Anasayfa

Salı, Ağustos 16, 2011

HAVELSAN Müdürü Dr. Faruk YARMAN Tutuklandı / Mahiye MORGÜL



 "Haberin basına verilme şekline lütfen dikkat ediniz. Kim bunlar, merak etmemiz istenmedi, öyle bir psikolojiye göre verildi tutuklanma haberleri.

Bu basınla, böyle alıştırıldık subaylarımızın esir kampına götürülmelerine.

Şehitlerimize de alıştırıldık, subayların esir alınmalarına alıştırıldık… 

Alışmayın ne olur… Sıra size geldiğinde sizi de kimse fark etmeyecek…"




Gayet sıradan bir olaymış gibi, “Bugün sekiz subay bir sivil memur tutuklandı…” diye verildi haber.

Haberin basına verilme şekline lütfen dikkat ediniz. Kim bunlar, merak etmemiz istenmedi, öyle bir psikolojiye göre verildi tutuklanma haberleri.

Bu basınla, böyle alıştırıldık subaylarımızın esir kampına götürülmelerine.

Şehitlerimize de alıştırıldık, subayların esir alınmalarına alıştırıldık…

Alışmayın ne olur… Sıra size geldiğinde sizi de kimse fark etmeyecek…

Meğer o “bir sivil memur” HAVELSAN Müdürü, Elektronik Mühendis Dr.Faruk Yarman’dı.

HAVELSAN müdürü, yani nasıl bir kurumun başındaki müdür alındı farkında mısınız?

Hani geçen hafta, “TSK’ya bağlı yan kuruluşlara da sıra gelecek, orduevleri, kantinler, vb yerlerde mali denetim başlatıyoruz” demişti ya başbakan…

Hiç de kantin falan değil, ulusal harp sanayimizin gözüne gözlerini diktiler… TSK Güçlendirme Vakfı’nın tam ortasına indirdiler balyozu, tsunami dalgası gibi nerelere gidecek, göreceğiz. Vakfın diğer şirketlerini de içine alacaktır bu tsunami…

Çünkü, bakın TSK Güçlendirme Vakfı kendini nasıl tarif ediyor:

“TSK Güçlendirme Vakfı, aziz milletimizin yaptığı yardımların tek bir kuruşunu bile heba etmeden Ulusal Savunmaya ve Ülke Ekonomisine Doğrudan Katkı olan parolası istikametinde çalışmalarına azim ve kararlılıkla devam etmektedir.” Böyle bir tarife küresel seri katil ABD’nin tahammülü yoktur.

Tam da İran’a ve Suriye’ye füzeleri indirmeye sıra gelmişken, dost görünerek girdiği Türkiye’de ulusal savunma sanayi gibi oluşumlara hiç göz yumar mı? Halkın bütçesiyle destek verilerek yaratılmış milli burjuva sınıfını bile yutup bitirmişken, milli bütçeye yük olmadan kurulmuş milli savaş sanayini mi yıkmayacaklardı, değil mi?

Kemalizm eliyle yaratılmış ne varsa süpürülmeliydi, ABD’den Asya’ya, Afrika’ya ve Avrupa’ya doğru estirilen süpürme kasırgası Türkiye’de şiddetini göstermeliydi…

Kasırganın daha neleri süpüreceğini halkımız bilmiyor. TSK Güçlendirme Vakfına ait şirketlerin adlarına bakın, anlarsınız:

Aselsan, Tusaş, Havelsan, Roketsan, İşbir, Aspilsan.

Havelsan, Faruk Yarman’ın müdürü bulunduğu şirket, Hava Elektronik Tic. ve San. AŞ, elektronik harp, simülasyon, elektronik güvenlik sistemleri ve teknolojileri yazılımları üzerinde çalışıyor, programlar geliştiriyor!

Roketsan, ne mi yapar, adından belli… Hakkında kısa bir bilgi:

“ROKETSAN ROKET SANAYİ VE TİCARET A.Ş. Ulusal roket ve füze araştırma ve üretim programlarına önderlik yapmak üzere Savunma Sanayii İcra Komitesi kararıyla 1988 yılında kurulmuştur.”

Biz bu kurumlarımızın reklamlarını hiçbir şekilde medyada duymayız, gazetelerde görmeyiz. Reklam vermezler diyeceksiniz de, gerçek öyle değil. Halkın moralini yükseltecek bilgilerin Başbakanlık Ulusal Haber Ajansı dairesinde haber değeri yoktur, sadece moral bozacak şeyler medyaya servis edilir. Ulusal kurumların içinde ancak açığa çıkmış bir ölüm vakası olacak ki basında zorunlu haber olsun.

Tutuklanan koskoca bir müdürdü! Onu “bir sivil memur” düzeyine çekip böylece değersiz haber konumuna indirdiler. Hey gidi hey…
Koskoca TSK ve ona bağlı ulusal kuruluşlar çökertiliyor ve sıradan bir olaymış gibi haber ediliyor… Halkın tepkisini sıfıra çekmek için… İşgal kuvvetlerinin uygulayacağı çok usta bir harp taktiği!

Savaş suyun altında, biz görmüyoruz. Görmeyelim diye ne diziler çevriliyor…

Bakın, İran ordusu Kandil’i dağıttı, bizde birilerinin moralleri bozulmasın diye haber edilmiyor. Karayılan ve tayfası esir edildi, tık yok! Bir hafta önceki haberdi; “İran Kandil’de 2 kampa girdi, bitirdi, devam ederse diğer 2 PKK kampı da biter...” Ben şahsen bekliyordum bu haberi. Demek diğer 2 kampın temizlenmesi işini 3 günde bitirdiler. Belki de sevindi ABD, çünkü artık dağda insan istemiyor, siyasi çözüm aşamasına getirmişlerdi. Çünkü dağda kalanlar ABD’nin ve AKP’nin şeriatçı Kürdistan kartına direnecekleri mesajını vermişlerdi, muhtemelen İran’ın onları temizlemesi de istenen bir şeydi…

Kandil’de yakalanan isimlerin açıklanmaması İran açısından anlaşılırdır, çünkü açıklarsa, esirleri bize vermek zorunda, fakat verirse, pazarlık kozunu elinden kaçırır. Savaşı kuralıyla oynuyor İran yönetimi.

Gelelim Havelsan’a…

İçeride mali denetim adı altında neler olacağını kimse kestiremez. Ancak, Mustafa Kemal’in de işaret ettiği “Tersanelerine girilmiş ordu” ifadesiyle pek uyuşuyor!!!

Ne PKK, ne KCK, ne de Amerikan askerini buraya davet edenler, bu gözyaşı selinde boğulmaktan kendini kurtaramaz!




Kaynak 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder