Anasayfa

Cuma, Nisan 27, 2012

Davutoğlu’nun küresel itirafı! / Arslan BULUT




''İslam dünyasında bundan sonra neler olabileceği konusunda Suriye Müftüsü Ahmed Bedreddin Hassun da bir tahminde bulundu. Hassun, “Suriye’nin düşmesi halinde bunu, başta Lübnan olmak üzere Irak ve Ürdün’ün ardından Suudi Arabistan takip edecek. Suriye’de yaşananlar, Arap ve İslam dünyasında güçlü bir devletin olmaması planının parçasıdır”  diye konuştu. 
Türkiye Dışişleri Bakanı Davutoğlu ise  “Türkiye olarak bundan sonra da Orta Doğu’da değişim dalgasını yöneteceğiz. Bu değişim dalgasının öncüsü olmaya devam edeceğiz. Barış düzeni kurulana kadar çalışacağız. Kim ne derse desin bu barış düzeninin öncüsü de sözcüsü de Türkiye olacaktır” dedi. 
Yani Türkiye BOP’un eş başkanı olarak ABD taşeronluğuna, daha doğrusu ABD’nin İslam dünyasında görevlendirdiği ‘Truva atı’ rolüne devam edecek... Barış düzeni için değil, savaş düzeni için...''

Salı, Nisan 24, 2012

Politik irade sıfır ise milli egemenlik kimin eline geçer? / Arslan BULUT




''Strateji uzmanı Nejat Eslen, o günlerde  “Nüfus, ekonomi, bilim ve teknoloji, askeri güç” gibi milli güç unsurlarını saydıktan sonra “Politik irade sıfır ise, diğer milli güç unsurları da sıfırla çarpılmış demektir” diyordu. Nitekim ekonomik güç yabancıların eline geçince, askeri güç istemese de onların egemenliğini korur duruma düşüyordu..
Bugün, küresel projelerin uygulayıcısı durumundaki siyasi iktidar sahipleri, Türkiye’deki Türk egemenliğini fiilen ortadan kaldırmıştır.
İslami mesajlarla iktidar olan AKP, ikiz yasalarla, kamu yönetim reformu girişimi ile sözde kalkınma ajansları ile ve alt kimlik-üst kimlik tartışmaları ile milli gücün dayanağı olan bütün stratejik kuruluşları ve şairin  “vermem ondan ben bir karış” dediği kutsal toprakları ve milli güç unsuru olan ekonomik kuruluşları yabancılara satarak, Türkiye’yi milli devlet olmaktan çıkarmak için her türlü yasal, psikolojik ve fiili alt yapıyı hazırlamış durumdadır.
İktidarın şimdiki uğraşı, Anayasa’nın değiştirilemez ilkelerini değiştirmek suretiyle Türk egemenliğini tarihe gömmektir. Üstelik bunu 23 Nisan Milli Egemenlik Bayramı’nda ilan etmekten dahi çekinmiyorlar.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, “Türkiye Cumhuriyeti, 1923’ten bu yana bu kadar büyük risk, tehdit ve sıkıntılarla karşı karşıya kalmadı” diyordu. Ancak Dolmabahçe’de Tayyip Erdoğan ile ne görüştüyse bütün bu tehditler yokmuş gibi davrandı. O görüşme, milli güçlerin tasfiyesinin yolunu açtı.''

Pazartesi, Nisan 16, 2012

Erdoğan bindiği dalı neden kesiyor? / Arslan BULUT




''Erdoğan, “Çocuklar arasında din ve etnik köken bakımından bir ayrıma gidilmesine asla müsaade edilmemelidir” derken, Cumhuriyetin temeli olan “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran halka Türk Milleti denilir” anlayışını benimsemediğini açıklamış ve dolayısıyla kendisinin etnik ayırımcılık yaptığını itiraf etmiş oluyor. Bunun farkında bile değil.. İyi bir şey yaptığını düşünüyor. Gerçekte din siyaseti güdüyor ve Türk Milleti yerine milletin adını söylemeden “aziz millet” gibi uyduruk bir kavram kullanıyor. Çünkü “İslam milleti” deseydi “din devleti kurmak istiyor” diye partisi kapatılacaktı. Ayrıca din ayırımcılığı yapmış olacaktı. Bunu şimdilik yapmıyor ama “Türk Milleti” kavramını etnik köken olarak algıladığı için, hata üstüne hata yapıyor.
Kendisini defalarca uyardım. İsmail Hami Danişmend’in “Türklük Bilgisi” kitabını okumasını tavsiye ettim. Hiç bir değişiklik olmadı. Demek ki Tayyip Bey, Türklükten hazzetmiyor. Fakat buna rağmen Türklerden oy almayı biliyor!''

Cuma, Nisan 13, 2012

Operasyonun perde arkası... / Arslan BULUT


  


ABD, 1997 yılının haziran ayında, AKP iktidarın bugünkü açılım söylemi ile bire bir örtüşen bir Türkiye raporu hazırlatmıştı. Yine Graham Fuller ve Henri Barkey imzasını taşıyan raporda, “Bir değişim gerçekleştirmek için sivil politik liderler çok zayıf. Türkiye’de bu sorunu askeri olmayan yöntemle çözme cesaretini gösterecek lider yok” deniyor ve cesur bir lider bulunması gerektiği işleniyordu. 
Refah Partisi’nden sonra Fazilet Partisi’nin de kapatılacağı süreçte, 
Graham Fuller Türkiye’de artık Kemalizm’in modasının geçtiğini ileri sürüyor ve “Fazilet Partisi’ndeki gençlerin baskın çıkacağını ve Yenilikçi Hareket’in ılımlı İslâma liderlik yapacağını” söylüyordu! Fuller bu sözleri Abdullah Gül ile gizli bir görüşme yaptıktan sonra söylemişti. 
Nitekim aranan lideri buldular ve iktidara getirdiler. Yetmedi, Büyük Orta Doğu Projesi eş Başkanlığına tayin ettiler. Yetmedi, Erdoğan’ı Arap Baharı’nın öncüsü haline getirdiler. Yetmedi, Libya’ya NATO gücünü davet ettirdiler. Yetmedi, Kandil’e operasyon için Türkiye’nin Güneydoğusu’na NATO’yu davet ettirdiler. Yetmedi, Suriye sınırına NATO gücünü davet ettirdiler... 
Bu davetler yapılırken de Türk kamuoyunu, içerideki operasyonlarla oyaladılar. Direnç odaklarını, etkisizleştirdiler. 
28 Şubat Amerikancı bir darbeydi. Türkiye’nin ABD ile birlikte Irak’a girmesinin en hararetli savunucusu da Çevik Bir idi. Şimdiki iktidar da Amerikancı... Amerikancıların Amerikancılardan hesap sorması tamamen hedef saptırmadır. Türkiye’nin Suriye üzerinde sürdürdüğü Amerikancı operasyonu örtme ve gizleme işlevi görmektedir. Dizginler Amerika’nın elindedir.

Salı, Nisan 03, 2012

Haçlı’ya çalışırken mızrakların ucuna Kur’an dersi dikmek! / Arslan BULUT



''AKP iktidarı, Kur’an dersini göstererek Libya’da, Suriye’de, Irak ve İran konusunda hatta bütün İslam dünyasında Haçlı ordularına hizmet ettiğini örtmeye çalışıyor. Asıl hedef, Anayasa değişikliği için biraz daha güç toplamak... ABD, AB, PKK ve AKP’nin Anayasa’daki kuruluş maddelerini değiştirmek istemelerinin sebebi, Türk adını hukuken ortadan kaldırarak, Türk Milleti’nin hayat dayanağına tecavüz etmektir. Millet buna izin vermeyecektir.''

Pazar, Nisan 01, 2012

Müslüman avlamak için Müslüman kullanmak! / Arslan BULUT




''Bugün Irak’ta Şiilerin ve Sünnilerin birbirine kırdırılmasına, yakın gelecekte Türklerin birbirini kırdırılması ile devam etmek istiyorlar!
Bunu başaramasalar bile nüfusunun yarısı Türk olan İran’a bomba yağdıracaklar!
Sonuçta ne olacak? Türkiye de bölünürse, ABD ve İngiltere’nin ileri karakolu olan İsrail’i, Orta Doğu’da tehdit edebilecek hiçbir güç kalmayacak... Yani, “Büyük İsrail” için ortada hiçbir engel bırakılmayacak! Dün Afganistan, Irak, Libya, bugün Suriye, yarın İran ve hemen ardından Türkiye’ye operasyon yapılacak..
Bu sebeple, basında Suriye ve İran aleyhinde Türkiye’de kamuoyu oluşturmaya çalışanlar da Amerikan işbirlikçisidir. Kendilerine liberal, İslamcı veya ne derlerse desinler, yaptıkları iş, Türkiye’ye ve İslam dünyasına ihanettir...''