Anasayfa

Salı, Ağustos 02, 2011

Attilâ İLHAN da “Türkiye’de basın Türk değildir!” demişti



Attilâ İLHAN da “Türkiye’de basın Türk değildir!” demişti… 

ABD’nin bir ülkede en çok istemediği şey, halkın gerçekleri görmesi ve sosyal uyanıştır. İşte yardımın bir başka amacı, bu sosyal uyanışı önlemek için toplumun, ABD’ye yakın kesime dayanarak desteğini sağlamak, anti-emperyalist gelişmeleri böylece engellemektir. ABD’nin Türkiye üzerindeki oyunları başarıyla sonuçlanmış görünüyor.




M. Emin Değer, “Oltadaki Balık Türkiye” kitabında Claude Julien’in “Amerikan İmparatorluğu” kitabından çok çarpıcı alıntılar yapmış. Attila İlhan’ın “Türkiye’de basın Türk değildir!” (Ceviz Kabuğu Programı, Star Televizyonu, 06 Şubat 2004) sözünü doğrulayacak nitelikteki bu yazı, bir ülkenin nasıl içten ele geçirildiğine dair bize önemli bilgiler veriyor. Emin Değer kitabında şunları anlatıyor:

… ABD’nin bir ülkede en çok istemediği şey, halkın gerçekleri görmesi ve sosyal uyanıştır. İşte yardımın bir başka amacı, bu sosyal uyanışı önlemek için toplumun, ABD’ye yakın kesime dayanarak desteğini sağlamak, anti-emperyalist gelişmeleri böylece engellemektir. ABD’nin Türkiye üzerindeki oyunları başarıyla sonuçlanmış görünüyor.

Bu oyunu ABD’nin kimi ülkelerde oynadığının bir tanığı var, Claude Julien... Julien, Amerikan ideolojisini yaymak amacıyla ABD’nin tüm iletişim araçlarını kullandığını; “insancıl, demokrat ve hür dünyanın lideri” olduğu imgesini yaratmak için çabaladığını örnekleriyle anlatır.

“ABD, her ülkede, özellikle tutucu milliyetçi çevreleri kullanır. Gazete ve dergilere kaynak sağlar,” diyen C. Julien’e göre:

“Amerikan tv şirketlerinin, hiçbir ülkenin ulaşamayacağı mali olanakları vardır. Röportajlar, seri programlar, çocuk yayınları yapılmakta ve bunlar da, bütün dünyada ikinci kez satılmaktadır. Amerikan karşıtı sanılan ülkelerde bile (örneğin Fransa’da) ulusal TV 1960’lı yıllarda hergün, büyük oranda Amerikan imajları yayınlamaktaydı.”

ABD bu yolla kendi dünya görüşünü günün 24 saatinde tüm dünyaya yaymakta ve olayları kendi gözüyle ve sözüyle yansıtmaktadır.

1990-1991 Körfez Krizi’nin savaşa giden yolları, aynı yöntemle, dünyaya ABD’nin haklılığını kabul ettirmiştir. Hele savaş sırası CNN TV’sinin, savaşı her cepheden, dakika dakika yayınlaması ve olayların, dünyayı saran heyecan içinde yorumlarla sunulması, iletişim araçlarına egemen olanın gücünü gösterir. ABD, işte bu yöntemle dünyayı etkilemekte ve gücünün sınırsız olduğu imgesine dayanarak toplum desteğini sağlamaktadır.

ABD, propagandayı yalnız başına yapmaz. Sözleşmelere koyduğu hükümlerle, yardım alan ülkeye, kendi propagandasını yaptırır. Nasıl mı? En somut örnek, bizimle yapılan 12 Temmuz 1947 Antlaşması’nın 3. maddesinin 2. fıkrası hükmüdür.

Bu hükme göre;

“Türkiye Hükümeti, bu yardımın amacı, kaynağı, mahiyeti, genişliği, miktarı ve işleyişi hakkında Türkiye’de tam ve devamlı yayın yapacaktır.”

Amerika, kendi ideolojisini yerleştirmek için bizi kullanıyor; bu bir... İkincisi, bu yolla hem kamuoyu oluşturuyor, hem de “Amerika olmasaydı, biz hem siyasal hem de ekonomik çıkmazlar içinde olurduk,” düşüncesini yerleştiriyor topluma. Bu propagandayı ABD kendisi yapsa, tepki görürdü. Yöntemin ustalığını görüyorsunuz, değil mi? (M. Emin Değer “Oltadaki Balık Türkiye” s.249, 250)




Kaynak 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder