Anasayfa

Cuma, Mart 11, 2011

Hoca Bir Gün… / Feza TİRYAKİ

http://img145.imageshack.us/img145/2491/32ka.jpgBizim halkımız söyleyeceği sözü çoğu kez doğrudan söylemez. Kimi zaman atasözleriyle diyeceğini der. Kimi zaman Nasrettin Hoca hikâyeleriyle içindekini dışa vurur…

Böyle yapmasının nedenleri bellidir. Yönetenlere karşı çıkmanın, doğru olmanın, doğru konuşmanın bedeli her dönemde ağır olmuştur. Boşuna mı “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” deriz? Hele hele içinde yaşadığımız bu günlerde, ağzını açanın, kalemini oynatanın içeri alındığı, içeri alınmakla da kalmayıp” doğrucu” insanların keyfi olarak zındanlara tıkıldığı bu günlerde doğruyu konuşmak ne kadar zordur! 

İsterseniz bizde atalarımız gibi yapalım. Diyeceğimizi biraz döndürüp dolaştıralım. Hem içimizdeki kederi birazcık dağıtalım, hem düşünelim:  

Ne olacak hâlimiz?
Yine mi Ananın Sözünü Tutmadın?

Nasrettin Hoca’nın eşeği ölür. Hanımı Hoca’ya bir miktar para verir. „Git eve bir eşek al, gel.”der.

Hoca parayı alıp pazara koşar. Gezer dolaşır, tam istediği gibi bir eşek bulur. Hemen satın alır. Eşeğin boynuna bir ip bağlar, ipin ucunu eline alır, güle oynaya, köyüne dönmek için yola çıkar...

Pazarda bazı hırsız ve uğursuzlar hocayı takip etmişler. Saflığından yararlanıp eşeği çalmayı akıllarına koymuşlar. Bunlardan biri yavaşça arkadan yaklaşmış eşeğin ipini çözmüş, eşeği alıp gitmiş...Diğer uğursuz, Hoca ipin gevşediğini anlamasın, ipin ucunda eşek var sansın diye eşeğin boynundan çıkardıkları ipi kendi boynuna geçirmiş.

Eşeğin ipini çeke çeke giderken Hoca, bir ara ardına bakıvermesin mi? O da ne?
Eşeğin yerinde bir adam! Eşeğin ipi de boynuna bağlı!

Hoca şaşırır:
“Be adam sen de nerden çıktın? Hani benim eşeğim?”
„Hocam ben eşeğim! Senin satın aldığın eşeğim.
Çok yıllar önce anamın sözünü dinlememiştim. Millete fenalıklar etmiştim. Annem de kızıp beddua etmişti, „Hayırsız oğlum, bunu da mı görecektim, duyacaktım? Hakkım helâl olmasın, bundan böyle eşek olasın!”demişti. Vakti saatine denk gelmiş, eşek oldum. Sen ne kerametli adammışsın, beni satın aldın, başımı okşadın, bedduayı bozdun. Beni eski halime döndürdün...
Hocam gel o mübarek ellerinden öpeyim...“

Hocanın ellerini öpmüş, ağlamış, „Bırak beni anama gideyim, hayır duasını alayım,“ demiş...
Hoca bu işe çok şaşmış.

Eşeğin parasına mı yansın, boşuna pazara gidişine mi bilememiş.
Çaresiz, boyun bükmüş:

„İyi o zaman, hadi git ama bir daha ananın sözünden çıkma!“

Eve boş bir iple döndüğünde ise karısı kıyametleri koparmış...Kavga gürültü sabahı etmişler. Her gün bu konuda çekişmişler.
Ertesi hafta Hoca yeniden eşek almak için pazarın yolunu tutmuş.
Pazarda gezinirken bir satıcıda, önceki hafta aldığı eşeğini görmez mi?
Satıcı tutmuş ipinden, eşeği satıyor. Hoca bakmış, eşek kendisinin eşeği. Madrabazların kaçırdığı eşek.
Hemen yanına seğirtmiş, eşeğin kulağına eğilmiş:

“Ben sana tembih etmedim mi bir daha yapma diye?
Yine mi ananın sözünü tutmadın be adam?”

Sen Pisliği Daha O Gün Yemiştin!

Nasrettin Hoca bir gün eşeğine binmiş pazardan dönüyormuş. Yolda, dövüşen çocuklara rastlamış. Ellerinde bir topal karga, ben buldum, ben yakaladım, karga benim diye kavga ediyorlarmış.

Hoca kargaya acımış, bakmış çocuklarını elinde ölecek, onlara bir miktar para vermiş, kargayı satın almış.
Hadi git, avlan, kendine gel diye kargayı havaya fırlatmış.

Çocukların elinde çekiştirilirken yorgun düşen, kanadı kırık, ayağı topal karga fazla uçamamış, yakındaki bir tarlada çift süren mandalardan birinin boynuzunun ortasına konuvermiş…
Manda sahibi gölgede uyukluyormuş…
Hocanın aklına bir muziplik gelmiş.

Aslan kargam, kocaman mandayı avladı deyip, mandayı çiftten çözmüş, ipinden çekmiş, kargayla birlikte evine götürmüş…Mandayı ahırına kapatmış.
Komşuları mandasını kaybeden, arayıp duran adama durumu haber vermişler. Mandanı Hoca aldı, kendi ahırına kapattı, demişler.

Manda sahibi koşup gelmiş, hocanın kapısına dayanmış:
Hoca:
“Manda benimdir. Onu kargam avladı, gidin başımdan!”
“Aman Hocam, manda avlanır mı? Hem hiç karga manda avlar mı?
“Orasını ben bilmem, memlekette yargı var, mahkeme var. Şikayete nereye giderseniz gidin!

Mandanın sahibi hemen kadıya gitmiş. Hocadan şikayetçi olmuş.
Hoca bu arada boş durur mu? Duruşmadan bir gün önce kadıya bir çömlek manda yağı göndermiş.
Kadı davalıyı, davacıyı dinlemiş. Başını kaşımış:

“Hoca haklı. Manda onundur. Kargası avlamış. Yıkılın karşımdan!”

Başka bir davalıda o arada kadıya yumurta göndermişmiş.
Kadı, her sabah has manda yağına yumurta kırar, afiyetle yerim, diye sevinmiş.
Yağa yumurtaları kırıp yemeğe başlamış.

Bir gün böyle, iki gün böyle derken üçüncü gün kadı yine manda yağına kaşığını daldırmış daldırmasına ama kaşığına yağ yerine bok gelmez mi? Meğer Hoca çömleğe doldurduğu manda tersinin üstüne bir parçacık yağ koymuşmuş. Gerisi manda pisliğiymiş…

Kadı hemen hocayı huzuruna çağırtmış. Kükremiş:
Efendi, ben bugüne bugün buranın kadısıyım! En büyüğüyüm! Sen bana ne cüretle pislik yedirmeye kalkarsın?
Hoca gayet sakin:

“Kadı hazretleri o kadar hiddetlenmeyin!
Sen o pisliği daha o gün beni haklı bulduğunda yemiştin!

Cigeri beş para etmez bir topal karga, koskoca bir manda avlayabilir mi hiç! Hem mandanın avlandığı nerde duyulmuş?”demiş.

O Akçeyi Sen Al!

Hoca bir sohbetteyken tanımadığı biri gelmiş, ensesine okkalı bir tokat indirmiş. Sonra da: ”A…benzetmişim, kusura bakma demiş.

Hoca bu duruma çok sinirlenmiş. Adamı tuttuğu gibi kadının huzuruna çıkartmış, şikayetçiyim, enseme vurdu, demiş.
Meğer adam kadının ahbabıymış. Kadı meseleyi kapatmak istemiş:

“Ne olmuş bir tokat attıysa, sen de ona at, ödeşin, demiş. Hoca kabul etmeyince de: ‘O halde sana bir akçe ceza ödesin, sen burada bekle, parayı bulup gelsin.”diye adamı gönderip, hocayı oyalamaya kalkmış.
Hoca beklemiş…beklemiş…Ne gelen var, ne giden...Oyuna geldiğini anlamış.

Yaradana sığınıp kadının ensesine bir şamar indirmiş.
“Behey hoca, delirdin mi?”

“Kusura bakma Kadı Efendi. Benim acelem vardı da... Sen benim alacağım olan o bir akçeyi gelen adamdan alıver, onu benim cezama say…”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder