Anasayfa

Salı, Nisan 12, 2011

'Sandık Kafalı' Olmak İle Ufkun Ötesine Bakmak Arasındaki Fark / Banu AVAR

Kafanızı ‘sandık seçim oy’ uÄŸultusundan kaldırın… Türkiye ‘ufkun ötesini görenlere’ ihtiyaç duyuyor… Vakit tamam.. Düğmeye basıldı… Küresel çete için 2011, Türkiye’de sonun baÅŸlangıcı!
Unutmayın, bu, onların planı! Burada soru şu: Bizim bir planımız var mı?

Yok ise olması için ne yapmalı?

*-*-*

Hiç kendimizi kandırmayalım.. AKP, CHP ve BDP net ve açık bir biçimde Türkiye’nin eyelet sistemine geçiÅŸi ve sonrası için mutabıktırlar. ABD tarafından dayatılan yeni Anayasa konusunda da anlaÅŸamadıkları bir nokta yoktur. BaÅŸkanlık sistemi ve federasyon hedefinde ilerleyeceklerdir. Emir büyük yerden, Atlantik ötesindendir..

2011'de küresel çetenin Türkiye planı: Türkiye’nin bölünebilir olmasını saÄŸlayacak bir Anayasa’yı hazırlatmak, federasyonu dayatmaktır…

Görülen o ki, meclise girecek partiler bu hedef çerçevesinde ‘çalıştırılacaktır’.

    *‘Yeni’ bir ‘federasyon’ Anayasası. *Suriye’den patlayacak kaosun Ä°ran ve Türkiye’ye sıçratılması… *Diyarbakır baÅŸkentli Kuzey Kürdistan belediyelerinin özerklik ilanı. Barzani Cumhuriyeti’yle bütünleÅŸme çalışması.. *İç mukavemet halinde Amerikan ordusu arkada, BM barış gücü önde Türk ordusuyla savaÅŸmaları… *’Füzelerin hedefinde Türkiye. Ãœniter devlete son noktanın konulması! *Fırat ve Dicle baÅŸta olmak üzere akarsuların kontrolünün, petrol, altın, gümüş, bor ve diÄŸer madenlerin küresel ÅŸirketlerin denetimine geçmesi…

‘Ne yapacağız’ diye soranlara son bir kez daha söyleyelim: ‘sandık kafa’lılıktan vazgeçin. Ufkun ötesine bakın.

Hedef ülke Türkiye’nin hedef insanları… Demokratik seçim adı altında 60 yıldır aldatılıyorsunuz. Her gelen bir öncekinden beter. Her gelen ABD’ye yüz sürmeye, AB yetkililerine ‘beni koltuÄŸa oturt’ dilenciliÄŸine gider..

Her seçim sonrası işçiler çalışanlar haklarını kaybeder…

Her yeni dönemde küresel şirketler, koynumuza çöker..

Olan budur…

O halde, çalışan, emekçi geniş halk kesimleri, yani bıçağı boynunda hissedenler, kapatılan fabrikaların işçileri, yokolan tarım alanlarının köylüleri, dükkansız kalan esnaf, Amerikan misyonerlerince uykuya yatırılan öğrenci, ve tüm hakları gaspedilen ve acı hayatı tüm ağırlığıyla göğüsleyen çalışan ya da işsiz kadınlar!

BÄ°RARAYA GELELÄ°M… Seçimden de partilerden de bağımsız bir çaÄŸrı bu. Bir kurtuluÅŸ çaÄŸrısı…

Yedi düvele karşı, yüzümüze gülerek ekmeÄŸimizi çalanlara ve ‘yalanlardan yalan beÄŸen!’ diyenlere karşı, gözümüzün içine bakarak, Washington ve Brüksel’in kucağına koÅŸanlara karşı her bir VATAN evladı BÄ°RARAYA gelme yolları üzerinde durmalı!
*-*-*

Son 10 aydır yazıp çizdik. Her yanı hile desise ile örtülü seçim sürecinde bir ‘güçbirliÄŸi’ ile emperyal oyunların karşısında tüm milletin birleÅŸmesini önerdik. Olamadı.

Güç BirliÄŸi DEĞİŞİK GÜÇLERÄ°N bir araya gelmesi demekti. Türkçüler, Sosyalistler ve samimi Müslümanlar her seçim bölgesinden adaylarla bir ÅŸemsiye altında buluÅŸabilir ve SÄ°STEM’in dayatmasına meydan okuyabilirdi. Adı üstünde: Güç-birliÄŸi!

Çalışmalara son anda başlandı .. Geç kalındı ve fazla yol alınamadı.

Değişik görüşlerden vatanseverler bir araya toplanamadı.

Güç birliÄŸi farklı MÄ°LLÄ° GÜÇ’leri içerirse GÜÇ BÄ°RLİĞİ dir. Görülen o ki, sadece sol’un bir kısmı bağımsız adaylarla bir adım attı. AKP’nin karşısına deÄŸiÅŸik GÜÇ’leri (saÄŸ sol dindar kesim) baÄŸrına toplayan vatansever blok çıkarılamadı.

Ama son anda da olsa atılan adımlar bize bir sonraki örgütlenme çalışmasında yol gösterecektir… Bu yol her ÅŸehirde, partiler üstü ÅžURA/KONGRE’lerın toplanmasını ve vatansever unsurların tartışmasını gerektirir.

Bu yapı, milletvekili OLMAK ya da OLMAMAK anlayışının çok ötesinde bir anlayışla yürütülmek zorunda… Ve bu görev hala karşımızda.

*-*-*
Atatürk’ün örgütlenme ÅŸemasına bakın:

‘KendiliÄŸinden oluÅŸmuÅŸ’ HALK ÅžURALARI, KONGRELER ve bunların bir araya gelmesi sonucu oluÅŸacak HALK MECLÄ°SÄ°!

Kitle örgütlenmesinin yolu buydu. Ve Mustafa Kemâl, bu yolu izledi! Halk şuraları içinde Türkçüler de dindar çevrelerin önde gelenleri de sosyalistler de vardı.

O’nun vefatından sonra bırakın kitle örgütlenmesini, 3 kiÅŸi bir araya gelse hapse tıkıldı!

1946’dan bugüne kadar Türkiye’yi yöneten tüm siyasi partiler ‘sistem’e sıkı sıkı baÄŸlandı. Meclisde yeralan saÄŸda ya da solda hiçbir partinin birbirinden farkı olmadı.. CHP ve MHP ile AP ya da DP , ANAP ya da AKP ayrıntıda farklılıklar barındırsa da, NATO, AB, ABD ittifakı konusunda hemfikirdiler. Bu da Türkiye’yi deli gömleÄŸine sokan denklemdi.

60 yıl böyle geçti… Bu denklem Türkiye’yi dağılma ve bölünme noktasına getirdi.

O gider bu gelir… Sonuçta Anayasa deÄŸiÅŸtirilecektir. Bunu ana muhalefet ve iktidar açıkca dile getirmiÅŸtir.. BDP açıkca ‘isyan’ duyurusu yapmıştır. Apo ‘kanlı kalkışma’ lafları yaymıştır. Ä°shak Alaton / TESEV- Açık toplum Vakfı açıkca Türkiye’nin bölünmesi çaÄŸrısı yapmaktadır. ABD derin devleti operasyon adamı Vamık Volkan federasyon alt yapısı ve etnik ayrışma için çalışmaktadır. ABD Büyükelçisi ‘kritik eÅŸiÄŸi atladınız’ ‘Türkiye asla eskisi gibi olmayacak!’ buyurmaktadır..

ÇeÅŸitli parti mensupları küresel çetenin çeÅŸitli kurumlarında bir araya gelmektedirler. Hiç ayrıları gayrıları yoktur. Tek dertleri iktidar koltuÄŸudur…

Daha önce yazmıştım..

Atatürk’ün ‘Ne yapacağız?’ diye soranlara cevabı açıktır:

‘CELADET (YİĞİTLÄ°K) GÖSTERÄ°NÄ°Z!’ demiÅŸti.

‘CELADET’ YİĞİTLÄ°K, bu dönemde biraraya gelmek demektir… Ayrıntılarına siz karar veriniz….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder