Anasayfa

Salı, Mayıs 24, 2011

Tarihe montaj... / Altemur KILIÇ

Sayın Başbakan”, “Başbakanım” diyemiyorum, Recep Tayyip Erdoğan arkasında, internet sitelerine yerleşecek, tarihimize, siyasi kültür örnekleri olarak geçecek, bir “Erdoğan Külliyatı” bırakacak!

Erdoğan, sözlerinin ucunun nereye varacağını ya kestiremiyor ya da öfkesine, diline hâkim olamıyor. Nihayet, “üslubu beyan aynıyla insan”!
Son örneklerden biri, MHP’den aday olan değerli Türk generali, Engin Alan hakkında söyledikleri. Gelibolu’daki konuşmasında dedi k “Bir ülkenin başbakanı, soruyorum sizlere anma törenine gider de bir korgeneral orada ayağa kalkmaz mı? Kalkması gerekir, kalkmadığı anda da bedelini öder. O ayrı mesele. Zaten bedelini de ödedi... Gideceği yeri o da buldu”. Şimdi anlaşılıyor ki, Korgeneral Engin Alan’ı, “Balyoz Davası’ndan” değil, Erdoğan’ın Başsavcı Zekeriya Öz’e talimatıyla Gelibolu’da konuşma yaptıktan sonra herkes ayağa kalktığı halde bu komutan ayağa kalkmadığı için hapse atılmış.
 Gene son bir örnek Van’da yaptığı konuşmadan... Güneydoğu oyları için BDP ile yarışa girdi, demiş ki: “Yetmiş yıllık zülmü sona erdirdik. Kürt sorunu dediğimiz olay kıyamete dek bu başlıkla devam mı edecek? Söylediğimden bu yana birçok mesafe aldık. Asimilasyon diye bir olay kaldı mı?” Erdoğan’ın eline tutuşturulmuş belgelere göre “yetmiş yıllık zülüm-asimilasyon” dediği yıllar, İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı dönemi ama İsmet Paşa üzerinden, bugünkü CHP’ye vururken, aslında Atatürk dönemini de kast ediyor! Erdoğan, son sözleriyle aslında Mustafa Kemal’e ve vizyonuna karşı çıkıyor ve oy uğruna Türkiye’nin bütünlüğünden tavizler vermeye hazır ve bunun için de PKK eşkıyası ile Apo’yla pazarlıklar yaptı. Atatürk’e hiç saygısı sevgisi olmadığı, zaten “mâlum”dan, malum...

***

Erdoğan, seçim turnesini aksatmadı, Van’a da gitti ama “mazereti” bahanesiyle 19 Mayıs kutlamalarına katılmadı. Zira bu bayram da artık tartışmalı... Hem, şu sıra Mustafa Kemal’e yakın durmak da netameli olabilir.
 Genelkurmay Başkanı Orgeneral Koşaner, 19 Mayıs Bayramı münasebetiyle “Bu konudaki mevcut çalışmalarla, konuya ilgi duyanlar tarafından yeterince ve tarafsızca incelenememesi, tarihi bilgilerin topluma yanlış, eksik ve saptırılmış olarak yansıtılıyor dedi ve hemen malum kişilerin tepkilerini çekti. Askerler “tarihi” de “vesayetleri” altına alıyorlarmış... Müzmin Ermeni dostlarından Halil Berktay, Paşayı bu sözlerinden dolayı küstahça, terbiyesizce “hodri meydan” diye, tartışmaya davet ediyor... Koşaner Paşa herhalde, özellikle Mustafa Kemal’i bu adamla tartışmaya tenezzül etmez. Berktay gelsin de ben ona, Mustafa Kemal’in yanında Bandırma vapurunda, daha önce Şişli’deki evde bulunan yaveri amcam Muzaffer Kılıç’tan öğrendiklerimi anlatayım 
Mümtaz’er Türköne de “Yobazlık tam olarak böyle bir şey olmalı. Bir şeyi hiç sorgulamadan, anlamı üzerinde hiç düşünmeden, bir çift öküzün tarla sürerken yanında gördüğü izi takip etmesi gibi huşu içinde tekrarlamak. 19 Mayıs kutlamaları 1932’nin faşist İtalya’sından alınma. Neden değiştirmek aklımızdan bile geçmiyor?” diye yazmış... Bu zata da Mustafa Kemal’in kendisince “faşizm-nasyonal sosyalizm” modellerinin uygulanmasını önerenlere “O zaman donar kalırız”dediğini de hatırlatmalı. Durum şudur: Kurmak istedikleri “yeni devletin” alt yapısını kurmaya Atatürk’ün eserlerine, hatırasına, montaj tasallutuyla başladılar. Önce heykellerini yıkacaklar, sonra da Atatürk’ü akılları sıra Anıtkabir enkazından çıkarıp, bir daha çıkmamak üzere, gömecekler! Ama onu tarih istiap edemez!


Kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder