Anasayfa

Çarşamba, Ağustos 17, 2011

Kaçın Demokrasi Geliyor! / Banu AVAR

 
 
Banu AVAR'ın Ekim'de Çıkacak Olan "KAÇIN, Demokrasi Geliyor" Kitabından...

‘ARAP BAHARI’ VE SURÄ°YE’DE KIÅž!  
 
Halep babamın doÄŸduÄŸu ÅŸehir! Halam Osmanlı’nın Trablusgarp mebusu Mahmut Naci beyle evlenmiÅŸti. Beyrut kuzenimin doÄŸum yeri. Türkiye’de birçok kiÅŸinin ailesi benimki gibi…

Güney komÅŸumuz Irak’dan sonra ÅŸimdi Suriye yanıyor! ! Has kardeÅŸlerimizin memleketi… YüreÄŸimiz daralıyor.

Tunus, Mısır, Libya’dan sonra Suriye de CIA operasyonunda yerini alıyor… AteÅŸ sınırlarımıza dayandı ve içeri giriyor!

Türkiye, Libyalılarla İtalyanlara karşı savaşmıştı... Şimdi NATO operasyon merkezi!

Mustafa Kemâl, Suriye’de emperyalizme karşı direniÅŸ örgütlemiÅŸti...

Şimdi Ankara, ABD istihbaratının Suriye için operasyon merkezi!

Obama yönetimi Türkiye baÅŸbakanı üzerinden BeÅŸar Essad’a tehditlerini iletiyor, bir yandan muhalefeti fonluyor... ’Muhalif’leri Türkiye’de ağırlıyor. Suriye devletini savunanları otellerden atıyor. Türkiye bölgede Amerika’nın jandarması ve elçisi …

Türkiye müslüman komşularına karşı haçlı ordularının yanında yeralıyor!

2008 yılı baharında TRT’de, ‘Suriye’nin Rejimi’ adlı bir program yapmıştım… Suriye’nin Büyük OrtadoÄŸu Projesi çerçevesinde 4 parçaya ayrılmasının planlandığını belgelerle anlatmıştım..

Kürdistan kukla devletinin inÅŸası, ancak Türkiye, Ä°ran ve Suriye’den koparılacak parçalarla olasıydı... Bunun için önce turuncu sonra kan rengi kullanılacaktı.

İşte düğmeye basıldı!

* * * * *


Mart başında Suriye’de kan akmıyordu…Dera’da da, Lazkiye’de de gündelik yaÅŸam akıp gidiyordu… Nisan ayında ortalığı vahÅŸet sardı… Mısır’da, Tunus’da, Libya’da olduÄŸu gibi…

Kuluçka süresini tamamlayan batı güdümündeki ‘muhalif’ örgütlere iÅŸaret verilmiÅŸti…

SokaÄŸa inilecekti… Önce sosyal paylaşım sitelerinde yaylım ateÅŸ baÅŸladı. Malum ‘Arap baharı’ facebookla baÅŸlatılmıştı...

Kurulan sitelerde Suriye yönetimine karşı sürekli yayın başlatıldı. Sosyal paylaşım ağlarında onlarca videosu var. Meraklısı Dünya Düzeni programımızdan izlesin.

Masum küçük Suriyeli bir gençkız! İkna edici bir beden diliyle kameraya konuşuyordu:

‘Ben hükümet karşıtı söylemleri yüzünden Suriye’den sürülmüş bir ailenin kızıyım. Ben Suriyeliyim ama orayı hiç görmedim. Esad ailesinin 40 yıllık diktatörlüğü nedeniyle bu durumdayım! Sizden Suriyeli muhalifleri desteklemenizi ‘öfke gününe’ katılmanızı istiyorum! Onlar adalet için kendini yakan Tunuslu aktivist Muhammed Buazzi’den ilham aldılar…

Mükemmel Ä°ngilizcesiyle Suriye’deki rejimin deÄŸiÅŸmesi için haykırıyordu…

Darbe imalatçıları, küçük kız çocuklarını da, eli kanlı tetikçileri de aynı anda kullanıyordu!


Ä°lk darbe Yugoslavya’daydı

Ä°lk darbe imalatı Yugoslavya’da yapıldı…

Ayrılıkçı örgüt OTPOR’du. Başında Branimir Nikoliç vardı. Görevini tamamladığında bir sokak köşesinde kafasına sıkıldı!

OTPOR , küresel tefeci George Soros’un Açık Toplum Vakfı’nın uzantısıydı. Arkasında Amerika’nın ünlü istihbarat kuruluÅŸları !!!

Amerikan bankerleri, ‘darbe imalatı’ için, hedef seçtikleri ülkelerde sivil toplum örgütlerini kullanacaklardı.

Yugoslavya’yı yokedecek hareketi, Amerikan büyükelçisi Richard Miles yönetmiÅŸti.

OTPOR göstericilerini emekli Amerikan generalleri eÄŸitmiÅŸti…Bunlardan en bilineni Robert Helvey’di. Helvey’in ilham aldığı kiÅŸi Pentagon darbelerine, masum gençlik direniÅŸi maskesi takan Gene Sharp adlı teorisyendi.

Yıkılacak rejimlerde ‘sivil itaatsizlik’ ve ÅŸiddet içermeyen direniÅŸ’ kalıplarının iyi iÅŸ göreceÄŸini söylemiÅŸti.


CANVAS: Otpor’un devamı

1 Mayıs 2011’de Taksim meydanındaki anıtta emniyet güçlerinin gözleri önünde Atatürk heykeline yapılan taciz, Diyarbakır’da kurulan sivil itaatsizlik çadırları, sokaklarda kılınan cuma namazları, Otporvari ya da onun devamı olan CANVAS’ın eylem kalıplarıydı.

CANVAS, (Åžiddet İçermeyen DireniÅŸ ve Strateji Merkezi. 50 farklı ülkede faaliyet gösteriyor. Sivil toplum çerçevesi içinde Amerikan çıkarları için ‘aktivist’ yetiÅŸtiriyor!

Merkezi Belgrad’da..Hedef ülkelere darbe ihraç ediyor! Örgütün başında dünyanın en zengin eylemcileri var : Ä°van Maroviç ve Srdja Popoviç! Canvas, Mısır ve Suriye’deki isyancılara akıl hocalığı yapıyor..

Darbe ihracatında medyanın her kolu kullanılıyor… Film ÅŸirketleri, web siteleri kuruluyor. Para bol… York Zimmerman Film ÅŸirketi iyi bir örnek. Sahibi Steve York. Bir toplumda gençlerin ABD çıkarları çerçevesinde yönlendirilebilmesi için filmler bilgisayar oyunları üretiyor. Diyor ki:

‘Yaptığımız filmler, insanların baskıcı rejimlere karşı, ‘ÅŸiddet içermeyen’ faaliyetleri için eÄŸitici bir rol oynuyor!’

York, yaptığı filmlerden, en gözde olanının, ‘Diktatörleri alaÅŸağı etmek’ (Bringing Down A Dictator) adlı film olduÄŸunu söylüyor. Eski Yugoslavya baÅŸkanı Miloseviç’i ‘ÅŸiddet içermeyen direniÅŸle’ (bu ne demekse..) indiren gençlerin stratejisini örnek gösteriyor. Yani OTPOR örgütünü iÅŸaret ediyor.

OTPOR’un lideri Ä°van Maroviç’ti. Kendi halinde bir üniversite öğrencisiyken Amerikan istihbaratçılarının dikkatini çekmiÅŸti. Yugoslavya’yı kargaÅŸaya sürükleyen ilk gençlik hareketlerini o örgütlemiÅŸti. Åžimdi nerde mi? Maroviç, ÅŸimdi, Steve York’un gençleri ayaklandırma projelerinde ‘danışman’ olarak çalışıyor.

‘Baskı seviyesi arttıkça, direniÅŸ de artar!’ diyor. Sol gösterip saÄŸ vuruyor… Bu öyle bir düzenek ki haksızlıklara baÅŸ kaldıran gençler bir anda kendilerini Amerikan örtülü operasyonunun içinde buluyor.

OTPOR, kalkışma hareketlerinde çeÅŸitli ülkelere ‘yol haritası’ çizen örgüt. Önce melek yüzlü gençler, sosyal iletiÅŸim aÄŸlarını kullanarak ‘daha fazla özgürlük, daha fazla hak’ vs istiyor.

Kısaca ‘Daha fazla demokrasi!’ talebiyle sokaÄŸa çıkılıyor.

Malum Amerikan senatosunda, ‘darbe imalatı’ projesinin adı da ‘demokrasi projesi’ydi!

Kuzey Afrika ve OrtadoÄŸu’da ‘Arap Baharı’ olarak adlandırılan darbeler dizisinde, Demokrasi Projesi uygulayıcısı OTPOR ve CANVAS örgütlerinin parmağı vardı.

Mısır’da halkı sokaÄŸa döken, 6 Nisan Gençlik Hareketi yöneticileri Muhammed Adel ve Ahmet Maher 2008’de önce Amerika’ya, 2009’da da Belgrat’a CANVAS merkezine ‘eÄŸitime’ gitmiÅŸlerdi..

Kuzey Afrika ve OrtadoÄŸu ülkelerinde öncelikle lise ve üniversite öğrencileri eÄŸitilmiÅŸti... Onlara, halkı özellikle de gençleri nasıl ‘sivil itaatsizliÄŸe çağırmak’ gerektiÄŸi öğretilmiÅŸti.…

Şehir meydanlarına çıkılacak, caddelerde namaz kılınacak, bayrağa sarılınacak, gösterilerden sonra meydanlar temizlenecek halka ve polise şirin görünülecekti.

Dindar kesim için farklı, hip hop gençlik içiÅŸn farklı ‘çaÄŸrılar’ hazırlanacaktı.

Suriye’de isyanın projesi çok önce çizilmiÅŸti. Önce Dera sonra Åžam sokakları karışacaktı. Kalabalık öğrencilerden oluÅŸacaktı. Sokaklar, meydanları, ‘Özgürlük! Demokrasi!’ diye haykıran genç aktivistler kaplayacaktı…

15 martta Suriye’de isyan baÅŸladı. Gençler sokaklardaydı. Taşıdıkları dövizler, attıkları sloganlarda hiçbir anti emperyaist vurgu yoktu. Ne ABD ne NATO saldırıları kınanmıyordu. Tek mesaj vardı. ‘Esad gitsin, demokrasi gelsin!’

Mısır’da Tahrir meydanı hareketine öncülük eden Vail Gonim ya da Esma Mahfuz’u hatırladınız mı? Becerikli çocuklardı!

Esma Mahfuz önce facebookdan gençleri örgütlemiÅŸti…

Gözünde yaÅŸlarla halkı cuma namazlarına davet etmiÅŸti… Mütevazi evinde kendini videoya çekmiÅŸ sonra facebook üzerinden dağıtmıştı. Yayınlanan ateÅŸli konuÅŸmasında şöyle demiÅŸti: ‘Åžu anda saat gece 10 30. 24 ocak 2011... Yarın beklenen gün 25 ocak 2011... Hepimiz yarın için çok çalıştık. En güzeli hiçbirimiz politikacı deÄŸiliz. Biz Mısır halkıyız... 14 yaşında çocuklar bile posterler hazırladılar, cuma namazlarından sonra onları dağıttılar…’

Asma, Facebook'ta yeterli sayıya ulaşınca sokaklara çıkmıştı… Mısır’da onun gibi onlarca CANVAS’dan sivil itaatsizlik eÄŸitimi almış aktivist vardı!

Ertesi gün Tahrir meydanındaydı. Ãœzerinde çarpıcı renkte giysiler vardı... Avazı çıktığı kadar bağırarak halkı galeyana getiriyordu…Soros okullarında aldığı eÄŸitimin hakkını veriyordu.

Canvas’ın hazırladığı ‘Akıllı protesto nasıl yapılır’ kitapçığında, protesto yürüyüşlerinin nasıl hazırlanacağı, sosyal paylaşım aÄŸlarının nasıl kullanılacağı, gösterilerde nasıl giyinileceÄŸi, polislerle iliÅŸki, biber gazından korunmak için neler yapılacağı konusunda bilgiler vardı…

Mahallelerde nasıl örgütlenilir, meydanlara nasıl adam toplanır anlatılmıştı.

Bu çerçevede Mısır’da Tahrir meydanına 300 bin kiÅŸi dolduruldu...

Meydan boÅŸaldığında mübarek gitmiÅŸ yerine Pentagon’la yakından iliÅŸkili Mısır ordusunun önde gelen isimleri oturmuÅŸtu.

Ä°ÅŸte ABD imzalı ‘demokrasi projesi’ buydu!


‘Muhalif ol! Köşeyi dön!’

Her ülkede örgütün üst kademeleri dolar zengini oluyordu…

Bununla ilgili çarpıcı haberler Nisan 2011’de, Washington Post’da yeraldı. Gazete Amerika’nın Suriyeli muhalif gruplara milyonlarca dolar yolladığını belgelerle açıkladı …

Murdoch’a ait Fox televizyonu’da, 19 Nisan 2011’de Wiki sızıntılara dayanarak yaptığı haberde ‘Amerika’nın darbecileri fonladığını’ açıklamıştı. Haber şöyleydi:

‘Åžimdi biliyoruz ki ABD, Suriye’deki muhalif gruplara gizlice maddi destek veriyor. Beyaz Saray, bir yandan Suriye yönetimiyle iliÅŸkiler kuraraken, destek verdiÄŸi gruplar BeÅŸar Esad’ı devirmeyi amaçlıyor. Wikileaks belgelerini yayınlayan Washington Post’a göre, George Bush döneminde bu gruplara ve muhalif televizyon kanallarına maddi destek verildi. Obama da muhalifleri desteklemeyi sürdürdü.’

Bu haber, Amerika’daki farklı çıkar gruplarının kavgasına bariz bir örnekti... Zaten çok geçmeden Murdoch’un ipi çekilecekti. Soros 2011 ÅŸubatında düğmeye basmıştı, CNN’de, Fareed Zakaria’ya, Murdoch’un ‘kamuoyuna yanlış bilgiler yaydığından’ sözetmiÅŸti..

Ama çok geçmeden Fox tv haberi doÄŸrulandı…

Amerikan fonlarının önemli bir kısmı Suriye’ye karşı muhalif yayın yapan medyalar oluÅŸturulması için harcanmıştı. Mesela Londra’dan yayın yapan Barada tv büyük oranda fon almıştı.

Bu haber ortaya çıkınca Suriyeli muhalifler arasnda tartışma başlamıştı. -

Bir kısmı, ‘Muhalefete Amerikan desteÄŸinin ‘kötü haber’ olduÄŸunu açıkladılar. ‘Bu, Suriye muhalif hareketi için küçük düşürücü olabilirdi’

Amerikan fonları haberi, muhalefetin masum maskesini yırtmıştı... Kargaşanın arkasındaki yeşil dolarlar ortaya çıkınca El Cezire televizyonu bozulan imaja pansuman yapacaktı:

Ekrana çıkarttığı uzmanlar ‘Para nerden gelirse gelsin, önemli olan demokrasi, insan hakları özgürlükler deÄŸil mi!’ ÅŸablonunu tekrarladı!

Ä°ÅŸte Ãœrdün’den OrtadoÄŸu uzmanı Lamis Andoni, El Cezire’de ‘Bu insanlar baskıcı rejimlerin son bulmasını isteyen göstericiler. Özgürlük istiyorlar o kadar! Ä°ktidar ne derse desin!’ diyordu.

Bu sesler, ülkeleri saran sivil ağların sesiydi... Hiyerarşik bir yapıda örgütlü olarak hedef ülkeleri kuşatıp felç ediyorlardı..

En üstte batılı istihbarat örgütleri, en altta ilk adımı atan, sokağı hareketlendiren OTPOR ya da CANVAS gibi aktivist örgütler vardı. ‘Åžiddet içermeyen direniÅŸ’ adı altında kitleleri meydanlara dolduruyorlardı..

Hareket, öncelikle her ülkeye virüs gibi konuşlanan Amerikan üniversitelerinde örgütleniyor, sosyal paylaşım ağlarından yapılan çağrılarla sokağa yayılıyordu.

Teoman Alili yazmıştı. Mısır’da Tunus’da ve ÅŸimdi Suriye’de turuncu örgütlenme aynı biçimde yapılıyordu... Okulların akademik kadronun içine sızmış Açık Toplumcu’lar, sivil toplum agları içindeki öğrencileri deÄŸerlendiriyor, liderlerlik özelliÄŸi olanları belirliyor, sonra onları otporvari direniÅŸ için eÄŸitime yolluyorlardı... Kuzey Afrika’dan da, Suriye’den de seçilmiÅŸ öğrenciler, Sırbistan’da ‘ÅŸiddet içermeyen direniÅŸ’ eÄŸitimine tabii tutulmuÅŸlardı. ‘Diktatörü alaÅŸağı etmek’ gibi belgesellerden feyz alıyorlardı... Para boldu. Amerikan senatosundan onaylanmış fonlarla besleniyorlardı. ‘Arap devrimi’nin figüranları olarak sahnede yerlerini alıyorlardı..

Arkalarında Rockefeller de, Rothschields de, Obama da, Mc Cain, de vardı! Her biri farklı muhalif grupların arkasındaydı!

Suriye’de, rejim deÄŸiÅŸikliÄŸi için sokaÄŸa dökülen gençlerle, küresel odaklar arasında arabuluculuk yapanların önde gelenleri Suriye diasporasıydı. Hemen hepsi uzun yıllardır Paris’te ya da ABD’de yaşıyorlardı. Batı’da eÄŸitilmiÅŸlerdi. Suriye’ye karşı, batının sevdalısıydılar. Birkaç örnek ‘muhalif’ sıralayalım:


Muhalif 1: Abdülhalim Haddam

Abdülhalim Haddam 1932 doÄŸumlu. 2005’e kadar Hafız Esad’ın yardımcısı olan Haddam, BeÅŸar Esad döneminde Fransa’ya gidiyor ve Suriye’deki iktidarı devirmek için elinden geleni ardına koymuyor..

Tüm röportajlarında Suriye’de.ki iç karışıklıklarda kendi parmağı olduÄŸunu ilan ediyor… 2006’da batılı gazetecilere “Ä°ktidarın devrilmesi için çalışıyorum, Suriye içindeki ve sürgündeki bazı muhalefet güçleri ile temastayım. Bir sürgün hükümeti oluÅŸturulması için uÄŸrqaşıyoruz.” diyor

Haddam’ın aile iliÅŸkileri ilginç. Suudi kralı Abdullah ve 2005’de öldürülen Lübnan eski baÅŸbakanı Refik Hariri’nin bacanağı.

Mart 2011’de batılı ajanslar, Suriye’de muhaliflere para ve silah sevkiyatı örgütlediÄŸi haberini geçti.


Muhalif 2: Ali Sadreddin Beynuni.

1938 Halep’de doÄŸdu. 17 yaÅŸinda Müslüman KardeÅŸler örgütüne katıldı. Hukuk eÄŸitimi aldı. 1977’de Müslüman KardeÅŸler örgütünün baÅŸkan yardımcısıydı. 1979’da Ãœrdün’e kaçtı. 20 yıl sonra Ãœrdün’den sınır dışı edildi ve 2000’de siyasi mülteci olarak Ä°ngiltere’ye yerleÅŸti. Ä°ngiliz istihbaratıyla elele, Suriye’de ‘ılımlı’ islami bir rejim kurmak için uÄŸraşıyor.


Muhalif 3: Rıfat Esad

BeÅŸar Esad’ın amcası, Rifat Esad … Hafiz Esad tarafindan Fransa’ya sürgün edilmiÅŸti. Bugün öz yeÄŸenine karşı Fransa ile birlikte Suriye’nin altını kazıyor.


Muhalif 4: Ferid Kadiri

1954 Halep doÄŸumlu. Önce Lübnan’a sonra Washington’a göçetmiÅŸ. Finans uzmanı. 2001’de Amerika’da Suriye Reform Partisi’ni kuruyor. Hedefi Baas yönetimini yıkmak. Tabii yeterince fonla ödüllendiriliyor. Partinin Amerika'da 8 , Avrupa’da 7 irtibat bürosu bulunuyor. 2009 Nisanı’nda Güney Kıbrıs’dan yayın yapan ‘Özgür Suriye’ radyosunu açıyor.

Kendi ülkesi için İsrail televizyonuna şöyle konuşuyor:

‘Ä°srail’e tavsiyem, dikkatle beklemesidir. Ä°srail, halkına sürekli olarak yahudilerden nefret etmeyi öğütleyen bir diktatörle anlaÅŸmaktan çok daha iyisini hakediyor. Suriye’nin nefreti ve heran atabileceÄŸi füzeleri var…


Muhalif 5: Anas al Abdah

Adalet ve Kalkınma Hareketi’nin lideri... Hareketin ismi, ilginçtir, kargaÅŸaya sürüklenen tüm ülkelerde ya muhalif bir partinin ya bir hareketin adı...

Türkiye’den önce Fas’da ampul logosu kullanılarak kurulmuÅŸtu. Sonra Libya’da bu adla muhalefet oluÅŸturuldu. Åžimdi Suriye’de karşımızda Adalet ve Kalkınma Hareketi!

El Abdah 2005’den beri sık sık Türkiye’ye gelip gidiyor. Sivil toplum buluÅŸmalarında Suriye muhalefetini temsil ediyor!

1967’de doÄŸumlu... Çocukken Ãœrdün’de, ardından Londra’da yaşıyor. Jeofizik okuyor. 10 yıl küresel bir ÅŸirkette çalışıyor ve birden Suriye muhalefetinin başına geçiyor.

26 nisan 2011 Türkiye’deki iktidar yanlısı sivil toplum örgütleri toplantısında şöyle diyor:

‘Türkiye’deki dostlarımız bize en büyük yardımı, Suriye’deki rejime bir dur diyerek yapabilirler!’

Bir de Amerikan senatosunda sık sık ağırlanan Kürt grupların liderleri var!

Muhalifler bu kadarla bitmiyor… Batıya parmak kaldıran daha pek çoÄŸu var.


CANVAS: Küresel darbe örgütü!

Bu isimlerden bir kısmı, 18 Mart’ta gelip, Ankara’da gizlice 5 gün geçiren, eski CIA baskanı yeni Amerikan Savunma Bakanı Leon Panetta’nın etrafına toplandı… Hareket için gerekli yol haritası çıktı…Ardından Suriye’de kan akmaya baÅŸladı…

Darbe mimarları islami, milliyetçi, solcu kesimleri hedef aldılar …Facebook, twitter ve sms çaÄŸrılarıyla önce bir öncü grubu örgütleyip sokaklara saldılar. ‘Hükümeti devirme oyunu’na baÅŸladılar… Daha önce sözetmiÅŸtik... Bu oyunun videoları bile var. Oyunun kurgusunu yapan küresel odaklar. Peki ne istiyorlar.!

Küresel çetenin yayın organı Foreign Policy’de Tina Rosenberg açıklıyor:

Yazının baÅŸlığı: ‘Mısır Miloseviç’i deviren öğrencilerden ne öğrendi?’ Rosenberg diyorki: ‘Diktatörler hala yerlerini koruyor. O halde ne yapmalıyız? Giderek artan sayıda birçok ülkede demokratik eylemciler için bu sorunun cevabı CANVAS’’a baÅŸvurmaktır." (Foreign Policy 16.2.2011)

CANVAS, ‘ÅŸiddet içermeyen’ (!) sivil itaatsizlik eylemleriyle CIA operasyonlarını kolaylaÅŸtıracak, Amerikan çıkarlarına uygun olmayan hükümetleri devirip yerine uygun olanları koyacak!

Mike Baker, çeşitli ülkelerde gizli operasyonlarda görev almış bir CIA ajanı.

Hangi ülkelerde kimin devrilip kimin koltuÄŸa gececeÄŸini belirlediklerini itiraf ediyor. OrtadoÄŸu’da gidenlerle gelecek olanlar arasında seçim yapmanın zor olduÄŸunu anlatıyor..

‘OrtadoÄŸu ülkelerinde ve bazı baÅŸka yerlerde önünüzdeki seçenekler bellidir..Oralarda ‘kötü’ ya da ‘iyi ‘ arasında seçim yapma imkanı yok... Genellikle ‘kötü ve az kötü’ ya da ‘kötü ve çok kötü’ seçenekleri var.’


Uluslar arası yalan üretimi

Sokaklar kana bulandıktan sonra ve ülke iyice karışınca, küresel basın, iÅŸine gelen tarzda haberler yapmaya baÅŸlardı. Mesela küresel operasyona karşı çıkan milyonlarca kiÅŸinin Suriye bayrağıyla yürümesi, haberlerde pek yer bulmazdı ama Ä°ngiltere’de bulunan Suriye Ä°nsan Hakları DerneÄŸi baÅŸkanı Walid Safour hergün haberlere çıkacaktı… Bir konuÅŸmasında,

‘Suriye’de en az 700 kiÅŸi öldürüldü. 5000 kiÅŸi tutuklandı. Bir asker kalabalıklara ateÅŸ açmayı reddettiÄŸi için idam edildi. Binlerce kiÅŸi Suriye’den kaçmaya çalışıyor’ diyordu.

Bir sonraki aÅŸamada batılı ülkelerdeki Suriye büyükelçiliklerinin kapısında protesto gösterileri düzenlenecekti…

Ardından ‘uluslar arası camia’nın sesi yükselecekti … BirleÅŸmiÅŸ Milletler ve Avrupalı siyasiler yakında Suriye’ye müdahale edeceklerinin sinyalini vereceklerdi… Libya’da olduÄŸu gibi…

İngiliz parlamentosundan şöyle sesler yükselmekteydi:

‘Suriye’de hükümet, hala zaman varken ülkeye istikrar getirecek radikal reformlar yapma yolunu seçebilir. Ve bunu acilen yapmasını tavsiye ediyoruz! Ya da baskıcı rejime devam etmeyi seçer. Bu kısa vadede, hükümete güvende tutabilir. Ama bu durumda Avrupalı müttefiklerimizle birlikte gerekli önlemleri alacağımızı ve kapsamlı yaptırımlar için harekete geçeceÄŸimizi açıklamak isterim.’

Artık ne söylense ve ne yapılsa olmazdı… ‘Uluslar arası camia’ denen küresel çete kan almaya hazırdı! Amaç petrol coÄŸrafyasındaki ulus devletleri parçalamak kolay lokma yapmaktı. Tehditler sürecekti.

Önce hedef coğrafyada sınır çizgilerinin belirsizleşmesi için çalışmalar yürütülecekti.

Can derdine düşen insanlar sınırlar arasında kalacaktı. Ülkeler arasında gri bölgeler oluşacaktı.

Bakın Suriye’den ilk mülteci grubu, Hatay YayladaÄŸ’da tel örgülerden geçti… Garip olan o bölgede herhangi bir güvenlik sorunu yoktu!

Yakında binlerce Suriyeli Türkiye’nin güney illerine gelecek..Suriye ile Türkiye arasında Hatay bölgesinde ‘müdahaleye’ açık bir alan belirecek!

Falcılık yapmıyoruz. Durum açık!

Yukardaki cümlelerin yeraldığı 7 mayıs Dünya Düzeni programı üzerinden 1 ay geçmiÅŸti ki, Suriye’den geldiÄŸi söylenen mülteci sayıs 10 binin üzerine çıktı. Çadır kentler yaratıldı. Ardından senaryoya uygun olarak bir Hollywood yıldızı Angelina Jolie, ‘iyi niyet elçisi’ olarak mültecileri ziyaret etti. Yanında bir kameramanla geldi, diÄŸer basın mensupları sadece geliÅŸini ve gidiÅŸini görüntüleyebildi. Dünya basınına arzu edilen ÅŸekilde ve içerikte ‘haberler’ servis edildi. Durum daha ağırlaşır, mülteci sayısı artarsa, batılı insani yardım dernekleri bölgeye gelebilirdi. Ardından da küresel ‘güvenli’ birimleri ya da iÅŸgal orduları teÅŸrif ederlerdi…

Bir sonraki aÅŸamada, Kamışlı bölgesi ve Suriye’nin doÄŸusunda da benzer belirsiz bölgeler ortaya çıkabilirdi..…Suriye parçalanırken, Türkiye’nin güneyinde de sınırlar belirsizleÅŸmiÅŸ olurdu.

Kısacası... BirleÅŸmiÅŸ Milletler ve NATO gerekli zamanda gri bölgelere müdahale edebilirdi.… Çekiç güçler yollar, tampon devletler için yer açılırdı. Ve en önemlisi enerji ve suyun akışı için yeni haritalar belirlenirdi.

Hatırlayın İsrail enerji bakanı Joseph Paritzki ne demişti:.

'Musul-Hayfa boru hattı için Suriye işgal edilmeli'

Suriye, OrtadoÄŸu’daki Amerikan- Ä°srail politikaları önünde bir engeldi ! Tıpkı Ä°ran gibi.

Batının kara listesindeydi: Irak’ın iÅŸgalinden sonra sıra ona gelmiÅŸ, hep bugün beklenmiÅŸti… ‘uluslar arası camia’ küresel medyada Suriye’ye şöyle yer vermiÅŸti:

’Suriye Irak’daki direnişçilere yardım ediyor!’

‘Teröristlerle iÅŸbirliÄŸi yapıyor.’

‘Filistin’de Hamas’ı Lübnan’da Hizbullah'ı destekliyor…’



İsrail için Strateji!

Yeni Ortadoğu Planı, İslam dünyasını yeniden kamplara ayırmaktaydı. . Geçen yüzyılın başında ulusal sınırlarla onlarca devlete bölünen ortadoğu halkları şimdi yine etnik ve mezhep farklılığı kullanılarak çok daha derin ve tehlikeli bir biçimde karşı karşıya getiriliyordu.

OrtadoÄŸu’da ÅŸii bloka karşı sünni blok, bu yüzyıla damgasını vuracak çatışmaların içine çekiliyordu.

2008’de Åžam’da konuÅŸtuÄŸum Suriye Cumhuriyet müftüsü durumu özetlemiÅŸti..

‘Planın adı Büyük OrtadoÄŸu Projesi’dir. Yani bölgeyi bölme projesi. Bu kıymetli topraklar, Türk, Kürt, Arap,Türkmen olarak bölünmeye çalışılıyor. Amaç, bölge ülkelerini zayıflatmak, içten çökertmektir. Buna karşı güçlü ulus devletler gerekir. Yeni OrtadoÄŸu Projesi ve küreselleÅŸme denen akım, batıyı birleÅŸtirmekte ama bölgemizi param parça etmektedir.’

Aslında sözettiği proje eski bir projeydi..

1982'de, Ä°srail’in ünlü Kivunim adlı istihbarat dergisinde dış iÅŸleri görevlisi Oded Yinon ‘Ä°srail için strateji' baÅŸlıklı yazısında şöyle demiÅŸti:

‘Irak üçe bölünmeli! Güneyde ÅŸii, ortada Sünni, kuzeyde bir Kürt devleti!’

‘Lübnan din ve mezheplere göre beÅŸe bölünmeli: Katolik maruniler, müslümanlar, dürziler ÅŸiiler ve Ä°srail denetimindeki bölge ..’


Hap kadar Lübnan , bu durumda neredeyse mahalle mahalle bölünmüş olacaktı..

Suriye’ye gelince raporda 4 parçaydı.

‘Kuzeyde bir alevi devleti, Halep bölgesinde bir sünni devleti, Åžam'da bir baÅŸka sünni devlet, Ä°srail sınırında bir dürzi devleti kurulmalı…’

Daha 1982’de, Suriye’nin 4’e ayrılması planlanmıştı... Oded Yinon, ilk adımın Sünni- alevi çatışmasıyla baÅŸlayacağını da raporuna eklemiÅŸti:

‘Suriye’de sünni çoÄŸunluÄŸa raÄŸmen, iktidar, alevi azınlığın elinde. Bu aykırılık ülkedeki sorunun dev boyutlarını gözler önüne sermekte.’

Suriye’nin din savaÅŸları içine sürüklenmesi ÅŸarttı. Sünni ülkeler , Suudi Arabistan, Mısır, Ãœrdün, ÅŸii Suriye ve Ä°ran’a karşı bir harekata giriÅŸebilirlerdi…

Ãœnlü amerikalı yazar Seymour Hersh, ‘Sünni cephenin bölge finansörü Suudi Arabistan! SavaÅŸ alanı ise Lübnan!’ dememiÅŸmiydi.…

Din ayrımı körüklenirken, eş zamanlı olarak rejim muhalifleri örgütlenmiş ve milyonlarca dolarla desteklenmişlerdi... Bu çalışmalar 2005 yılından bu yana hız kazanmıştı. Suriyeli kürt gruplar ise özel ilgi alanındaydı.

Amerikan senatosunda konuşan Suriyeli Kürt muhalifler, Trabzon, Ankara ve Antalya'yı 'kürdistan' sınırları içinde gösteren haritalar dağıtmışlardı, konuştukları kürsüye, tarihteki tek kürt devleti Mahabad Cumhuriyeti'nin bayrağını asmışlardı...

Gelmiş geçmiş tüm Amerikan başkanlarına medyundular,

Borçlarını, Türkiye ve Ä°ran’daki bölücü hareketlerle birleÅŸerek ve küresel odaklara 2. Ä°srail’i hediye ederek ödeyeceklerdi..


Hedefte Ä°ran ve Suriye!

2004'de Suriye'nin Kamışlı bölgesinde, Cizre’nin 2 adım ötesinde, Kürtler ile Araplar arasında çıkan kanlı olaylar, bölgedeki etnik grupları cepheleÅŸtirmeye yaramıştı.

Batı, geçen yüzyılın başından beri aynı rüyayı görüyor… Petrol coÄŸrafyasında bir Kürdistan, suriye Iran ve Türkiye ve Irak toprakları parçalanarak oluÅŸturulacak

2007’de ABD DışiÅŸleri bakanı Condolezza Rice’ın açıklamıştı:

‘Amerika, Ä°ran ve Suriye’ye karşı, OrtadoÄŸu ülkelerini silahlandıracak!’

Amerika BirleÅŸik Devletleri, 10 yıllık süre içerisinde, Mısır’a 13 milyar, Ä°srail’e ise 30 milyar dolar tutarında askeri yardım yaptı…

Hedefte İran ve Suriye vardı... Diş geçiremediği iki ülke topun ağzındaydı!

Rice o dönemde ÅŸu açıklamayı da yaptı…

‘El kaide ve Hizbullah terörüne ve Ä°ran ve Suriye’nin bölgedeki ’olumsuz etkilerine’ karşı ılımlı güçleri destekleyeceÄŸiz!’

Destekliyorlar olanca güçleriyle... 33 yıl önce Suriye’de temsilcilik açan Avrupa BirliÄŸi organları bir yanda, Amerika ve Ä°srail öbür tarafta, zayıf halka olarak gördükleri Suriye’yi hırpalıyorlar... Suriye onlar için Ä°ran’ı paramparça etmenin ilk adımı…

EÄŸer Suriye, batıdan gelen isteklere direnç gösterirse başına gelecekler sıralanıyor... Daha 2005’de Washington Post, Suriye batıdan yana adım atmazsa, uluslar arası camianın neler yapması gerektiÄŸini sıralıyor:

‘Fransa ve Amerika arasında kurulacak olan etkili bir ittifak, Åžam yönetimine benzersiz bir baskı uygulayabilir!

Avrupa birliÄŸi ekonomik anlaÅŸması dondurulabilir ve BirleÅŸmiÅŸ Milletler yaptırımları çerçevesinde baskılar arttırılabilir’.



Suriye’yi ‘bölüp yutmak’

Tüm bunların özeti şudur: Suriye, küresel güce ve onun Ortadoğu politikalarına boyun eğerse hayat hakkı olacaktır.Yoksa ambargo, yaptırımlar, bölünmeyle yüz yüze kalacaktır.

2005’den beri yükselen koro Suriye’ye farklı bir adım attıramamıştır. Tam tersine Suriye Ä°ran, Çin ve Rusya’yla batıya karşı ittifaklar yapmıştır..

Türkiye, Suriye ile batıyı ve Ä°srail’i diken diken eden Fırat nehri üzerine baraj projesinden çeÅŸitli enerji anlaÅŸmalarına kadar görüşmelere giriÅŸmiÅŸtir. Bölgede ticaret geliÅŸmeye baÅŸlamış, iÅŸbirlikleri artmıştır..

Ä°ÅŸte bu nedenle Suriye’nin suyu kaynamıştır…

Alman Die Welt gazetesi gelinen durumu özetlemiÅŸtir…

‘Suriye’deki kaos Türkiye’nin mülteci kriziyle sarsılmasına yolaçacaktır. Bundan daha önemlisi Suriye’de bir rejim deÄŸiÅŸikliÄŸi PKK’nın gücünü arttıracak, Kürt otonom bölgesinin kurulmasını saÄŸlayacaktır..’

‘Uluslar arası camia’ petrol coÄŸrafyasında bir serbest bölge istiyor: Kürdistan’ın kurulabilmesi için Türkiye Irak, Suriye ve Ä°ran’ın parçalanması gerekiyor..

Kuzey Afrika ve OrtadoÄŸu’da demokrasi kisveli darbeler bu amaçla yapılıyor.

Emperyalizm iÅŸine gelen ülkelerde diktatör deviriyor. Ä°ÅŸte Mısır, Tunus, Libya ÅŸimdi Suriye……

İşine gelmeyen ülkelerde sokaklardaki göstericileri özel ordularla katlediyor: işte Yemen, işte Bahreyn!

Libya’yı iÅŸgale hazırlanan, Kaddafi’nin ölüm emrini imzalayıp, Suriye’ye müdahaleye hazırlananlar acaba Bahreyn ve Yemen’deki iktidarı neden koruyor!.

Önümüzdeki günlerde tüm bölge önce ÅŸii sünni savaÅŸlarıyla ardından etnik kimliklerin isyanlarıyla sarsılacaktır. Ä°ÅŸte Hillary Clinton’ın sözettiÄŸi ‘kusursuz fırtına’ budur!


Suriye ve Türkiye: Akraba iki ülke!

OrtadoÄŸu’da ‘Arap baharı’ adı altında sahnelenen darbe imalatının son halkası olmayacak Suriye… Bu azgın dalga artık sınırlarımızda…

Batının 4 ülkeden kopararak kurmak istediÄŸi kukla bir devlet Suriye’deki iç savaÅŸ senaryosuyla kolaylaÅŸacaktır.

Bir yanda Ankara’da Suriyeli muhalifleri etrafına toplayan yeni ABD Savunma bakanı Panetta, diÄŸer tarafta Ä°ran’ı avucunun içi gibi bilen Robert Gates ve David Petraeus Büyük OrtadoÄŸu’yu çizmek için çalışmaktadırlar. Özel ordular, silahlandırılan sivil güçler, Suriye ordusundan yandaÅŸlar ve batıdan beslenen gençlik örgütleri, önümüzdeki günlerde Esad’a ağır bir darbe indirmek için hazır ve nazırlar…Mustafa Kemal Atatürk, Suriye’yle bir konfederasyon düşlemiÅŸti… Åžimdi gelinen noktada Türkiye, Amerika’nın OrtadoÄŸu kuryesi…

Suriye ve Türkiye, bu iki halk bin yıllık bir tarihin çocukları. Bir zamanlar aynı bayrağı paylaÅŸmış bu iki ülke, emperyal darbelerle birbirinden koparıldı… Åžimdi ikinci dalgaya göğüs germe zamanı! Türk halkı Suriye’ye sadece komÅŸulukla deÄŸil akrabalık bağıyla da baÄŸlı!

Bu hassas dönemde biz, Bin Ladin öldümü ölmedi mi, Ä°ngiliz hanedanı nasıl evlendi, Hürrem yeni bir ÅŸehzadeye gebe mi, çılgın kanal projesi cebimizi etkiler mi diye oyalanırken, sırtımızı dayayacağımız tüm dostlarımız ağır yaralı…

Bölge parçalanırken zalimin yanında yeralanlar birgün sıranın kendilerine de geleceğini bilmeli!


Resim Resim


Banu AVAR'ın Ekim'de çıkacak olan "KAÇIN, Demokrasi Geliyor" adlı 
kitabından...


Kaynak 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder