Anasayfa

Salı, Mayıs 10, 2011

Danışıklı dövüş mü? / Rıza ZELYUT

Ne zaman ki Tayyip Erdoğan başbakan oldu; PKK'nın üstündeki baskıyı kaldıracak projeler devreye sokulmaya başlandı. 2004 yılında Başbakan Erdoğan; kendisine bağlı İnsan Hakları Kurulu'na bir azınlıklar raporu hazırlatmıştı. Bu raporda, 'Türk demeyelim, Türkiyeli diyelim' deniliyordu. Bu Türkiyelilik tezi; PKK elebaşısı Abdullah Öcalan'ın fikir babalığı yaptığı bir görüş idi...
Seçim yaklaşınca; AKP ile PKK arasında kavga çıktı.

PKK; Kürt davasının temsilcisi... Yüzyıllık Kürdistan projesinin son temsilcisi...

2003'e gelindiğinde PKK susturulmuş, kıstırılmış; yandaşları da dağıtılmış halde idi.

Ne zaman ki Tayyip Erdoğan başbakan oldu; PKK'nın üstündeki baskıyı kaldıracak projeler devreye sokulmaya başlandı. 2004 yılında Başbakan Erdoğan; kendisine bağlı İnsan Hakları Kurulu'na bir azınlıklar raporu hazırlatmıştı. Bu raporda, 'Türk demeyelim, Türkiyeli diyelim' deniliyordu. Bu Türkiyelilik tezi; PKK elebaşısı Abdullah Öcalan'ın fikir babalığı yaptığı bir görüş idi...

Böylece; dışa bağlı liberaller; Kürtçüler ve AKP'liler aynı noktada buluşmuş oldular.


KÃœRT SORUNU

Buna bağlı olarak Başbakan Erdoğan, 'Türkiye'de 36 etnik yapının olduğunu' ileri sürdü. Yine 2005'te Diyarbakır'a gidip 'Kürt sorunu vardır!' diyerek ikinci bir adım daha attı. PKK'nın siyasal ve sivil uzantıları bundan faydalanarak Türkiye'nin Güneydoğusunu yeniden ele geçirdiler. Bu işgale; Avrupa Birliği'ne girmek adına, demokratikleşme denildi ve görmezden gelindi. Bastırılan PKK da yeniden güçlendi; canavar haline geldi.

İş bununla da kalmadı. 23 Temmuz 2009'da Başbakan Erdoğan, AKP programlarında da yer aldığını belirterek, 'Kürt açılımı başlattıklarını' söyledi.


AKP ile Cumhurbaşkanı Gül aynı çizgide idiler. Sayın Gül; 'Türkiye'de iyi şeyler olacak!' diye bu Kürt açılımına destek verdi.

VE HABUR

Kürtçülerin istediği ne varsa; AKP kabul ediyordu. Bu anlamda Kandil'deki teröristleri bile Türkiye'ye getirme eylemini başlattılar. 20 Ekim 2009'da 34 kişilik terörist grup Habur'dan Türkiye'ye alındı. Gazetelere yansıyan bilgilere göre; İçişleri Bakanı Atalay, 15 Ekim'de Ahmet Türk'le görüştü ve ona 'Müsteşarımı Diyarbakır'a gönderdim. Hakim ve savcılar ayarlandı. PKK'lılar geldiği gibi geçecek' dedi.'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 'Habur Sınır Kapısı'nda yaşanan manzara karşısında umutlanmamak mümkün mü? Bu bir umuttur. Türkiye'de iyi güzel şeyler umut verici gelişmeler oluyor. Bunu son derece olumlu ve sevindirici bir gelişme olarak gördüğümü ifade etmek istiyorum.' diyerek PKK gösterisine alkış tuttu.


Amerikan istekleri bu kadarla bitmiyordu.

Polis okulunda bile Kürt açılımı toplantıları yapıldı. Fethullah Gülen grubu; hem Abant'ta hem de Kuzey Irak'taki Erbil'de Kürt açılımı çalışmaları yürüttü. AKP medyası bu açılımı desteklemek için yoğun propaganda yaptı.

PKK ile mücadele eden asker; Ergenekon soruşturması başlatılarak susturuldu. Bu işin; Türkiye'yi parçalamak olacağını dile getiren aydınlar, yazarlar korkutuldu; birçoğu da Ergenekoncu gösterilip içeri tıkıldı.


Güneydoğu'da sokakları yakıp yıkan PKK'lılara mahkemeler dokunamaz hale getirildiler.

Bu ortamı fırsat bile PKK; dağlardan şehre indi; Güneydoğu'yu ele geçirdi.

Bütün bunlar olurken hükümet, PKK elebaşısı Öcalan ile pazarlık görüşmeleri yürüttü. Bundan faydalanan Öcalan da terör örgütünü yeniden toparladı ve devleti tehdit eder hale geldi.

SEÇİM GELDİ YA

Sonunda millet, Türkiye'nin başına PKK'nın bu hükümet tarafından bela edildiğini görmeye başladı. Bunun anlamı; AKP'nin bu seçimde iktidardan düşmesi demekti. Bunu anlayan Başbakan Erdoğan; taktik değiştirdi. PKK ile kavga başlattı. Böylece; milletini, ülkesini seven seçmeni etkileyip oylarını almak peşine düştü. Dün Kürt sorunu vardır, diyerek bölücüleri teşvik eden bir Başbakan'ın bugün U dönüşü yapması inandırıcı olabilir mi?


http://www.guncelmeydan.com/anasayfa/index.php?option=com_content&view=article&id=800:pkk-vuruyor-akp-susuyor-qprojeq-suerdueruelueyor&catid=1:son-haberler&Itemid=201

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder