Anasayfa

Salı, Temmuz 19, 2011

İsrail'le Psikolojik Savaşta "Kazan-Kazan" Sığlığı Yetmez

  Türk Ordusu'na Ä°srail'in savaÅŸ yöntemleri mi uygulanıyor?


2005 yılında Ekonomi Bilim dalında Nobel ödülü; Hebrew Universitesi'ndeki Akılcılık Merkezi ( Center for Rationality) kurucusu İsrail'li matematikçi ve oyun teorisi uzmanı Robert J. Aumann'a verildi. Bu Kudüs vatandaşı şunu diyordu : Burada geliştirdiğimiz düşünce ekolü, İsrail'i bu alanda lider otorite konumuna getirdi.

İsrail'li stratejistler, kurguladıkları provokasyonlara ve manipule ettikleri krizlere istedikleri tepki ortamının oluşması için oyun teorisine güveniyorlar. Oyun teorisi algoritmaları sayesinde ; karşı tarafın tepkileri belli bir olasılık dahilinde, öngörülebilir hale dönüşüyor.

Kandırarak savaşma artık matematiksel bir disiplin haline dönüşmüş durumda.




Aşağıdaki yazı ; İsrail'in oyun teorisini nasıl kullandığını yüzeysel olarak ele alsa da, kriz ve provokasyon yönetimine tuttuğu ışıkla bugünlerde yaşadıklarımıza da gönderme yapıyor. Fakat; "zor oyunu bozar" kuralını küçümseyerek, istemeden de olsa İsrail'in gücünü abartıyor.

Tayyip Erdoğan gibi tez güvenip, tez silen bir insanın psikolojik profilinin en kılcal damarlarına kadar analiz edilmediğini düşünemeyiz. Bu psikolojik istihbaratı , İsrail'in oyun teorisine hakim devlet aklı ile birleştirdiğinizde İsrail'i kendi savaşında yenmek için ağzı laf yapan hatiplerden çok, eli kalem tutan matematikçilere ihtiyaç duyduğumuzu söyleyebiliriz. Oyun teorisini "Win-Win" sığlığında algılayan beyinlerle tuzaktan tuzağa koşmaktan yorulabiliriz.
Muhalif olduğumuz AKP lideri Tayyip Erdoğan bir yana; İsrail gibi devletlerin zulmüne ve oyunlarına karşı koymakta samimi olduğu noktada her türlü desteği hakeden Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı'nın dikkatine.

Açık İstihbarat

-----  "Ä°srail Oyun Teorisi Savaşı Uyguluyor" - Jeff Gates / Palestine Think Tank ----------

2005 yılında Ekonomi Bilim dalında Nobel ödülü; Hebrew Universitesi'ndeki Akılcılık Merkezi ( Center for Rationality) kurucusu İsrail'li matematikçi ve oyun teorisi uzmanı Robert J. Aumann'a verildi. Bu Kudüs vatandaşı şunu diyordu : Burada geliştirdiğimiz düşünce ekolü, İsrail'i bu alanda lider otorite konumuna getirdi.

İsrail'li stratejistler, kurguladıkları provokasyonlara ve manipule ettikleri krizlere istedikleri tepki ortamının oluşması için oyun teorisine güveniyorlar. Oyun teorisi algoritmaları sayesinde ; karşı tarafın tepkileri belli bir olasılık dahilinde, öngörülebilir hale dönüşüyor.

Kandırarak savaşma artık matematiksel bir disiplin haline dönüşmüş durumda.

Bu tarz olasılığa dayalı savaş planlaması ; Tel Aviv'e, İsrail'in dünya çapındaki güç yansıtmasını arttıracak şekilde bir dizi seri provokasyon ve zamanlaması ayarlanmış krizleri güç çarpanı olarak kullanma fırsatı sunuyor.

Yetenekli bir provokatör için, hedef bir insan, bir şirket, bir ekonomi, bir yasa, bir ülke veya bütünüyle bir kültür olabilir; İslam gibi. İyi modellenmiş bir provokasyonla, provokasyona verilecek tepki İsrail'in cephanesinde güçlü bir silaha bile dönüşebilir.

Örnek olarak; becerikli bir oyun teorisyeni, 9/11 gibi bir kitle katliamı sonrasında, hedefin (ABD) bu saldırının intikamını almak için ordusunu harekete geçirebileceğini öngörebilirdi. Daha önceden belirlenmiş bir hedef çevresinde yaratılan sahte istihbarat yardımı ile, oyun teorisi algoritması, bu gücün , 9/11'in intikamını almaktan çok Büyük İsrail projesine hizmet edecek şekilde yönünün Irak'a çevrilebileceğini görürdü.

Bu işgal bir gerçeğin, yasa koyucuların ve kamuoyunun inanabileceği şekilde çarpıtılmasını gerektirdi. 9/11'in iç parçalayıcı duygusal içeriği ABD'lileri akılcı analizi terkedip, yanlış istihbarata güvenmeye itti.

ABD'liler tahmin edileceği üzere bir kitle katliamı ile öngörülebilir şekilde tahrik edildiler. Öngörülebilir tepki - şok, acı ve öfke - şeytan Irak'ın sorumlu olduğu yalanına inanmalarını kolaylaştırdı. İnançların gerçeklerin yerine ikame edilmesi, dünyada oyun teorisi alanında lider olan İsrail'in diğer ülkeleri kendi savaşlarına süreklemek için uyguladığı yöntemdir.

Yanlış Ama İnanılabilir
Gerçeklerinin yerine inandırıcı bir kurguyu ikame edebilmek, hedefin önceden planlanmış hikayeye inanabilmesi için beyinlerin hazırlanmasını gerektirir. Burada uyumlu bir medyanın rolü devreye girer :
a) İnandırıcı mevcut bir tehlike ( Irak kitle imha silahları)
b) inandırıcı bir kötü kahraman (Bir zamanlar müttefikiniz olan ülkenin Şeytan olarak damgalanışı)
c) soğuk savaş sonrası ulusal güvenliğe karşı inandırıcı bir tehdit (Medeniyetler Çatışması ve İslamo-faşizm)

İsrail'li istihbarat kaynakları 2003 yılında Irak'ın işgalini kışkırtan savaş planlayıcıları psikolojik savaş harekatlarına 1986 yılında Truva Atı kod adlı MOSSAD operasyonu ile başladı.
Bu operasyon ile ; Libya'nın büyükelçiliklerine terorizmle ilgili emirler yolladığı görüntüsü yaratıldı. Bundan hemen sonra Berlin'deki bir diskotekteki terörist saldırı sonucu iki ABD askeri öldürüldü. 10 gün sonra, ABD, İngiliz ve Alman uçakları Libya'nın üzerine 60 ton bomba ulaştı.

Aşağıda, 1986 tarihindeki - Körfez Savaşı'ndan 5 , Irak'ın işgaline vesile olacak katliamvari provokasyondan 15 sene önce - bu operasyonla ilgili bir MOSSAD ajanının değerlendirmesini bulacaksınız (1994 yılında basılan, Other Side of Deception/ Aldatmacının Öte Yanı kitabından) -

"Libya'nın bombalanmasından sonra, dostumuz Kaddafi'nin bir süre resmin dışında kalacağı kesin. Irak ve Saddam Hüseyin bir sonraki hedefimiz.Şimdi onu bir sonraki kötü kahraman olarak inşa etmeye başlıyoruz. Biraz zaman alacak fakat sonunda işe yarayacağından şüphe yok"

Eski Mossad ajanı Victor Ostrovsky'nin bu anlatımı doğru olabilir mi? O zaman Tel Aviv'in Irak operasyonu, nispeten basit Libya kandırmacasından daha fazla ön hazırlık gerektirmiş olsa gerek.

Hedef Olarak Amerika
ABD'nin siyonist devletin özel dostu ve koruyucu olarak algılandığı bir ortamda , yaklaşık yarım asırdır süren bir dizi İsrail seri provokasyonu sonrasında Ortadoğu'da şiddet dolu bir tepkinin olasılığı , oyun teorisine göre nedir?

1967 savaşı sırasında ABD'nin USS Liberty gemisininin Ä°srail tarafından "yanlışlıkla" bombalanması ile  34 ABD askerinin ölmesi sonucunda ABD BaÅŸkanı'nın(Lyndon Johnson)  Ä°srail'in katil davranışlarını kınayabileceÄŸi görüldü. Ä°ki on yıl sonra, Truva Atı operasyonu, ABD BaÅŸkanı'nın (Ronald Reagan) Ä°srail'in saÄŸladığı yanlış istihbarata dayanarak bir Arap ülkesine saldırtılabileceÄŸi anlaşıldı.

60 yıldan uzun süredir; ABD siyonizmi, silahlandırdı, finanse etti, yarenlik etti ve savundu. Bu desteğe, ABD'nin İsrail'in katil davranışlarını kınayan onlarca BM kararını veto etmesi de dahil. Oyun teorisi açısından bakıldığında; 1.3 milyon Müslüman arasında, 19 tanesinin , ABD'nin İsrail'e karşı desteğine tepki olarak bu kanlı eylemi gerçekleştirmeye yönlendirilebileceğini tahmin etmek ne kadar zor olabilir ki.

İsrail'li oyun teorisyenlerinin çıkış noktası, ne ahlaki ne de bir adalet merkezine sahip, onlar Akılcılık Merkezi'nde çalışıyorlar.

Siyonist savaş planlayıcıların modellediği üzere oyun teorisi tek bir değer dışında hiç bir ahlaki değeri önemsemiyor ; o da , kışkırtıldığı noktada hedefin, kabul edilebilir oransal sapmalar içerisinde provokasyona nasıl tepki verebileceğini öngörebilmek. Dolayısı ile iyi planlanmamış provokasyonlar ve doğru zamanlanmış krizler aracılığı ile savaş yapanların güçlerini nasıl katlayabildiklerini görüyoruz.

İsrail'in davranışları çoğu zaman ahlak dışı ve adaletsiz ama bu rasyonel olmadığı anlamına gelmiyor. Genişlemeci, kolonyal Siyonistler açısından katliama yol açan provakasyonlar bile akılcı çünkü tepkileri matematiksel olarak modelleyebiliyorlar ve sonuçları tahmin edilebilir kılıyorlar. Bu kendilerini Tanrı'nın seçilmişleri zanneden insanların hukuku hiçe saymaları için yeterli.



Kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder