Anasayfa

Pazartesi, Mart 28, 2011

Büyük Oyun Büyük Kürdistan 16

Kerkük Türklerine karşı Kürt-komünist ittifakı
Kerkük bölgesinde eskiden Türkler çoğunlukta ve önemli yerlerde iken, 1959’da Kerkük’ün 150 bin toplam nüfusundan ancak yarısı Türkmen kalmış ve diğer yarısının büyük çoğunluğunu Kürtler teşkil eder olmuştu. 1959 Haziran’ı ve Ekim’inde Komünistler Kerkük’te olaylar başlatmışlar, birçok Türk’ü öldürmüşler ve işyerlerini tahrip etmişlerdi. Kürtler de bu olaylara karışmıştı. General Abdülkerim Kasım’ın 14 Temmuz 1958’de Bağdat’ta yaptığı hükümet darbesi ile Haşimi idaresinin devrilmesi ve Cumhuriyet’in ilanı, Kürtlere büyük umutlar verdi. Kasım, subaylardan ve Irak muhalefet cephesinden kurulu hükümet konseyine KDP ve komünist temsilcisini almamıştı. Ama Şeyh Mahmud’un (Barzinci) oğlu Baba Ali’yi davet etmiş, sonra da bir Sünni, bir Şii ve bir de Kürt’ten oluşan bir  “Egemenlik Konseyi”  oluşturmuştu. KDP Genel Sekreteri İbrahim Ahmed de hemen yeni iktidara sadakat ve desteğini ilan etti. Irak’ın yeni anayasasına da üçüncü madde olarak şu hüküm konulmuştu:
 “Araplar ve Kürtler anavatanda ortaktırlar ve milli hakları Irak’ın bütünlüğü içinde tanınmıştır.” 
Fakat balayı çok devam etmeyecek, evvela 1958’de sürgünden Bağdat’a Kasım tarafından davet edilen Molla Mustafa Barzani arasında nüfuz mücadelesi başlayacaktı. Barzani bütün Irak Kürtlerinin lideri olmak istiyordu. Kasım da ülkede kendisinden daha güçlü bir lider istemiyordu. Arap milliyetçileri de Kürtlere fazla imtiyaz ve haklar verilmesine karşı idiler. Kasım’ı Kürtlere karşı çok yumuşak olmasından ve Molla Mustafa’yı davet etmesinden dolayı kınıyorlardı. Anlaşılıyordu ki Kasım zafer haletiruhiyesi içinde Kürtlere yaptığı jestlerin nereye varacağını pek tahmin etmemiş hatta pişman olmuştu. Ancak bir taraftan Arap milliyetçi lideri ve başyardımcısı Abdülselam Arif’i yatıştırmaya çalışırken diğer taraftan, Kürtlerin de desteğini kaybetmemek için Kürtçe radyo yayınlarına izin veriyor ve milliyetçileri büsbütün kızdırıyordu.

Barzani giderek güçleniyor
Kasım 1958 Ekim’inde, destek aramaya gittiği Abdülcemal Nasır’ı Kahire’de ziyaretten Bağdat’a döndü ve coşku ile karşılandı. Kasım Barzani’yi, Arap milliyetçilerine karşı denge unsuru olarak kullanmayı tasarlıyordu. Gerçi Arif’i azletmiş ve hapse koymuştu ama iktidarı Arap milliyetçilerinin tehdidi altında idi. Molla Mustafa ve kuvvetleri bölgenin en büyük gücü haline gelmiş ve Molla Mustafa KDP’yı bile ciddiye almayan bir güç olmuştu Kuzey Irak’ta ve hatta Bağdat’ta. KDP kuvvetleri -Peşmergeler- de direkt kendisine bağlı idi. O sırada KDP’nin aydın sınıfında olanlarından Celal Talabani de Barzani’ye bağlı idi...
Molla Mustafa 1959 Mart’ında Arap (Baas) milliyetçilerinin Musul’daki ciddi başkaldırısını peşmergeleri ve komünistlerin de desteği ile bastırdı. Ne var ki, komünistlerin ve komünist KDP işbirliğinin gücü Kasım’ı korkutuyor bunu kendi iktidarına karşı bir tehlike olarak görmeye başlıyordu.

Türkmenler için büyük tehlike
Kerkük’te de Türkler (Türkmenler) için bu güç birliğinden büyük bir tehlike oluşmuştu. Kerkük bölgesinde eskiden Türkler çoğunlukta ve önemli yerlerde iken, 1959’da Kerkük’ün 150 bin toplam nüfusundan ancak yarısı Türkmen kalmış ve diğer yarısının büyük çoğunluğunu Kürtler teşkil eder olmuştu. 1959 Haziran’ı ve Ekim’inde Komünistler Kerkük’te olaylar başlatmışlar, birçok Türk’ü öldürmüşler ve işyerlerini tahrip etmişlerdi. Kürtler de bu olaylara karışmıştı. Molla Mustafa, Kasım’la dostluğunu koruyabilmek için kendisini Komünistlerin ayı sarmasından kurtarmak zorunluluğunu hissediyordu ve KDP’deki Komünist yanlıları tasfiye etmeye başlıyordu. KDP Politbüro üyesi olan Celal Talabani ile arası o sırada bozulmaya başlamıştı.

Molla Mustafa’ya karşı isyan
Diğer taraftan ’Kasım Darbesi’nden hiç hoşnut olmayan Kürt ağa ve şeyhler, Molla Mustafa’nın Bağdat’a dönüşünden ve artan gücünden hiç memnun değildiler. Haşimiler zamanında hiç olmazsa bazı imtiyazları vardı. Bunlar elden gitmiş, hatta toprakları Eylül’de uygulanmaya başlayan tarım reformu ile tehlikeye girmişti.
1959 Mart’ında bazı ağa ve şeyhler, yeni Cumhuriyet hükümetine ve bu hükümetin  “adamı” olarak nefret ettikleri Molla Mustafa’ya karşı isyan ettiler. Ancak Molla Mustafa, Irak ordusunun Hava Kuvvetlerinin ve komünist milislerin yardımıyla bu isyanlara kolaylıkla bastırdı. Ama bir paranoyak olan Kasım, Barzanilerin ve Molla Mustafa’nın artan gücünden kuşkulanmaya başlamış ve bir gün kendi iktidarını da tehdit edebileceği korkusuna kapılmıştı. Mayısta kendisine başkaldıran asi şeyh ve ağaları bağışladı ve onlarla yakın ilişkiler kurmaya ve Molla Mustafa’ya karşı konuşmalar yapmaya başladı. Kasım bazı aşiretlerin Barzani kuvvetlerine saldırmalarını açıkça tasvip ediyordu. 

İpler kopmak üzere
Nihayet konuşmalarında açıkça Molla Mustafa’yı hedef alıyor, Cumhuriyet’e karşı komplolar kurmakla suçluyordu. Artık açıkça Kürtlere eşit haklar ve özerklik verilmesi vaatlerinden vazgeçtiği anlaşılıyordu. Aradaki ipin kopması kaçınılmazdı. Kasım yanlısı Kürt aşiretleri ile Barzani’nin peşmergeleri arasındaki çatışmalar da yaygınlaşıyordu. 1961’de bu çatışmalar Barzani Kuvvetleri ile Irak kuvvetleri arasında fasılalı gerilla savaşlarına döndü. Üç yıl boyunca Bağdat, Barzani’ye bir zeytin dalı uzatıyor ve özerklik vaatlerinde bulunuyor, bir müddet sonra vaatleri geri alıyordu.
KDP özerklik isteğinde hüsrana uğradı
1960 yazında KDP ve diğer Kürt grupları özerklik, Kürtçenin resmi dil olarak kabul edilmesi, Irak ordu birliklerinin çekilmesi, petrol endüstrisinin millileştirilmesi, tarım reformunun öncelikle yapılması ve en önemlisi, Anayasanın Kürtlere eşit haklar ve statü tanıyan III. maddesinin yürürlüğe sokulması hususundaki taleplerini tekrarladılar ve tatmin edici bir cevap alamadılar. Kasım’ın kararsız, bir yanar bir söner tutumu prestijini sarsana ve yeni bir darbenin zeminini hazırlayana kadar sürdü. Kasım rejimi ile KDP’nin arası da artık kopma noktasına gelmişti. KDP’nin yayın organı KHABAT ve diğer Kürtçe gazeteler kapatılmış ve o zaman politbüro üyesi olan Celal Talabani yazdığı bir bölücü yazıdan dolayı gözaltına alınmıştı. Tevkif edilen diğer KDP üyeleri de vardı. Gerilla savaşları peşmergeler tarafından yürütülüyor ve siyasi mücadele de sureta KDP ile hükümet arasında cereyan ediyordu ancak Kasım’ın asıl hedefi Molla Mustafa Barzani idi.

1961’in sıcak günleri
Ancak iki taraf da o sırada açık savaş istemiyorlardı. Kasım, Arap milliyetçileri ve muhalif Baas’lı subaylarla başı dertte iken Kuzey Irak’ta böyle bir savaşı istemiyordu. Kasım, dost aşiretler koalisyonu kurarak Barzanileri bertaraf etmeye çalışıyordu. Ne var ki, onun da otoritesi çok zayıflamış ve bunu bilen Molla Mustafa, Kasım’dan para ve silah alan Şeyh Raşid gibileri vurmaya başlamıştı.1961 Eylül’ünde olaylar açık bir isyan şekline dönüşmüştü. İsyancıları rahatsız eden bir durum da hükümet kuvvetlerinde çok sayıda Kürt kökenli er ve subayların varlığı idi ve bunlar genellikle devlete sadık kalıyorlardı. Ne var ki, 1962 sonunda Kasım ve rejimi bitmiş gibi idi. Bu durumda KDP, Kasım’ın muhalifleri ile yani Cemal Abdülnasır taraftarları ve Baas’çı subaylarla temasa başladılar. Milliyetçi ordu birlikleri Kasım’ı devirirken, Kürt isyancıların Kuzey Irak’ta ordu birliklerine saldırmamaları vaadini aldılar. KDP böylelikle darbecilerden özerklik vaadini aldıklarını umuyorlardı. Yalnız fena halde yanılacaklardı.
Baas Rejimi, Barzani’ye bir türlü güvenemiyordu
Baas’çı askerler 1963 yılında Abdülkerim Kasım’ı devirdiler ve Baas’çı, milliyetçi bir idare kurdular. Bu idare Kürtlerle özerklik müzakerelerine girişti. Ancak Bağdat hükümeti Musul petrol bölgesinin statüsü konusunda Kürtlere taviz vermiyordu. Savaş yeniden başladı ve Irak kuvvetleri kanlı bir harekâtla Süleymaniye’yi ele geçirdiler çok sayıda peşmergeyi öldürdüler... Ne var ki, yıl sona ermeden Baas hükümeti Abdüsselam Arif’in darbesi ile devrildi. Bu arada Molla Mustafa Barzani ile KDP’nin politbürosunun arası da açılmıştı. KDP Genel Sekreteri İbrahim Ahmed, Barzani’nin Abdüsselam Arif’le uzlaşmaya varmasını tasvip etmiyordu. Barzani kuvvetleri Ahmet’i İran’a sürdüler. Ahmet önce İran hükümeti tarafından iyi karşılandı. Tahran, Kürtleri Irak hükümetine karşı kullanabileceklerini sanıyordu ama sonra Barzani’nin daha büyük bir güç olduğunu anlayınca ona yanaştı. Zaten Ahmet de Barzani ile uzlaşmış ve onun saflarına dönmüştü. Ahmet İbrahim, 1966’da gene saf değiştirecek ve Irak hükümet kuvvetlerinin yanında Barzani’ye karşı savaşacaktı.
1968’de Bağdat’ta yeni bir darbe olacak ve Baas Partisi gene idareyi ele alacaktı. Baasçılar Barzani ile gene özerklik müzakerelerine giriştiler ve 1970’de aralarında Kürtlere büyük ölçüde özerklik verilmesini ve merkezi hükümette temsil edilmelerini öngören bir anlaşma imzalandı ama bir türlü yürürlüğe sokulamadı. Baasçılar Kürtlerin bitip tükenmeyen yeni talepleri karşısında vaatleri yerine getirmekten kaçınıyorlar ve de haklı olarak Barzani’nin, o sırada Irak’ın büyük düşmanları olan İran, İsrail ve ABD ile Irak aleyhinde komplolar kurduğundan kuşkulanıyorlardı. 




http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/habergoster.php?haber=48012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder