Anasayfa

Çarşamba, Nisan 20, 2011

Lâdes! / Altemur KILIÇ

 Lâdes... Hem de bile bile lâdes... Kötümser olmak, şimdiden yenilgi havasına girmek istemem ama, uyarmak istiyorum: 
 Milletimizin mâkûs kaderini değiştirecek bir mucize olmazsa, AKP, bu seçimlerde, önceki kadar büyük farkla olmasa da birinci gelecek ve gene iktidar olacak... Sonrası malum; 2023 Miladı ve sonrası! Tek umut, Erdoğan’ın geçmişteki icraatının, sözlerinin, öfkesinin ve “foyalarının”  meydana çıkması ve önümüzdeki seçime kadarki dönemde yapacaklarının da  ayaklarına dolanması!.. Bunlar  olmasa da  “Yeni Anayasa” taslağının, özellikle Anayasanın “değiştirilemez” ilkeleri kaldırılır, Devlet, temellerinden yıkılmak istenirse,  “Türklük” kavramı değiştirilirse, milletin artık uyanıp, Turgut Özakman’ın, Kurtuluş Savaşı konusundaki deyişiyle  “çıldırması” !.. Bunu hayal ettiğimiz müddetçe yaşayacağız! Fakat daha somut bir kurtuluş ihtimali var; vatansever muhalefet partilerinin, AKP karşısında müşterek cephe kurmaları ve sonra da bütün sakıncalarına rağmen koalisyon oluşturmaları!..  “Ehven-i şer, şerlerin en kötüsüdür” derlerse de bu konuda “şerlerin” en kötüsü, AKP’nin tek başına iktidar, Erdoğan’ın da  “Tek adam” -Padişah- olmasıdır.... 
“Milattan sonra” olacakları tahmin etmek güç değil.. Erdoğan’ın “açılımından” ve son konuşmasında Kürt sorunu konusunda söylediklerinden belli... En önemlisi, bu iktidarın, eşkıya ile pazarlık yaparak Apo’ya affa kadar varabilecek taviz, teslimiyet eğiliminden, “Türklük” kavramını da Kürtçülere cemile olsun diye değiştirmek istemesinden, daha acısı şu ortamda, TSK’nın yıpratılmasından da belli... Bölücüler cesaret alarak taleplerini artıracaklar... “Tek adam” muhtemelen, eşkıya ile pazarlıklara devam eder, Barzani’den,  Talabani’den, hatta Apo’dan medet umar! Bu “krizden” de öte “felâketi” yönetecek bilgisi, vizyonu, basireti var mı?.. Yapacakları, şimdiye kadar yaptıklarından belli...
Son konuşmasında dahi, sözde “Ergenekon çetesi”, darbe iddialarının “fahri savcısı” olmasa da “avukatı” olmakla aslında TSK’ya darbe vuruyor! Bu iddiaların doğru olduğuna, nasıl peşinen karar verebiliyor?.. “Çetenin” varlığı bile ispat edilmeden, sanıkların, tutukluların suçları ispat edilmeden “mahkûmlar” olarak yatmaları, politikacı olarak onu rahatsız etmese de, Türkiye Başbakanı olarak vicdanı rahat mı?.. Kendi ordusuna hasım bir Başbakan, hatta parti lideri tasavvur edilebilir mi?.. Akıllı Türk milleti, seçimlerde oy verirken bunları düşünmeyecek mi? Fakat korkarım, bu “lâdes”, bile bile lâdes olacak. Halk “aklımızda” demeyecek mi?.. Erdoğan ve AKP’nin, Atatürk ve  Cumhuriyetine yürekten bağlı olmadıkları akıllarında değil mi?.. “Aklımızda” demezlerse, “lâdes”in bedeli, ülke için çok ağır olacaktır! 
Seçim ve ihtimallerin şifreleri Erdoğan’ın medyadaki yandaşlarından mesela, müzmin Milliyetçilik ve Ordu düşmanlarından Ali Bayramoğlu gibiler koro halinde; Silivri-Ergenekon tutuklularının, sanıklarının Mustafa Balbay, Mehmet Haberal, Sinan Aygün, İlhan Cihaner, Engin Alan’ın, YARSAV’ın eski Başkanı Emine Ülker Tarhan ve kendi deyişleriyle 28 Şubat’ın tam askerci ya da mükemmel militarist Savunma Bakanı Turhan Tayan, ara rejim mimarlarından Süheyl Batum’un, “üniversitelerin garnizona dönüşmesinin sembolü” Nur Seter’in, CHP, MHP tarafından aday gösterilmelerinin Meclis’te “ulusalcı”  bir güç oluşturulmasından rahatsızlar... Ama onları, Kürtçülerin Meclis’teki ihanetleri hiç rahatsız etmiyor...
Yüksek Seçim Kurulu, Barış ve Demokrasi Partisi’nin bağımsız adaylarından Hatip Dicle, Leyla Zana, Gülten Kışanak ve Sebahat Tuncel’in milletvekili adaylıklarını veto etti. Şimdi göreceksiniz bu adamların, bu karara karşı koparacakları vaveylayı!.. Şimdi, Kürtçülerin yeni azgınlıklarına hak verirlerse şaşmamalı!

Tarık Akan’ın yiğit sesi
Tarık Akan, yiğit, Atatürk milliyetçisi bir sanatçı... Diyor ki; “27 Mayıs ve 28 Şubat darbe değildir. Birincisi önümüzü açtı, yeni düşüncelerle tanışmamızı sağladı. 28 Şubat da darbe değildir. Lâik Cumhuriyet’ten uzaklaşmamızın önünü kapattı.” Akan 12 Mart ve 12 Eylül Müdahalesi hakkında da “Yanlışlar yapıldı ama, bunlar giderilemeyecek şeyler değil. Bunlar bile anlayışla karşılanabilir; çünkü TSK bizim gözbebeğimiz. Amacı lâik düzenin korunmasıdır ve bugün bu kurumun da etkisizleştirilmesine yol açılıyor. Çünkü önlerindeki tek engel TSK’dır” diyor. 
Ağzına sağlık oğlum! “Entel züppeler” , karşı devrimciler seni sevmeyecekler ama biz seni çok seviyoruz... Yiğit sesin şu sırada taze bir nefes gibi geldi!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder