Anasayfa

Pazar, Temmuz 03, 2011

Voice of America! / Arslan BULUT

New York Times’ın editörü John Swinton;
'Gazetecilerin işi; gerçeği yok etmek, düpedüz yalan söylemek, saptırmak, kötülemek, servet sahiplerine dalkavukluk etmek, kendi gündelik ekmeği uğruna yurdunu ve soyunu satmaktır. Bunu siz de biliyorsunuz ben de..'

Yayınlarına 1942 yılında başlayan“Amerika’nın Sesi”radyosu, artık Türkçe yayın yapmayacağını açıkladı. Türkiye’ye daha iyi ulaşmak istediğini belirten Voice of America yönetimi, Türk halkının haber kaynağı tercihine bağlı olarak, radyodan çok internet ve televizyon yayınlarına ağırlık verme kararı aldı. Test aşamasındaki proje çerçevesinde, haber, sağlık gibi çeşitli alanlarda video veya sesli paket programlar hazırlayacak servis, bu paketleri internet üzerinden yayımlamayı ve Türkiye’de kullanmak isteyen tüm radyo istasyonlarına ücretsiz dağıtmayı hedefliyor.

***

Türkiye’deki tüm radyoları Amerika’nın sesi radyosu olarak kullanmak varken, ve CNN gibi Fox gibi Amerikan kanalları, Türkiye’de Türkçe yayın yaparken, bir de resmen“Amerika’nın Sesi”adıyla, Sovyet modeli propaganda yapmak akıllı bir tutum değildi elbette!
Ayrıca Türkiye medyası içinde Amerika’nın ürettiği ideolojik kavramları kendi fikri çabasının ürünü gibi göstererek tekrarlamaya gönüllü o kadar gazeteci var ki..
Tabii bunların kalitesizliği Amerika için bir sıkıntı olmuştur! Çünkü Amerika’nın istediği, mesajın Amerikan mesajı olduğunun anlaşılmamasıdır. Fakat bu papağanlar, taklitten başka bir yeteneğe sahip olmadıkları için bu işi beceremiyor!
Şimdi Amerika, onlara yazacakları haber ve yorumları da hazır gönderecek!

***

Her ne kadar Amerikan büyükelçiliğinde önce 28 gazeteciyle muhtemel terör saldırıları hakkında görüş alışverişinde bulunulmuş ve daha sonra 10 gazeteciye Yeni Osmanlıcılık dersleri verilmiş olsa da bu arkadaşlar derslerine iyi çalışmadığı için her şeyi yüzlerine gözlerine bulaştırdı! Amerika bundan rahatsız herhalde!
Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, psikolojik savaş ile ilgili soruma “Amerika böyle bir olaya başladığında, iki üç sene önceden başlıyor. Belli yazarları maaşa bağlıyor, belli yazarlara yazılar yazdırıyor, kitaplar yazdırıyor, medya kuruluşları vasıtasıyla psikolojik harekâtlar yapıyor. Ancak psikolojik harekât, her zaman topyekun bir faaliyet olarak karşımıza çıkmaz, belli hedefe ulaşmak için de bu tür harekâtlar yapılır” diye cevap vermişti. Özkök,“Nokta hedeflere mi yönelirler?”diye sorduğumda “Evet” demişti.
CIA’nın Irak Savaşı’ndan önce Türkiye’deki medya için de özel bir fon ayırdığı bilinmektedir!

***

Amerika’nın istediği, Türkiye medyasını da kendi medyası gibi yapmaktır. Peki Amerikan medyası ne durumdadır.
New York Times’ın editörü John Swinton, gazetecilere hitaben aynen şu konuşmayı yapmıştır:
“Hiç biriniz düşündüklerinizi olduğu gibi yazmaya cesaret edemezsiniz. Bunu yapmaya kalktığınızda yazdıklarınızın basılmayacağını önceden bilirsiniz çünkü. Çalıştığım gazetede bana düşüncelerimi açıkça yazmak için değil, tersine yazmamam için haftalık bir ücret ödüyorlar. İçinizde benzer biçimde benzer ücretler alan başkaları da vardır. Düşüncelerini açıkça yazacak kadar salak olan herhangi biri, sokaklarda başka iş arıyor olacaktır.
Gazetemin her hangi bir sayısında gerçek düşüncelerimi yayınlamaya kalksaydım, 24 saat dolmadan işimden atılırdım. Gazetecilerin işi; gerçeği yok etmek, düpedüz yalan söylemek, saptırmak, kötülemek, servet sahiplerine dalkavukluk etmek, kendi gündelik ekmeği uğruna yurdunu ve soyunu satmaktır. Bunu siz de biliyorsunuz ben de..
Öyleyse şimdi burada, ’bağımsız özgür basının’ şerefine kadeh kaldırmak saçmalığı da nereden çıktı? Bizler sahnenin arkasındaki zengin adamların oyuncakları, kullarıyız. Bizler ipleri çekilince zıplayan oyuncak kuklalarız. Yeteneğimiz, imkânlarımız ve hayatımızhepsi başkasının malı. Bizler entelektüel fahişeleriz...”

***

Demek ki biz gerçek düşüncelerimizi yazmak salaklığına devam ediyoruz.. 



Kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder