Anasayfa

Çarşamba, Nisan 13, 2011

SOROS’UN Ä°MAMLARI… / Eren Erdem

 
“Bir koyun sürüsü üzerine salıverilen iki aç kurdun o sürüye zararı, kiÅŸinin mal ve makam hırsının dinine verdiÄŸi zarardan daha fazla deÄŸildir.” (Dârimî, Rıkak: 21)
11 Eylül sonrası, Küresel Emperyalizmin temel stratejileri deÄŸiÅŸti. Göze çarpan en belirgin deÄŸiÅŸiklik; bölgesel iÅŸgalin tamamlanması ve akabinde ‘’KüreselleÅŸme sürecine entegrasyon’’ için konumlandırılacak ‘’yeni sınıfın yapısal durumu’’ idi…
 Abdestli Kapitalizm dediÄŸimiz bu yeni sınıf, bambaÅŸka bir dini ‘’Ä°slam’’ adı altında dayattı. Hele ki Allah elçisinin en nefret ettiÄŸi unsurları kutsayarak hayata geçirilen bu ÅŸirk dini, Küresel ruhbanların, yerel ruhbanlarla ‘’ortaklaÅŸa yürüttüğü bir operasyon’’ ile ÅŸekillendi…
 Bu yeni din, Allah ve Resulüne ihanetin en ileri eylemlerini hayata geçirdiler…

KENZ VÃœCUDA GÄ°RDÄ°
 Kuran’ın temel meselesi olan ‘’kenz ve infak’’, programlı biçimde ‘’unutturuldu.’’ Mal istiflemek manasına gelen kenz kavramı, adeta terminolojiden çıkartıldı. Ãœstelik Kuran’ın ÅŸu ayetine raÄŸmen;
 Ey iman edenler, din adamları; halkın mallarını kenz ederek/biriktirerek haksız yolla yerler ve bu yolla insanları Allah yolundan alıkoyarlar(insanlara dinin gerçeÄŸini anlatmazlar.) Altın ve gümüşü kenz edip, Allah yolunda harcamayanlara elim bir azap müjdele!
 Ve o gün, kenz ettikleri altın ve gümüşler eritilip, onunla; yanları, böğürleri, sırtları daÄŸlanacak ve onlara; tadın iÅŸte, nefsiniz için kenz ettikleriniz. Denilecek. (Tevbe suresi 34-35. ayetler)
 Ve akabinde Allah Elçisi diyor ki;
 “Her ümmetin bir fitnesi vardır, benim ümmetimin fitnesi ise maldır.” ( Fiten: 18)
 “AdemoÄŸlunun iki vadi dolu altını olsa üçüncü vadinin de kendisinin olmasını ister. Ne var ki insan oÄŸlunun aÄŸzını ancak toprak doldurur. Yine de Allah tevbe edenin tevbesini kabul eder.” (Müslim, Zekat: 39; Dârimî, Rıkak: 62)
 “Fakirler Cennete zenginlerden beÅŸyüz yıl yani yarım gün önce gireceklerdir.” (Ä°bn Mâce, Zühd: 6)
 Hele ki Kur’an a göre;
 Sana neyi infak edeceklerini/dağıtacaklarını soruyorlar; de ki ‘’ihtiyacınızdan artanın tamamını’’ (Bakara Suresi 219. ayet)
Ve Peygamber devam ediyor;
 “Adem oÄŸlunun ÅŸunlardan baÅŸka ÅŸeylerde hakkı yoktur: Oturacağı bir ev, vücudunu örtecek bir elbise, ekmek ve su.” (Dârimî, Rıkak: 10)
 “Ey AdemoÄŸlu sen ihtiyaçtan fazlasını infak edip dağıtırsan senin için bu hayırlıdır. EÄŸer biriktirir ve elinde tutarsan senin için bu zararlıdır. Geçinecek kadarını biriktirmenden dolayı kınanmazsın sen harcamaya önce geçimini üzerine aldığın kimselerden baÅŸla veren el alan elden daima üstündür…” (Müslim, Zekat: 32)
 “Dinar’a ve dirheme(PARAYA) kulluk yapanlara lanet edilmiÅŸtir.” (Ä°bn Mâce, Zühd: 8)
 Bugünün dindarlığı; Küresel ÅŸebekenin sosyo-politik söylemlerine eklemlenme hali olarak algılanmaktadır. Pensiylvanya’dan verilen fetvalarca kirlenmiÅŸ zihinler, dindarlık adına ‘’dinsizliÄŸe’’ saplanmakta, bu oyundan; bir avuç küreselci kapitalist nemalanmaktadır…
 Unutmamalı, bugün bu topraklarda Allah adına konuÅŸmayı meslek edinenlerin kullandığı jargon ve terimler; bizzat ‘’George Soros’’ tarafından insanlığa dayatılan ‘’açık toplum’’ düşüncesinin ürünü pozisyonundadır. Bu görüşe göre; Allah elçisi Muhammed(a.s.) bile kapalı toplumun kalesidir. Çünkü; liberalizme karşı duran, kapitalizme eklemlenmekte direnen her unsur, anti-demokratiktir.
 Halbuki özgürlük ve demokrasiden bahsedenler; klik ve saplantılardan kurtulursa; gerçek özgürlüğün, anti-emperyalist deÄŸerlere hücum etmek olmadığını, insanı köleleÅŸtiren yegane olgunun ‘’mülk, servet ve sermaye’’ olduÄŸunu göreceklerdir.
 GERÇEK ÖZGÃœRLÃœKÇÜLÃœK NEDÄ°R ?
 Ä°slamcı camianın entegre olduÄŸu ‘’Liberal FaÅŸizmin’’ takıntı boyutuna getirdiÄŸi demokrasinin, insanı köle kılan sermaye ile hiçbir sorunu yoktur. Halbuki bugün özgürlüğe en çok ihtiyacı olanlar; alttakiler sınıfıdır. Daha yerel bir deyimle; işçiler, köylüler, çalıştığı halde geçinemeyenlerdir…
 FildiÅŸi kulelerinden fetva verip, dini bir pusu kurma aracı haline getirenlerin bihaber olduÄŸu bazı gerçekleri hatırlatalım;
 “Rasûlullah (s.a.v.), vefat edinceye kadar iki gün arka arkaya arpa ekmeÄŸinden doymamıştır.” (Ä°bn Mâce, Etıme: 49)
 “Rasûlullah (s.a.v.), dünyadan ayrılıncaya kadar ne kendisi nede aile halkı üç gün peÅŸpeÅŸe buÄŸday ekmeÄŸinden doymadılar.” (Ä°bn Mâce, Etıme: 48)
 “Rasûlullah (s.a.v.)’in ev halkından çok olmadığı için arpa ekmeÄŸi bile artmazdı.” (Ä°bn Mâce, Etıme: 48)
 “Rasûlullah (s.a.v.) peÅŸpeÅŸe birkaç geceyi aç olarak geçirir ailesi de akÅŸam yemeÄŸi bile bulamadıkları olurdu. Ekmekleri ise çoÄŸunlukla arpa ekmeÄŸi idi.” (Ä°bn Mâce, Etıme: 48)
 NEDEN MÄ° ?
 Bu kadar imkana raÄŸmen, karnını bile tam doyuramayan bir Resulün dininin bayraktarlığını yaptığını iddia edenlerin kafası karışmasın. Peygamberimizin bu davranışının altındaki sır ÅŸu ayette gizlidir;
 Ä°nsan için alınterinden baÅŸka karşılık yoktur. (Necm 39. ayet)
 Küresel Kapitalizmin nimetlerini hoÅŸ gören, hatta sisteme göbekten eklemlenen ‘’ÅŸirk uleması’’, Kuran’ın bu belirgin mesajından bihaber olsa gerek.
 Dindarlığı, başörtüsü ve namazdan ibaret sanan toplumumuz da; yozlaÅŸmanın geldiÄŸi noktada; cennet hayali kuradursun, Peygamberimiz ısrarla vurguluyor;
 “KiÅŸi dostunun dini üzeredir. Bu yüzden kiÅŸi kimi dost edineceÄŸine iyi baksın.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 16)
 Evet, kiÅŸi dostunun dini üzeredir. Lakin; Soros fonları(NED) ile STK kurup (Helsinki YurttaÅŸlar DerneÄŸi), liberal teraneler düzen ve tüm bu dindışı faaliyetlere raÄŸmen ‘’Kuran meali yazıp’’ insanımızın zihnini ‘’bulandıran’’ bazı aydınımsılar; ÅŸirk kavramının manasından habersiz görünmekteler;
 Åžirk, bir mala iki kiÅŸinin sahip olması demektir. (Ragıp el isfehani, müfredat / ÅŸrk mad.)
Yeryüzündeki tüm mülk Allah’a aittir. Allah ise kullarına ‘’eÅŸit dağıtılmasını emretmiÅŸtir.’’ (Bkz. Nahl 71) EÅŸit dağıtmayanları, Allah’ın nimetini inkar edenler olarak nitelemiÅŸtir…
 PEKÄ° BU ABDESTLÄ° KAPÄ°TALÄ°STLER NEREDEN ÇIKTI ?
 Ã–yle ki, Kapitalizm ile taban tabana zıt olan, ortaklaÅŸacı ve paylaşımcı bir düzen öngören Kuran’dan, nasıl oldu da kapitalizm çıkardılar ?
 Kuran bu tezatı tanımlamak için kilit bir kavram kullanıyor; ‘’münafık.’’
 BelirttiÄŸim gibi ‘’infak, yani malını dağıtmak’’ ne-fe-ka kökünden gelir, münafık ise, en-fe-ka kökünden… Köken olarak karşıt konumlanan bu iki kavramdan biri malını dağıtmak, ötekisi ise; malını vermediÄŸi halde, Müslümanlık iddiasında olmak manasındadır.
 Münafıklık faaliyetleri, Kuran’ın mesajını tersyüz edip, dini ‘’ÅŸekli unsurları ön plana çıkartmak sureti ile’’ pusu kurma aracı haline getirme mesleÄŸidir.
 Tarihte bu iÅŸi yapmış olan ihanet odaklarından biri olan Muaviye için şöyle söylenir;
 Muaviye, Hz. Peygamber tarafından hem kendisi hem de babası lanetlenmiÅŸ bir adamdı. Allah’ın kullarını havel, Müslümanların mallarını düvel, Allah’ın gönderdiÄŸi dini deÄŸel yaptı. Sonra da yok olup gitti… (el-Beyan vet-Tebyin; 2/123)
 Havel, kelime anlamı itibari ile ‘’köleleÅŸtirmek’’, düvel; halkın malını gasp ederek saltanat kurmak, deÄŸel ise; bir deÄŸeri ya da bir kurumu pusu kurma aracı haline getirmek manasına gelir…
 ZAMANIN RUHU
 Yeni çıkan kitabım ‘’Abdestli Kapitalizm’’i bulamadığını söyleyenlerin mailleri ile dolup taÅŸan mail kutum bana ‘’demokrasinin gücünü gösteriyor.’’
 Ã‡arkına çomak sokulanların demokrasisi ile, memur Rıza’nın demokrasisi aynı deÄŸil.
 Küreselci elitler, ortaçaÄŸ’da olduÄŸu gibi ‘’kilise ile iÅŸbirliÄŸi yapıyor. ‘’Müslüman kılıklı papazların’’ dilinden dökülen teranelere aldanan insanımız ise; bu büyük palavra etrafından kümelenerek kendi sonunu hazırlıyor…
 Kapitalizme abdest aldıranların ürettiÄŸi yeni sınıfa baktığımızda durumun ne kadar vahim olduÄŸunu görüyoruz.
 Yüzlerce dolar verilerek alınan türbanlar ile örtülen baÅŸlar, lüks jipler, gösteriÅŸli malikaneler…
 Kuran’ın ruhu ile tamamen zıt konumlanan bu ‘’kenzolar’’, kendilerini dindar, kendileri gibi olmayanı dinsiz ilan ediyorlar…
 Efendim neymiÅŸ, mallarının 1/40’ını zekat olarak verince, iÅŸ tamam oluyormuÅŸ.
 Allah 1/40’cıları sert bir dille eleÅŸtirir;
 Malının az bir kısmını verip, gerisine cimrice sarılır (Necm Suresi 34. ayet)
 Bu ayetin iniÅŸ nedenlerine bakarsanız (Esbab’ı Nüzul), Velid ibni MuÄŸile adlı müşriÄŸin 1/40 oranında zekat verdiÄŸini görürsünüz…
 Kaldı ki, bu müşriklerin tamamı; Allah’a inanan, namaz kılan, 1/40 zekat veren kimseler idi. (Bkz. Kuran ve Sünnette ibadet tarihi – YaÅŸar Soyadlı /Diyanet Vakfı – Ä°slam öncesi Ä°badetler )
 PEKÄ° SORUN NE Ä°DÄ° ?
 Zamanın sorunu, bugünün sorunlarından farksızdı. Ãœst sınıf ve alt sınıf arasındaki uçurum, zenginliÄŸini arttırmak için türlü entrikalar üreten elitler, açlık ve sefaletin tabana yayılması, iÅŸsizlik ve güvensizlik…
 Muaviye tarafından mızrak ucuna takılan Kuran’ı bugüne getirirseniz, bu ‘’küreselci ulemanın’’ karşısında duran bir kitap olduÄŸunu göreceksiniz. Kuran, o günün ‘’ruhban sınıfına’’ nasıl haykırmışsa; bugünün kenzolarına da haykırmaktadır!
 Nefesim yettikçe, bu gerçekleri anlatmaya devam edeceÄŸim. Yeni kitabım ‘’Abdestli Kapitalizm’’de de nitelikli bilgiler bulacağınızı düşünüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder