Anasayfa

Pazartesi, Mart 28, 2011

Büyük Oyun Büyük Kürdistan 15

Molla Mustafa Barzani’nin Rusya ve İsrail’le işbirliği...

Molla Mustafa Barzani, Rusya’da sürgünde iken oradaki Musevilerle de 
irtibatta olmuştur. 1950’li yıllarda başlayan temaslar 1965’e kadar sürmüştü. 
O yıl, Hayım Lovakov adlı bir Mossad ajanı bölgeye giderek Molla Mustafa Barzani ile direkt temasa geçecek, silah ve cephane yardımını başlatacaktı.İkinci Dünya Harbi’nden sonra, Rıza Şah’ın tahtından indirilmesiyle oluşan otorite boşluğunda Kürt Milliyetçiliği hareketi çok kısa bir dönem için belki de ilk bağımsız Kürt Devleti’ni kuracaktı.
II. Dünya Harbinde İran’ın batısını Sovyet ve İngiliz kuvvetleri, Almanların Rıza Şah üzerindeki nüfuzlarını önlemek için işgal etmişler ve Alman yanlısı Rıza Şah’ı tahtından indirmişler, yerine oğlu Muhammet Rıza’yı tahta çıkarmışlardı.

İngilizler, merkezi Kirmanşah olmak üzere Irak’ın sağ cenahını koruyan bölgeyi egemenlikleri altına almışlardı. Sovyet ordusu da İran Azerbeycanı’nın kuzeyini ve batısını işgal etmişti. Ruslar, herhalde kasten, İngiliz ve Sovyet nüfuz bölgeleri arasında ve aslında kendi nüfuz bölgelerine dâhil olan İran Azerbeycanı’nda Mahabat bölgesini işgal etmemiştir ve bölgede bir otorite boşluğunun oluşmasına imkân vermişlerdi. İngilizler ve emirlerindeki İran kuvvetleri de bu bölgeye müdahale edemiyordu. 1945 sonunda Tahran hükümeti Azerbeycan’daki otoritesini kaybetti. Komünist Azerbaycan Halk Cumhuriyeti kuvvetleri Tebriz’deki İran kuvvetlerini etkisiz hale getirerek Doğu Azerbaycan’a hâkim oldular. Burada cumhuriyetlerini ilan ettiler. Buna karşılık, Batı Azerbaycan’da, Mahabat’ta Bağımsız Mahabat Kürt Cumhuriyeti, Kürt lideri Gazi Muhammed tarafından Sovyetlerin desteği ile Ocak 1946’da ilan edildi.

Sovyetlerin ikili oyunuSovyetlerin maksadı, açıkça muhtemel Alman nüfuzunu kırmak, hem bu Kürtleri kullanarak Türkiye için mesele çıkarmak, hem de Sovyet Azerbaycan’a karşı yönelebilecek hareketleri önleyecek bir uydu devlet daha oluşturmaktı. İngiltere’nin durumu ise başka idi. Mezopotamya’da, Kuzey Irak’ta Kürt aşiretlerini kontrol etmekte güçlük çekerken İran’daki Kürt aşiretlerine bulaşmak istemiyordu fakat İran Kürtlerinin Tahran yönetiminden kopmalarını ve özerklik veya bağımsızlık edinmelerini de Irak için emsal veya örnek oluşturur diye arzu etmiyordu.
Ancak, İran’ı demir yumrukla idare etmiş ve bir arada tutmuş olan Rıza Şah’ın tahttan indirilmesinden sonra daha genç Şah otoritesini kurana kadar İran’da siyasi otorite boşluğu oluşmuştu. Farslar, Azeri Türkler ve Farslı Hıristiyanlar arasında çatışmalar başlamıştı 1941’den sonra. Tahran’ın Kürt aşiretlerini ve diğer unsurları yatıştırmak gayretleri boşa gidiyordu. 

Mahabat’a Giden YolSovyetler bu anarşi durumundan yararlanıyorlardı. İran’daki muhtelif çevrelerden gelen ve aşiret bağlarından ziyade bir Kürt birliğini hedefleyen Kürt milliyetçisi aydınlar Komala-i Jiyanawi  “Kürdistan Uyanışı Komitesi” adı altında ve kısaca Komala ve JK diye bilinen bir örgüt kurdular ve bu örgüt kısa zamanda yayıldı ve güçlendi hatta etkisi Türkiye’ye de yayıldı. 1944’te Mahabat’ın nüfuzlu lideri Gazi Muhammed’i ve onunla hareket eden Irak’taki Şeyh Abdülkadir Geylani’yi de arkasına aldı. Gittikçe komünizme ve Sovyetlere meyletti. Bir hayli aşiret liderinin de desteğini aldı.

Sovyet idareleri bu hareketi destekliyorlardı. Azerbaycan’da çok kuvvetli olan İran’ın komünist TUDEH Partisi’ni kullanarak, Komala hareketini destekleyerek İran Azerbaycanı’nın ve Kürt bölgesinin Tahran’dan ayrılmalarını açıkça teşvik ediyorlardı. Bu bölgenin ileride Sovyet peyki olmasına doğru büyük bir adım teşkil edecekti. Başka bir faktör de vardı. Sovyetler, İran petrollerinde imtiyaz talep ediyor, Tahran ise direniyordu. Azerbeycan ve Kürt ayrılıkçı hareketlerini desteklemek, bu konuda da Sovyetler için bir koz olacaktı. Bu bölgede Sovyet komünist nüfuzunu tesis etmek Sovyetler için hem petrol çıkarları, hem de ileride Türkiye’ye ve Irak’a müdahale için önemli olacaktı.

Önce Komala’yı komünistleştirdiler ve sonra da gittikçe kendilerine daha fazla tabi olan Gazi Muhammed’i Komala’nın başına getirdiler. Bir taraftan da bölgedeki Kürt aşiretlerini silahlandırdılar. Bağımsızlık yani Tahran’dan kopma tezgâhı hazırdı ve oyun 1945 Eylül’ünde Tebriz’deki Sovyet Azerbaycanı Cumhurbaşkanı’nın başkanlık ettiği bir toplantı ile sahneye kondu. İlk perde de Gazi Muhammed’in Komala yerine sol eğilimli  “Kürdistan Demokratik Partisi” nin (KDP-I) kurulduğunu ilan etmesi ve Komala üyelerinin bu yeni partiye alınmaları oldu.

Barzaniler sahneye çıkıyorO sırada Irak’taki başkaldırıları başarısızlıkla sonuçlanan Şeyh Ahmed Barzani ve oğlu Molla Mustafa Barzani, emirlerindeki büyük bir kuvvetle Sovyet kuvvetlerinin de yardımıyla Mahabat’a geldiler ve Kürt Demokrat Partisi hareketine, Gazi Muhammed’in emri altına girdiler. Bu Mahabat hareketi büyük bir güç ve ivme kazandırdı. Ne var ki, sonunda iç ihtilaflar, milliyetçi Kürtlerin ve aşiret şeyhlerinin Cumhuriyetin komünizme yaklaşan solculuğuna karşı çıkmaları, İran Azerbaycanı ile hudut ve yetki ihtilafları, Azeri-Kürt çatışmaları Tahran’dan özerklik kazanmaya çalışan Mahabat Cumhuriyeti’ni zayıflattı.

Harp sonrası gelişmelerAvrupa’da harp sona erince Sovyetler, Amerika ve İngiltere, İran’dan kuvvetlerini altı ay zarfında çekmeyi taahhüt etmişlerdi. İran Azerbeycanı’ndaki muvakkat hükümet de Nisan 1945’te Sovyet desteğinden mahrum kalıp Tahran tarafından cezalandırılmaktan kurtulmak için Kürtlerin meskûn bölgeleri dâhil tekrar İran’ın kontrolü altına girmeyi kabul etti. Böylelikle Mahabat Cumhuriyeti Azerbeycan’ın içinde tecrit edilmiş oluyordu. Mahabat Cumhuriyeti Tahran hükümeti ile bir nevi özerklik elde etmek için müzakerelere girişti ise de elindeki kozlar çok azalmış ve buna karşılık birçok Kürt aşiretleri de Gazi’ye olan desteklerini çekmişlerdi.
Tahran hükümeti de Kürtlere bağımsızlık vermek istemiyordu. 1945 Aralık ayında İran kuvvetleri saldırıya geçince bir yıllık Mahabat Bağımsız Kürt Cemiyeti fazla dayanamadı.


Barzaniler ve MOSSAD bağlantısıİran’da Mahabat Cumhuriyeti’nin çökmesi ile Barzaniler açıkta kalmışlardı. Şeyh Ahmed Barzani avanesi ile Irak’a geri gitti. Molla Mustafa Barzani’ye Tahran hükümeti iki seçenek tanımıştı. Taraftarları ile silahsızlandırılıp Varamin civarına iskân edilmek ya da Irak’a dönmek. Molla Mustafa iki seçeneği de kabul etmedi. 15 gün çarpışarak Irak, İran ve Türkiye hudutlarını geçip Sovyetler Birliği’ne iltica etti. İran’da Mahabat Cumhuriyeti’nin sona ermesi ile KDP-Kürdistan Demokratik Partisi fiilen sona erdi. Barzanilerin Musevi asıllı oldukları söylenir.  Molla Mustafa Barzani, Rusya’da sürgünde iken oradaki Musevilerle de irtibatta olmuştur. Irak’ta 1950’den önce çok sayıda Musevi vardı fakat bunların hemen hemen hepsi 1950’den sonra İsrail’e göçtüler. Irak’taki Kürtlerle Yahudiler arasında hiçbir zaman problem olmamıştı. İsrail Devleti de bu temeller üzerine Orta Doğu’daki çıkarları açısından Araplara karşı Kürt kartını elinde tutmak istiyor ve Molla Mustafa Barzani ile ilişkileri devam ettirmek istiyordu. 1950’li yıllarda başlayan temaslar 1965’e kadar sürmüştü. O yıl, Hayım Lovakov adlı bir Mossad ajanı bölgeye giderek Molla Mustafa Barzani ile direkt temasa geçecek, silah ve cephane yardımını başlatacaktı.
İsrail’in kendi çıkarları açısından ve Araplara karşı bir tampon ve denge olarak, Irak’ta bağımsız bir Kürt Devleti’ni en azından bir  “ihtimal hesabı”  olarak tasarlaması muhtemeldir fakat Türkiye ile sıklaşan ilişkileri bakımından bu konuda çok ihtiyatlı ve dengeli olmak zorundadır. Nitekim son Apo olaylarında, Apo’nun yakalanması için Türkiye’ye istihbarat hizmeti verdiği halde, diğer taraftan da Kürtleri gücendirmemeye çok dikkat etmiştir.

Orta Doğu ve Avrupa’da toplam 30 milyon Kürt yaşıyorTürkiye’nin dışında İran’da, Irak’ta, Suriye’de hatta Rusya’da, Azerbaycan’da ve Ermenistan’da Kürtler yaşıyor. Bunların sayıları hususunda rivayet muhteliftir. BM istatistiklerine göre bütün dünyadaki Kürt sayısı 30 milyon. Kürtler, Orta Doğu’da Araplardan, Türklerden ve İranlılardan sonra en büyük etnik grubu teşkil ederler. Türkiye’deki Kürtlere gelince, nüfus sayımlarında etnik köken belirtilmediği için kesin bir sayı vermek mümkün değildir. Kürt nüfusu diğer gruplara nazaran daha fazla arttığı için ve girift bazı faktörler dolayısı ile doğru bir projeksiyon yapmak ve kesin bir rakam vermek güçtür. Bu güçlük dil bazından hareket edildiğinde, mesela Kürtçe veya Zaza lehçelerinden biri esas alındığında netice yanıltıcı olabiliyor. Bazıları Kürtlerin 15 milyon kişi ile Türkiye nüfusunun % 20’sini teşkil ettiğini iddia ederler. Ama Türkiye’de bugün 7-8 milyon Kürt kökenli insanın bulunduğu daha isabetli bir tahmin olur. Sonra kökenle kimlik hep çakışmıyor. Ana ve babaları Kürt olanların çoğu Kürtçe bilmiyor. Bazılarına, hatta ana babaları Kürt olanlara dahi  “Nesin?”  diye sorulduğunda  “Türk’üm” diye cevap veriyorlar. Ali Tayyar Önder  “Türkiye’nin Etnik Yapısı”  adlı kitabında Kürtler dışındaki Türklerin, nüfusun % 88.03’ünü oluşturduğunu ve Kürt nüfusunun azami 7-8 milyon, Zaza nüfusunun da en çok 1 milyon olduğunu belirtiyor. Önder’e göre, Kürtlerin yüksek olan çoğalma hızı da son zamanlarda yavaşlamış.
Son istatistiklere göre Orta Doğu’da ve Avrupa’da cem’an 30 milyon Kürt’ün yaşadığı söyleniyor. İran’da takriben 6 milyon, Irak’ta 5 milyon, Suriye’de 1,5 milyon, Eski Sovyetler Birliği’nde 500 bin ve Avrupa’da da 500 bin Kürt kökenli insanın yaşadığı söylenebilir.


http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/habergoster.php?haber=47955

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder