Anasayfa

PerÅŸembe, Temmuz 28, 2011

Suriye-Türkiye Dayanışma Sempozyumundan (1) ve (2) / Mahiye MORGÜL



Son oturumda TGB baÅŸkanı Ä°lker Yücel, çok sıcak bir konuÅŸma yaptı. Suriye gezisinden notlar aktardı. Suriyeli gençler ona en çok BaÅŸbakan ErdoÄŸan’ın nasıl bu kadar yüksek oy alabildiÄŸini sormuÅŸlar. O da demiÅŸ ki; “size bir kere “One minute” dedi, bize her gün “one minute” diyor.” Güzel cevaptı.



23 Temmuz Cumartesi günü Ankara’da Suriye-Türkiye iliÅŸkilerini ele alan bir sempozyum yapıldı. Ben de gittim. Rize ÅŸivesiyle, epey bi” not tuttum.

Son oturumda konuşan TGB başkanı İlker Yücel, 40 kişiyle dostluk kurmaya gittikleri Suriye üniversitelerinden eli boş dönmediler, bu sempozyum o ziyaretin ürünüdür.

Sempozyumu İşçi Partisinin çalışma gruplarından USMER düzenledi. Fakat, bence dostluk görüşmelerini başlatan Türkiye Gençlik Birliğidir. Öncelikli tebriğimiz onlaradır.

Türkiye ve Ä°ran’dan akademisyen, gazeteci ve eski diplomatların yanında bir de Lübnan’dan kadın gazeteci vardı. Misafir grubun içinde tek Türkçe bilen, Åžam Ãœniversitesi profesörü Mehmet Yuva, çevirileri yaptı. Prof. Yuva’nın Atatürk’ün Nutku’nu Arapça’ya çevirmesiyle Arap dünyasında çok ünlü olduÄŸunu bu vesileyle öğrenmiÅŸ olduk.

Aslında bu sempozyumda pek çok ÅŸeyi ilk defa duyuyorduk. Suriye’den Hatay’a geçenlerin tamamı geriye döndüğü halde bunu haber olarak hiçbir yerde duymadık. Bu kamplar 134 Suriye polisinin öldürülmesinden çok önce kurulmuÅŸ olarak bekletiliyormuÅŸ.

Polisleri öldüren gençlerin, uyuÅŸturucu kullanan veya suça bulaÅŸmış gençlerin güzel vaatlerle bu suça sokulduklarını anlatan ifadelerini dinledik. 

Yazar ve gazeteci Mikail Avadi, Suriye Komünist Partisi ve BAAS adına konuÅŸtu. “Ortak tarihimiz, ortak coÄŸrafyamız ve ortak geleceÄŸimiz, bu üç husus bizi yine birleÅŸtirecek, geleceÄŸi birlikte inÅŸa edeceÄŸiz” dedi.

“Türk halkının tutumu çok önemlidir faktördür. Teslim olmayan bir Türkiye bütün bölgenin ve Suriye’nin garantörü olacaktır. Asıl hedef Türkiye’dir. Önce Ä°ran ve Suriye’yi düşürmekle, Türkiye’nin kollarını bacaklarını budamaktadırlar. Sonra bedeni düşürmek çok kolay olacaktır” dedi.

Tarihi iki olayı anlattı: “Osmanlı çözülünce Fransa bizi iÅŸgal etti. Arap aydınları ve komutanları ÅŸaÅŸkın iken, ilk direnen ve ÅŸehit olan Osmanlı’da eÄŸitim görmüş olan savunma Bakanı Yusuf Ul Azman, 3 bin kiÅŸiyle Beyrut’tan Suriye’ye yürürken ÅŸehit oldu. DiÄŸer olay; Hıristiyan baÅŸbakan Faris, Cuma namazında camiye girmiÅŸ, ‘Suriye’yi Hıristiyanlara vermek için geldik, diyen Fransız komutana karşı diyorum ki, biz de Müslümanız!’ demiÅŸtir.”

Åžimdi bunları dinleyince bizim burada Müslümanlıkta mangalda kül bırakmayan bazıların nasıl olup da batılı iÅŸgalci Hıristiyan’dan daha iÅŸgalci olabildiklerini düşünüyorum…

Daha önce Fransız işgali görmüş Suriye halkı acı deneyimleriyle bugün birlik olmanın gereğini çok iyi kavramış durumdadır.

Suriye Ulusal Diyalog Kongre üyesi gazeteci Hamza Munzır, konuÅŸmasında “beÅŸ gerçeklik” saptaması yaptı:


    1. Batı’nın Suriye’ye ilk saldırısı deÄŸildir. 2. Suriye, Afganistan’dan baÅŸlayan geniÅŸ bir bölgenin bir ucudur. Bölgedeki bütün halklar için savaÅŸmaya hazırız. 3. Siyonizm bölgeyi kendi alanı seçti, askeri merkezler kurdu. AB için de ABD için de bölge petrolünün önemi var. 4. Kapitalist kriz dibe ve yana doÄŸru geniÅŸlemektedir. Bölgemizde yenildikleri zaman biliyorlar ki kapitalizm de yok olacak. 5. DoÄŸu halklarının birleÅŸmesinden korkuyorlar. Askeri iÅŸgal için bölge kendilerine güvenli gelmiyor. O nedenle iç kavgalara ihtiyaçları var.

Hamza Munzır sözlerini şöyle bitirdi: “Bölgemizde 1 milyar insan var, burada baÅŸarısızlık onların sonunu getirecektir.”





 Suriye-Türkiye Dayanışma Sempozyumundan (2)

Prof.Mehmet Yuva, Dayanışma Sempozyumunun kuÅŸkusuz en önemli ismiydi. Çünkü Türkiye-Suriye dostluk köprüsünün büyük emektarıdır. 2002 yılında Suriye-Türkiye arasında yapılan eÄŸitim anlaÅŸmasıyla Åžam Ãœniversitesine öğretim üyesi olarak gitmiÅŸti, hiç boÅŸ durmadı, öğretmenlikten daha önemli iÅŸler baÅŸardı. Mustafa Kemal’i Suriye’de yeni nesillere tanıttı, Nutuk’u çevirdi, Arapça bastı. 2004 yılında, Mustafa Kemal’in Suriye iliÅŸkilerini Åžule Perinçek’in hazırladığı metinlerden yararlanarak anlattı.

KonuÅŸmasından öğrendiÄŸime göre, Mustafa Kemal ilk defa Suriye’deyken “vatan ve hürriyet” fikirlerini kafasında oluÅŸturmuÅŸ. Çünkü 2.Mahmut, 1816-37 arasında Osmanlı-Ä°ngiliz kapitülasyon anlaÅŸmalarıyla bölgeyi adeta Ä°ngiliz ve Fransızlara bırakmıştı. Suriye’de Ä°ngiliz valinin bulunması, Ä°ngilizlerin vergi toplaması vb. nedenlerle, buradaki halkın nasıl yoksullaÅŸtırıldığını bizzat kendi gözleriyle görmüş ve buna kafa yormuÅŸ. Daha sonra, Fransa’ya karşı savaÅŸan Suriyelilere 1919-21 arasında Ankara’dan eÄŸitici subaylar göndermek gibi doÄŸrudan destekleri de olmuÅŸ.

Mustafa Kemal Filistin’deyken, bir keresinde Ä°ngiliz kuÅŸatmasında kalmış, onu kuÅŸatmadan Fevzi Kavukçu adında Suriyeli bir zabit kurtarmış. Onunla iliÅŸkileri hiç kopmamış.

Sayın Yuva, sözünü “Türkiye ve Suriye Atatürk’te birleÅŸmelidir” diyerek bitirdi. Bu sözü çok alkışlandı.

Mehmet Yuva, baÅŸlarken bir düzeltme yapmıştı. “Bizim Åžam diye bildiÄŸimiz baÅŸkentin adı Suriye’de bir coÄŸrafi bölgenin adıdır. BaÅŸkentin adı ise DimaÅŸ’tır” demiÅŸti. Aklıma takıldı. Fonetik analizle baktığımızda bu sözcük Ä°ti-MaÅŸ, Maz-ata yeri olarak karşımıza çıkıyor. Yani Amazon diyarı, yani ölümüne vatan savunanların yurdu, yani Hilal uÄŸruna ÅŸehit olmayı bilenlerin yurdu…

Öğlen arasında eski diplomat Besam Abu Abdullah’a Palmira Kraliçesi Zeynep’i sordum, tarih dersinde onu anlatıyorlar mıydı? “Evet” dedi, “paramızın üzerinde de var.” Çıkardı gösterdi. Gözlerime inanamadım. Çok heyecanlandığımı görünce onu bana armaÄŸan etti. 500 Suriye lirası üzerinde o vardı. (Sonradan öğrendiÄŸime göre, ederi 18 TL.)

Paranın arka yüzünde ise bereket sembolü tahıl, sebze ve meyveler vardı. Ä°ÅŸte Bereketli Hilal kavramı ve onun koruyucusu Kraliçe Zenobia. Onun Roma’da esirken öldürüldüğünü, Pülümür’de esir alındığını, ZeyneoÄŸulları aÅŸiretinden olduÄŸunu bilmiyordu.

Bende onun Roma’da esir tutulduÄŸu resmi vardı, çıkardım gösterdim, bilemedi. Demek Suriye’de de kahramanları tarihten silme dönemleri yaÅŸanmış, diye düşündüm.

Parasında bereketli hilal, tıpkı 270 yılındaki gibi duruyor!... (Hz.Ali’nin Suriye ve Ä°ran resimlerinde de bereketli hilal resmi var.)


Resim....Resim


Hilal-Buğdaylı madalyonu, elinin üzerinde Güneş, yanında Tavus Kuşu ve koruduğu sınırları gösteren haritasıyla Suriye kraliçesi Zenobia:



Resim....Resim


Bizdeki adı Sultan Zeynep’tir. BektaÅŸiliÄŸin Babagan kolu onun ailesinden gelir. Ailesi Dersim-Pülümürlüdür ve orada oÄŸluyla birlikte esir alınmış, götürüldüğü Roma’da hapse atılmış, gardiyanı Valentin ona aşık olmuÅŸ, sevgililer günü diye onun öldürüldüğü günü bize kutlatırlar...

Gazze’yi iÅŸgal eden Venedikli korsanlardan geri aldı. Gazze’nin Azize Ä°ÅŸtar-apa (Azze Strip) adı onun sıfatıdır. Onun için Gazze bizim de kutsal toprağımızdır.

Antik Anadolu- Suriye üzerine bir oturumda da bunları anlatmak isterdim.

KonuÅŸmacılardan Em.Kor.ErdoÄŸan KarakuÅŸ, bölgenin askeri açıdan önemini anlattı ve haritayı göstererek önemli bir ÅŸey söyledi. “EÄŸer bir yerde ilk yaÅŸayanlar oranın sahibi sayılacaksa, Yahudiler buraya MÖ.2.binde Basra tarafından geldiler. (Babil’den sürülerek) MÖ.2.bin haritalarında Filistin’de bir Yahudi yerleÅŸimi yoktu. Buradaki en büyük uygarlık, Dicle ile Fırat’ı da içine alan Subartu uygarlığı vardı” dedi. (http://www.tarihbilinci.com/forum/eski-cag-tarihi-haritalari-153/m-ii-biny-lda-anadolu-haritas-14644/?langid=1)

Subartu uygarlığı, internete yazınca karşıma geldi. Sümer-ata, yani Sümerler… Sümerler ise hiç Yahudi olmadılar.

Aynı haritada DoÄŸu Karadeniz’in adı Azzi görünüyor; Eyzi, yani OÄŸuzi halkının yeni bir adıyla daha karşılaşıyoruz; Aziz, yani Hitit. Ki, VI.Büyük Bedri’nin başında Azzi ÅŸapkalı rölyefi vardır!

Son oturumda TGB baÅŸkanı Ä°lker Yücel, çok sıcak bir konuÅŸma yaptı. Suriye gezisinden notlar aktardı. Suriyeli gençler ona en çok BaÅŸbakan ErdoÄŸan’ın nasıl bu kadar yüksek oy alabildiÄŸini sormuÅŸlar. O da demiÅŸ ki; “size bir kere “One minute” dedi, bize her gün “one minute” diyor.” Güzel cevaptı.




Kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder