Anasayfa

Çarşamba, Mart 23, 2011

Devlete taş-tokat!

Bölücü Kürtçüler, gittikçe azıyorlar... “Azanları teneşir paklar!” derler, ama ne zaman?.. Benim gibi düşünenlerin tahammül -sabır- sınırımızı zorluyorlar. Her şey gibi, “milli hassasiyetlerin” de- bir “kaynama-patlama” derecesi vardır, ama yoksa bu derece duyarlılık çıtası yükseltildi mi?.. “Nevroz” sinir krizi esnasında, galeyana gelen PKK Partisi BDP’nin, kadın milletvekili Sebahat Tuncel devletin polis komiserine tokat, sözde erkek vekili Bengi Yıldız da polislere taş atmış... Birkaç gün önce de Şırnak’ta bir polis linç ediliyordu. Uzun süredir devletin araçları taşlanıyor; kundaklanıyor ve Türk bayrakları yakılıyor. “Serhıldan” -ayaklanma- çoktan başladı; yabancıların “insani” müdahalesi bekleniyor! Bu, aslında, devlete atılan taşlar, molotof kokteylleri, ahvâl-i âdiyeden oldu âdeta; kanıksadık. PKK “vekillerinin” bu son tokat ve taşlarının TC devletimize atıldığını, idrak etmemizin zamanı geldi geçiyor! 

Devletin, herhangi bir -küçük büyük- memuruna, kolluk kuvvetleri mensuplarına atılan taş, tokat, “Devlete hakaret” sayılırdı. Osmanlı döneminde de dirayetli sadrazamlardan Mustafa Reşit Paşa, bir vilayette, bir devlet memuruna saldırıyı duyunca “Bu, Devlet-i âliye”ye hakarettir diye gereğinin hemen yapılmasını emretmişti.

Devlet kavramı
Devlet benim için kutsal, “Ebed müddettir”. Bazı “kutsal” ilkelerin, T.C. Devletinin temel ilkelerinin zamana ve zemine, modaya ve iş çıkarlarına göre değiştirilemeyeceğine inananlardanım. Bu kültür ve anlayışla yetiştirildim. Rahmetli babam, üzerinde “T.C. Hükümeti” yazılı kurşun kalemi, filigranında aynı ibarenin bulunduğu kâğıdı okulda kullandığımı görünce kızmış, “Bak; ne yazıyor... Senin babanın malı değil, devlet malı” demişti. Bunu da, “Devlet başta olmazsa kuzgunlar leşe üşüşürler” sözünü de hiç unutmadım. Ve üşüşmekteler şimdi... Bu iki eşkıya temsilcisi devlet hainlerine hadleri “demokrasi uğruna ve seçimler arifesinde” bildirilmezse, emsal olur ve devlet memurlarına, valilerine, daha ne taşlar, ne tokatlar atılır...
Burada, hemen bir saptama yapayım; yazıyı yazarken, televizyondan Başbakan Erdoğan’ın grup konuşmasını dinliyordum; çok mutlu oldum. Sayın Başbakan, BDP’lilerin devlete hakaretleri üzerine, “Dokunulmazlık dinlemem; gereği yapılacaktır” diyor... Bekleyip göreceğiz.
Evet, milli “hassasiyetlerimize” ne oldu? “Nevruz kutlamalarını” izlemek için Güneydoğu’ya koşan Kürt muhibbi yazarlar; zinhar bir polis o Kürt kadın vekiline tokat atsalardı, yazmadıklarını bırakmazlardı. Cumhuriyetin ilk yıllarında bir devlet memuruna, hatta devlete ait Demiryolları memuruna hakaret edildi diye ayaklananlar, şimdi neredeler?.. 
Ne oldu bize? Neler olduğunun, yeni bir örneğini duyunca kulaklarıma inanamadım. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Nevruz bahanesiyle İstanbul’da toplanan bölücü güruhunun, “Biji Apo” avazeleri, PKK bayrak ve posteriyle devlete yönelik taşkınlıkları karşısında, “Nevruz’un şenlik havasında kutlanması öncelikli arzumuzdu. Sıkıntı yaşanmadan bitmiş olmasından” mutluyum(!) demiş. En büyük “mülki amir”, “kanunlarımızın bölücüyü, suçu ve suçluyu övene 2 yıl hapis öngören hükmünü” bilmez mi. Hatırlaması için orada BDP’lerin tokat atması, Türk Bayrağının, başka illerdeki gibi, İstanbul’da da yakılması mı gerekiyor? Sıra buna, valilere de tokat atılmasına gelir! Kısacası, bu adamlar -kadınlar- devletin “duvarını” pisliyorlar.

İş kadınları-adamları
Tam bunlar yaşanırken, devletin temel ilkelerine bir saldırı, bir tokat da TÜSİAD’dan geldi. Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner açıkladı; Malum sicilli “anayasacı” Profesör Ergun Özbudun’un hazırladığı “Yeni Anayasa” raporunda “T.C. Devleti Cumhuriyettir” maddesi dışındaki “değiştirilemez, değiştirilmesi teklif bile edilemez” maddelerinin değiştirilmesi öneriliyor.
Ve sıkı durun; bu raporda, Abdullah Öcalan tarafından ve PKK/BDP tarafından önerilen ‘demokratik özerklik’ sözcüğü kullanılmasa da “yerel yönetimler güçlendirilmeli, yetkileri artırılmalı” deniyor AB’ye “uyum” için. Bu çıkış yeni değil. 19 yıl önce, Doğu Ergil’in meşhur Kürt yanlısı raporunu hazırlatan Tuncay Özilhan’ın Yönetim Kurulu Başkanlığı döneminde de benzer öneri yapılmıştı. Neredesiniz eski başkanlar; Şahap Kocatopçu, Feyyaz Berker?.. Öyle bir dönemdeyiz ki iş çıkarları; mesela Kuzey Irak’ta “Büyük Kürdistan”da yatırımlar, petrol bağlantıları vb.. ülkenin bölünmez bütünlüğünden çok daha önemli, bu iş kadınlarına ve adamlarına göre. Bilmem Ümit Boyner Hanımefendi tarihten ne kadar ders almıştır, ama işte böyle: “Para konuşturur..!”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder