Anasayfa

Cuma, Mart 25, 2011

İçimiz boşalır, içimiz kapanırken!.. / Altemur KILIÇ


Keskin diliyle ünlü Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç 2009 yılında katıldığı bir TV programında, “Ergenekon kapsamı” hakkında “Türkiye’nin bağırsakları temizleniyor” buyurmuştu. Doğru; içeriden, dışarıdan doktorların reçetelerine göre hazırlanan yüksek dozda “müshil” yutturuldu. Aşağıdan, yukarıdan boşalıyor, boşaltılıyoruz. Âdeta ishal olduk!
“Tedavi başarılı oldu, ama maalesef hastayı kaybettik” diyecekler. Türkiye Cumhuriyeti’nin ruhuna “el Fatiha”!.. 
“Yeni Anayasada”, Cumhuriyetin sadece adı kalacak, yani “adı var, sanı yok”. Kurucusu Mustafa Kemal’in de ne sanı ne de adı kalacak bu gidişle! Cumhuriyetin adı da değişir, “ahvâl ve şerâite” göre. Atatürkçülük, milliyetçilik, ulusalcılık, üniter ulus devlet, hatta İstiklâl Marşı ve Türk Bayrağı da “boşaltılacak”! Milletimizin, en karanlık günlerinde milletin bağrından, Mehmet Akif’in kalemiyle fışkıran bu sözlere beste uymuyormuş. Hem, ne de ayıp, “ırkıma” deniyormuş!

Türk Ordusu ve CHP 
Türk Ordusu’nun da içi boşaltıldı; boşaltılmakta... Kalenin duvarları hâlâ duruyor ama içi tümüyle boşatılırsa, duvarlar da çöker... 
“Kale” dedim; “Kalelerimizin önde gelen burcu”, Mustafa Kemal’in kurduğu CHP idi. “İdi” diyorum, çünkü bu partinin “ekseni” kaymaktan öte fırıldağa döndü, pusulası şaştı. Önceki gün yazdım, TÜSİAD’ın, en hafif tabiriyle “densiz”, en doğrusu “Cumhuriyete ihanet”, “Anayasa Raporuna” en sert tepki CHP’den ve Başkanından gelmeli idi. Şükürler olsun ki Kılıçdaroğlu, “Biz Anayasa’nın değiştirilemez maddelerinin değiştirilebileceğini düşünmüyoruz. Bunu doğru da bulmuyoruz” demiş. Bağışlasınlar beni, bu tasalluta karşı, bir yasak savma; sade suya tirit, ucu açık “yorum”, tepki bile değil! Sayın CHP Genel Başkanı’ndan bu hayati konuda, seçim meydanlarında gösterdiği şiddette bir tepki beklenirdi!.. 
CHP’deki “pusula şaşkınlığının” daha vahim göstergesi, pek de “tekin” olmayan Gürsel Tekin’in şu sözleri; “Meclis’e başörtülü milletvekilinin girmesine karşı çıkmayız”. Meclis’e başörtülü bir adayın girmesi durumunda, “Merve Kavakçı’ya yapılanı yapmayacaklarını” da eklemiş... 
Yanlış anlaşılmasın; ben kadınlarımızın kişisel tercihlerine göre kıyafetlerine ve geleneksel başörtüsü takmalarına karşı çıkacak değilim; Mustafa Kemal de karışmadı. Milliyetçi MHP’de de başörtülü, Atatürkçü, milliyetçi hanımlar var. Ama kadınlarımızın başlarının “kamu alanında” açık olması, Atatürk’ün ve devrimlerinin gereği. Şimdiye kadar bundan taviz verilmedi. Cumhuriyetin, devrimlerin simgelerindendi. Eğer, başörtüsü, türbanla Meclis’e girebilirlerse, bundan sonra başörtüsü, türbanla yargıçlık, avukatlık, öğretmenlik, resmi dairelerde görev, müdürlük ve hatta bakanlık yapabilirler... Başbakanlığa, Cumhurbaşkanlığına kadar yolu var!.. Buna karşı çıkmak “gardırop” yani “şekil” Atatürkçülüğü değil, “Atatürk Cumhuriyetçiliği”dir. 
“Gardırop Atatürkçülüğü”, rahmetli Bülent Ecevit’in sözüdür. Merve Kavakçı’dan söz edildi, hatırlatalım; Merve Kavakçı, 1999’da milletvekili seçilmiş ve Meclis’in ilk celsesine, meydan okurcasına türbanıyla gelmiş, oturmuştu. Bunun üzerine zamanın DSP Genel Başkanı, CHP’nin eski Genel Başkanı Ecevit, malum nezaketine rağmen, kendisinden beklenmeyen hiddetle, o kadının üzerine yürümüş ve “Bu kadına haddini bildirin” demiş ve sonra, Kavakçı Meclis’ten kovulmuştu. Eğer, Tekin’in dediği olursa bu kadın gelir yine Meclis’in en ön sırasına oturur. On iki yılda ne değişti? Çok şey değişti; boşalıyoruz. CHP de maalesef boşalıyor!.. 
“Seçim sath-ı mailinde”, iktidar ve muhalefet eyyamcı politikacılık yaparken, “adı var, sanı yok” Cumhuriyetin en kırılgan, vatanımızın en kritik dönemindeyiz. Bölücüler azıyor, Apo tehditler savuruyor... BDP’liler, devlete tokat, taş atıyorlar ve Demirtaş, “sivil itaatsizlik” ilan ediyor... “Oturma eylemi” başlatmışlar, ayaklanmak üzere! Asıl maksatları Türkiye’yi; Mısır’a, Tunus’a, Libya’ya ve komşumuz Suriye’ye benzetmek... Bunların karşısına, kim çıkacak? İçi boşaltılmış bir Cumhuriyet mi, bu Cumhuriyeti yönetmeye ehil olmayan iktidar mı?.. İçi boşaltılmış bir CHP mi?.. 
En acısı, TSK’nın kalesinin içinin boşaltılması... Bu kale de düşmeyegörsün! Bir umut, ekseni şaşmayan MHP ve diğer milliyetçi partiler. Diğeri de, bütün çabalara rağmen, “kâğıttan kaplan” olmadığını gösterecek, vatanı, para almadan koruyacak Türk Ordusu... Atatürk’ün hitabesinin tamamını okuyacak genç Mustafa Kemaller. Kemaller, “Allah’ıma emanettirler”...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder