Doğu’yu hele önce Kürtlere versinler, onlardan almamız kolay. Onun için biz şimdi PKK’yi destekliyoruz’ demişti”  sözleri ile sürecin ne anlama geldiğini özetliyor:
“Açılımlarla birlikte, Yeni Anayasa süreci de başlatıldı. Cumhuriyet tasfiye ediliyor. Dönelim masada aldıkları şeye; ‘Osmanlı tapu kayıtlarını açmaya söz verdik, değil mi?’ diyecek Hillary Clinton..
‘Terk edin veya tazminat verin!’ diyecek..
Kürt köylüsü, toprakları elinden alınınca Avrupa İnsan Hakları mahkemesine başvuracaktır,  mahkeme kimden yana karar verecek, cevabı bellidir.
Doğu Anadolu’yu insansız istiyorlar! Ne Ermeni, ne Kürt, ne Türk!”

Cuma, Aralık 23, 2011

Göstermelik yaptırımlarla milleti oyalamak! / Arslan BULUT



''BDP hariç, başta hükümet olmak üzere herkes Fransa Meclisi’nin aldığı “Ermeni soykırımı yoktur diyene ceza” kararını kınıyor. Kınama, halk dilinde kına yakma ile birlikte kullanılır ve hiçbir işe yaramaz..
1990’dan itibaren Avrupa Birliği’nin Kıbrıs, Ege, Ermeni iddiaları, Patrikhane, Heybeliada Ruhban Okulları ve IMF programları konusunda aldığı kararlar var. Bütün kararlarda, Türkiye Kıbrıs’ta işgalci olarak gösterildi. Ege’de Yunanistan’ın hak iddia ettiği adacıklar ve karasuları, Avrupa Birliği’nin sınırları olarak ilan edildi. Türkiye, Ermenilere katliam yaptığını kabul etmeye zorlandı. Patrik, ekümenik olarak tanındı. “Heybeliada ruhban okulunu açın” dediler..
Türkiye, AKP iktidarı boyunca bu birliğe girmek için uğraştı. Gerçi, bu politikayı kapalı kapılar arkasında “Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaatine sığınmak” olarak savunuyorlardı, yani Avrupa Birliği onlar için gerçek bir hedef değildi ama halkı bu ümitlerle oyaladılar. Bu arada bütün milli meselelerde taviz üzerine taviz verdiler ve şer merkezi saydıkları bütün kurumları ele geçirdiler. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu yönetimine, Atatürk’ün kuruluş felsefesinden rahatsız bir insanı getirecek kadar ileri gittiler.
Yine Dersim operasyonunun bir katliam olduğunu ilan ettiler ve doğrudan devletin kurucularını suçladılar. Şimdi Fransa, Ermeni soykırımı yoktur diyene ceza veririm diye bir karar alınca iç kamuoyunu rahatlatmak için sözde tepki gösteriyorlar.
Avrupa Birliği ekonomik olarak tökezleyince de AB hedefinden vazgeçebileceklerini söylemeye başladılar.''

Eğer Bizi Yönetenler Türk Olsaydı… / Zahide UÇAR

 
 ''7 Düvel bir araya geldi, Türkleri Anadolu’dan sürme planını yeniden ısıtıp yürürlüğe koydu.

Soykırım tescilli Fransız meclisinde “soykırım inkar yasası” kabul edildi.

Atalarımızın dediği gibi; “it itliğini, kış kışlığını yapacak” da, ülkenin yönetim mekanizmalarında olanlar bu güne kadar ne yaptı? Asıl ona bakmak lazım.''