Anasayfa

Salı, Mayıs 10, 2011

800 milyar dolarlık yüz yılın yalanı! / Sabahattin ÖNKİBAR

Geçtiğimiz hafta!  Yer: Düzce!  Başbakan şunları söylüyor:
- “Biz geldiğimizde 3 bin dolar olan fert başına milli gelir bugün 20 bin dolardır.”
Yanlış mı duydum diye dikkat kesiliyorum.Hayır aynı ifade yazılı olarak da televizyon ekranlarına yansıyor!
 İyi de 20 bin dolar neyin nesi?
Değil hesaplama yöntemini, matematik bilimini bile ters yüz etseniz  böyle bir rakamı elde etmek mümkün değil.
Bu ülkenin nüfusu
nedir?
73 milyon!
Biz 70 milyon üzerinden hesap edelim ve fert başına 20 bin doları 70 milyona çarpalım.
Ortaya çıkacak olan rakam 1 trilyon 400 milyar dolardır.
Bu ne midir?
Türkiye’nin milli
hasılası!
Peki var mı böyle bir rakam?
Tayyip Erdoğan’ın kendisi bile ne kadar zorladıysa da 500-600 milyar doların ötesini dillendiremedi!
O zaman fazlalık olan o 800 milyar doları nasıl izah edeceğiz?
Üfürülen miktarı daha iyi anlamak için bir başka örnek:
20 bin dolar fert başına milli gelir üzerinden anne-baba ve iki çocuklu bir ailenin, yani 4 kişinin gelir toplamı eşittir 80 bin dolar değil mi?
Peki 80 bin doların Türk Lirası olarak karşılığı ne?
Yeni parayla 120 bin, eski parayla 120 milyar?
O da eşittir ayda ortalama 10 bin, ya da 10 milyar lira maaş ya da gelir demek!
Soruyorum bu ülkede var mı böyle bir gelir?
Yok ise nedir bu 20 bin dolar anlatsana Tayyip Bey!
Tamam medya bu çarpıtmaları görmüyor ve yazmıyor ama peki halk ne der diye hiç düşünmez
misin?
Bir toplum bu kadar aptal yerine konulur mu Sayın Başbakan?
Olmayan bir milli geliri katlayarak var diye sunmanın adı söyleyin nedir?
Ve heyhaaaat, muhalefet yüzyılın çarpıtması olan bu ifadeyi  görmüyor!
Sahi CHP’de babasının kredisi ile siyaset yapan ve kendisini ekonomist diye satan Kemal Dervişçi Hurşit Güneş o partiye niçin alındı?
Neden Başbakan’ın bu dehşet çarpıtmasını yüzüne çarpmaz?.
Muhalefette bu komediye cevap verecek biri yok mu?
Bir başka şey, en temel ekonomik veride bile böyle bir çarpıtmayı yapabilen bir Başbakan’ın bundan sonra hangi sözüne
inanabiliriz?

HAYDİ EKRANA 
Demirel’i yaşlı diye, Kılıçdaroğlu’nu çırak diye aşağılıyor!
Demokrasi yarışma rejimidir.
İktidar her rejimde vardır, muhalefet ise sadece demokrasilere mahsustur.
Eşit yarış, demokrasinin olmazsa olmazıdır!
Başbakan bu temel kuralı görmüyor ve çiğniyor.
Kemal Kılıçdaroğlu, Tayyip Erdoğan’a televizyon ekranına gel tartışalım diyor ki bu teklif demokrasilerin vazgeçilmez metodudur!
Tayyip Bey’in cevabı
malum:
- “Sen dengim değilsin, çırak ve acemisin!”
Peki denklik nasıl oluyor açıklasa ya Erdoğan!
Uzun süre Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlık yapmaksa aynı Erdoğan, Sayın Demirel’i 87’lik diye niye alaya alıyor o zaman?
Kılıçdaroğlu çırak, Demirel 87’lik öyle mi?
Açık açık gözüm yemiyor ve tırsıyorum desene!
Değilse hadi gel kaçma, hodri meydan!
Bak Obama senin gibi yapmıyor, ikinci dönemi olmasına rağmen yeni Cumhuriyetçi adayla ekranda kapışacak!

HÜKÜM 
Kaset tezgahı usta işi!
Kaset komploları asla bireysel teşebbüsler değil ve olamaz!
Bunu yapanlar, milyonda bir kuşkunuz olmasın, devletin içindeki unsurlardır ki adres de muhtemelen Emniyet’teki malum birimlerdir.
Öyle çünkü devlet imkanı olmadan topyekun böyle bir tezgahı kurmak mümkün değildir.
Peki, bu işten hükümetin ya da Başbakan’ın bilgisi var mı diye sorarsanız, benim hükmüm nettir:
Olmaması akla dahi getirilemez!
Niçin mi?
Tayyip Erdoğan, hele hele son bir iki yıldır devlete hakim olma noktasında Cumhuriyetin en kudretli Başbakanıdır. Dolayısı ile onun bu işten haberinin olmadığını iddia etmek, onu hiç tanımamak ve hatta  kudreti bağlamında ona hakaret etmek anlamına gelir.
Özellikle de Baykal ile MHP için servis edilen ilk kasetlerin faillerinin çıkmaması bizi böyle bir bakışa mecbur ve mahkum ediyor.
Çok çok iddialı söylüyorum, eğer Tayyip Erdoğan isteseydi, o failler çok değil üç güne bulunurdu zira bu gibi hadiselerde teknik olarak iz takibi yapmak mümkündür. Bulunmuyorsa Erdoğan istemiyor demektir.
Tam bu noktada soralım:
Silivri mahpusu PKK mücadelesinin kahramanı emekli asker ve  avukat Serdar Öztürk’ün, yeni kitabında belgeli bir iddia var ve şöyle deniliyor:
Ortam dinlemesi yapabilen 5 araç, ithal edildiği günden beri Başbakanlıktadır.
Başbakanlık denilince aklınıza MİT ya da Genelkurmay gelmesin;  kastedilen sadece Başbakanlık Özel kalemidir.
Sorarım size Başbakanlık Özel Kalem’i ortam dinlemesi yapacak araçları niçin elinde tutar?
Varsa bunun bir açıklaması göndersinler yayınlayalım.
Eğer bu iddia doğru ise, bizim bu kaset olayından Başbakanın da bilgisi var dememizi haklı kılmaz mı?
Kanaatim kesindir, bu kaset olayı ’usta’ya rağmen olmaz, olamaz!
Usta kim mi diye sormayın!
Ustalık dönemi için yetki verin diye yırtınan kim görmüyor musunuz?


http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=18196

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder