Anasayfa

Cuma, Mayıs 06, 2011

Sorunun ve çözümün temeli! / Arslan BULUT yazdı

Başbakan Şükrü Saracoğlu, 5 Ağustos 1942 günü TBMM’de aynen şöyle demişti.
“Biz Türküz, Türkçüyüz. Türkçülük bizim için bir kan meselesi olduğu kadar ve laakal o kadar bir vicdan ve kültür meselesidir.”
 Buna rağmen, İsmet Paşa, sözde Turancılığı destekleyen Almanya’nın yenileceği anlaşılınca  19 Mayıs 1944 konuşmasında Türkçüleri suçladı... Daha sonra Türkçü Nihâl Atsız’la irtibatı olan, mektuplaşan herkes tutuklandı.
Oysa Yeni Hayat dergisinin 1997 Kasım/Aralık sayısında Hanifi Altaş’ın belirttiği gibi 2’nci dünya savaşı sırasında Almanya’nın Ankara Büyükelçisi olan Von Papen aracılığı ile Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Killigil Paşa’yı Turanla ilgili sorunları görüşmek üzere Almanya’ya gönderen İsmet Paşa’dır.
Bu mesele Türkiye’nin ABD emperyalizminin pençesine düşmesine sebep olmuştur. Dönemin Genelkurmay  Başkanı Fevzi Çakmak’ın aynı süreçte Sovyetlere özel zeplin ile ekip gönderdiği ve Türkleri ayaklandırmaya çalıştığı sonradan ortaya çıkmıştır.

***

Atsız ve arkadaşları hiçbir suçları olmadığı halde, devletin başındaki insanlar tarafından hem devletin selameti gerekçesiyle, hem de kendi durumlarını korumak için kurban seçilmişlerdir. Almanların yenilgisi kesinleşince İsmet Paşa telâşa kapılmış, Fevzi Çakmak’ı ekarte ettiği gibi, Turancı girişimlerin sorumluluğunu da İstanbul’da kendi çabalarıyla bir dergi çıkaran Atsız ve arkadaşlarına yıkmıştır. Fakat Stalin’i kandıramamıştır. Stalin, Almanya ve Türkiye’nin Asya politikası üzerine Kırım Türklerini, Çeçenleri, Ahıska Türklerini Sibirya’ya sürmüş, Türkiye’den de basın yoluyla boğazlarda üs ve Kars-Ardahan’ı talep etmiştir.
Sürülen Türklerin büyük bir bölümü yollarda hayvan katarlarında ölmüştür. Yaşayanların ve sonraki nesillerin de çilesi hâlâ bitmemiştir. Bunun üzerine İsmet Paşa, hukuk dışı olarak Turancılığı suç gibi göstererek Stalin’in Türkiye’ye saldırmasını önlemeye çalışmıştır. İnönü, Yalta konferansında Türkiye’nin Amerikan etki alanına terk edildiğini görerek Atatürk’ün politikasını terk etmiş ve Türkiye’nin NATO’ya alınması sürecini başlatmıştır. Gladio da 1952’den itibaren Türkiye’ye yerleşmiş ve örümcek ağlarını örmeye başlamıştır.. Bugün işte o hataların faturasını ödemekteyiz

***
Bugün Türkiye, Türk ve İslâm Dünyası, sadece 21’inci yüzyılı değil, eğer dünya duracaksa, önümüzdeki bin yılı etkileyecek olaylar yaşıyor. ABD, İngiltere ve İsrail, bölgenin bütün Kürtleri’ni kendi güdümüne almaya çabalıyor. Kürt varlığını, hem Türkiye’yi, hem İran’ı, hem de Suriye’yi çözmek için kullanmak istiyorlar...
O halde, Ümit Özdağ’ın da önerdiği gibi  “Türkiye, Avrasya’nın kardeş toplumları ile Azeriler, Gürcüler, Kürtler, Kazaklar, Kırgızlar, Türkmenler, Özbekler ve diğerleri ile; Araplar, Farslar ve Ruslarla dostça bir etkileşim ve işbirliği içinde, kökleri bu coğrafyanın manevi ve maddi kültür unsurlarına dayanan bir jeopolitik üzerinde yeniden,  uyuyan Avrasya uygarlığını diriltmenin mücadelesini vermelidir. Sadece, Türkiye’de yaşayan Türk-Kürtlerine değil, bütün Orta Doğu’da yaşayan Türk-Kürtlerine sahip çıkan bir anlayış geliştirilmelidir. Aksi takdirde Türkiye ve Türk Dünyası büyük bir yıpranma içine girecektir. Bu tasarıyı geçersiz kılmak Türk milliyetçilerinin (aydınlarının) elindedir.”

http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=18141

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder