Anasayfa

Cumartesi, Mayıs 07, 2011

Kötü şeyler olacak! / Altemur KILIÇ

Diyarbakır’da toplanan Demokratik Toplum Kongresi’nde -BDP’nin Van’da milletvekili adayı- DTK Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk,  “Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ‘Güzel şeyler olacak’demişti... Dilim varmıyor demeye ancak ‘kötü şeyler olacak’... Kürt sorununda hızlı hızlı sıfır noktasına doğru gidiyoruz” demiş.
 Tuğluk kadın doğru söylüyor, “Çok kötü şeyler” olacak değil, oluyor ve daha da olacak. Bu konuda, AKP iktidarı “sıfırı tüketmiş” durumda... Ona yanmam da TC Devleti “sıfır” noktada.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “İyi şeyler olacak” iyimser söylemiyle Aysel Tuğluk ve suç ortaklarının, şeamet haberciliği arasındaki derin çelişki, aslında iktidarın aymazlıktan öte tutumunu ve buna karşılık PKK eşkıyasının ve vekillerinin amaçlarına varmak hususundaki kararlılıklarını gösteriyor. Bizler ayrıntılara dalmışken ve her gün şehitler verirken, bu adamlar-bu kadınlar, Apo komutasında “Büyük Kürdistan’a” emin adımlarla ilerliyorlar! Kandil’deki inlerinden, Güneydoğu dağlarından, Anadolu’muzun “Türk”ünün “ulu damı” Ilgazları da aşarak Kastamonu’ya vardılar.. Neredeyse Ankara’nın kapılarını dayandılar!..

***

PKK eşkıyası terörle Ankara kapılarına dayandı. Devlete, Başbakanına ültimatom veriyor... BDP’nin Şırnak bağımsız milletvekili adayı Hasip Kaplan, Başbakan Tayyip Erdoğan’a hitap ediyor: “İmralı’da müzakereleri sürdürüyorsun, görüşüldüğünü de inkâr etmiyorsun. Senin sonun şimdiden bellidir. PKK ile masaya oturacaksın!”
Bu kadınlar-bu adamlar bu cüreti nereden buluyorlar?.. Kimden cesaret alıyorlar?.. Ben bir Türk vatandaşı olarak kendimi güç tutuyorum. Muhatabı Başbakan, bu şehir ve politika eşkıyalarına gereken cevabı gerektiği şekilde, anlayacakları dilde vermelidir artık!
Ama asıl suç bizde; Devlet, hükümet, halk ve de medya olarak bu eşkıyalara fazla yüz verdik, aşırı tavizler verdik. Medyadaki muhipleri, hep onları haklı buldular.. Onlar da azdıkça azıyorlar!
Bu kadınları-adamları, PKK’nın “vekilleri olduklarını” bile bile TBMM’ye oturttuk. PKK renkleriyle tek ayak üstünde ant içmelerine göz yumuldu. Neymiş, “Dağda olacaklarına parlamentoda, Türkiye partisi olarak bulunmaları, Kürt sorunu”nu demokratik yoldan, barışçı olarak çözebilecekmiş! Şimdi gördük mü “açılımdan” sonra vâsıl oldukları yeri?..

***

BDP’liler, asla “Türk” milletvekili olmadılar. Yeniden seçilseler de, olmayacaklar!.. Onlar şimdilik “Türkiyeli”, fakat aslında “Büyük Kürdistan”ın temsilcileri! “Türklük”le “Türkiyelilik” arasında bu derin fark varken “Yeni Anayasa”da “Türklük” kavramının değiştirilmesiyle eşkıyanın ekmeğine nasıl ve ne kadar çok “yağlar” sürülecek!.. Hoş komutanların tutuklanmaları, ordunun zaafa uğratılması da eşkıyanın işine ne kadar yaradı!..
Asıl felaket seçimlerden sonra. Apo’nun “15 Haziran mühleti-ültimatomu” sona erdikten sonra olacakları, kaosu, Erdoğan, AKP ve de Cumhurbaşkanı görüyorlar mı? Seçimlerde AKP gene kazansa ne yazacak; TC bildiğimiz anlamda üniter ulus devlet olarak kalmadıktan sonra!.. 
Bu “Kürt sorunu” konusunda asıl hata daha baştan yapıldı... Hangisini sayalım? AB uyum yasalarını mı?.. Apo’nun gerektiği gibi idam edilmemesini mi?.. Sonra onunla pazarlık edilmesini mi? Açılım fiyaskosunu mu? Ve anayasanın “değişmez-değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez” maddelerine yapılan saldırıları mı?.. “Büyük Kürdistan” amacını görmezden gelip, Barzani’den, Talabani’den medet umulmasını mı?.. Kuzey Irak’a girip işi bitirmek yerine ABD’den icazet beklenmesini mi?.. Bizde bu gaflet, onlarda da bu kararlılık ve küstahlık varken, işte varmış olduğumuz nokta budur...
Tuğluk kadın, “Kürtler hükmünü vermiştir; çözüm AKP’ye rağmen gelişecektir... Devletle olmuyorsa, halkımız kendi demokrasisini kuracak ve kurduğu bu sistem içinde yaşamasını bilecek kadar örgütlüdür. Bu durum daha fazla devam edemez. Mısır gibi olur, Suriye gibi mi bilinmez. Ancak, bir statü kazanılacak ve ne pahasına olursa olsun savunulacaktır” diye meydan okudu. Erdoğan, Devlet, Cumhurbaşkanı ne yapacaklar?.. Olay seçim polemiği olmaktan çıktı...
 Erdoğan biz “Beyaz gömleği, yani kefeni giyerek siyasete atıldık” demiş. Onun bu yolda ölmesini kimse istemez.. Adnan Menderes’in Polatkan’ın ve Zorlu’nun akıbetini temenni edemeyiz. Biz Erdoğan’ın yaşamasını, TC Başbakanı olarak gerekenleri yapmasını isteriz. Tuğlukların sabırları taşmışmış... Asıl Türk’ün sabrı taşsın, Türkler artık çıldırsınlar!

http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=18152

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder