Anasayfa

Çarşamba, Aralık 14, 2011

Pilli Bebekler! / Zahide Uçar

 
"AKP içinde Gül ve Erdoğan ekibini tek parça görüntü altında kullanan küresel elit, istediğini alamadığında parti içinde yedekte tuttuğu aktörünü sahneye sürebileceği uyarısını pilli bebekleri vasıtası ile iletti.

Gül İngiltere Kraliçesi’nin tantanalı töreniyle yeniden “ders tazelerken”, belli odaklara da mesaj verilmiştir.

Ülkemizde bir hareket başlamışsa, küresel elit oyuncu değiştirecek demektir. Yerli görünümlü pilli bebekler “ki kazıyınca altından Amerika, İngiltere, İsrail, Fransa, Almanya v.b.leri çıkar” düğmelerine basılmadan asla hareket edemez!!." 
 
 “Küresel elit”in ülkemizde görevlendirdiği uzaktan kumandalı pilli bebekler hareketlendi.

Anlaşılan o ki, küresel elit içinde ki bölünmüşlük ülkemizdeki pilli bebekleri de bölüyor.

AKP ABD içindeki küresel elit tarafından GOP’ni uygulayabilmek için seçilmiş bir aktördü. Yani, pilli bebek takımı…

Küresel elit kendileri için seçtiği AKP’yi yekpare olarak kullanmadı. AKP tarikat ve cemaat koalisyonu olan bir partiydi. ABD ülkemizdeki operasyonları bizzat CİA eliyle yürütüyordu ama halk arasında infial yaratmasın diye “yerli” imajı yaratmak için piyasaya sürme işini cemaate ihale ediyordu. Bertaraf etme listesi o kadar ince bir çalışma ile oluşturulmuş olmasına rağmen, piyasaya sunma ve delil sunumunda ki pespayeliğin sebebi budur. Cemaat taşeronluğunu yaptığı her operasyonu ağzına-burnuna bulaştırıyordu. Kimlerin tutuklanıp, hangi suçların üzerine atılacağına kadar hesaplayıp son aşamaya getiren CİA, oyunun satış kısmını mecburen cemaate bırakıyordu.

Fehmi Koru’nun yalanlanmayan yazısında;

“5 Kasım günü Washington’da Tayip Erdoğan-Bush görüşmesinde sözde Ergenekon operasyonuna başlanması için düğmeye basılma kararı alındı.”

Yazıyordu.

1.Ergenekon iddianamesini okuduğumda ilginç bir duruma şahit olmuştum. Erdoğan hakkındaki en ağır suçlamalar bile iddianameye konurken, Abdullah Gül hakkında ki suçlamalar ayıklanmış, üzeri örtülmüştü.

O zaman şunu düşündüm:

Cemaat Erdoğan’ı kullanırken suça batırarak kullanıyor ama Gül’ü geleceğe, yani Erdoğan’ın son kullanım tarihine saklıyor.


Devlet kurumlarındaki kadrolaşmada cemaat-tarikat kavgası uzun zamandır çok derinden sürüyordu. Bir üst kurulda görevli tarikat mensubu bir çalışan, cemaatçi baskı yüzünden istifa etme noktasına gelmişti.

Derinden sürdürülen bu mücadele “pilli bebeklerin başlat düğmesine basılmadığı için” su yüzüne çıkmıyordu.

Küresel elit bölündü, Türkiye ayağı olan pilli bebeklerin düğmesine basıldı. Cemaat, yani Gül tarafı ile; tarikat, yani Erdoğan tarafındaki çatlak gün yüzüne çıktı.

AKP CİA’nın verdiği rolü kabul ederken, mecburiyetlerinin kendilerini nereye sürükleyeceğini tahmin edemeyecek kadar hırslarına esir olmuştu. Hesabı ödeme vakti geldiğinde, o hesabın altından kalkmak kolay olmayacaktı. İran önlerine konduğunda bu ayrışmanın yaşanacağını 2006’da yazmıştım.

AKP içinde Gül ve Erdoğan ekibini tek parça görüntü altında kullanan küresel elit, istediğini alamadığında parti içinde yedekte tuttuğu aktörünü sahneye sürebileceği uyarısını pilli bebekleri vasıtası ile iletti.

Gül İngiltere Kraliçesi’nin tantanalı töreniyle yeniden “ders tazelerken”, belli odaklara da mesaj verilmiştir.

Ülkemizde bir hareket başlamışsa, küresel elit oyuncu değiştirecek demektir. Yerli görünümlü pilli bebekler “ki kazıyınca altından Amerika, İngiltere, İsrail, Fransa, Almanya v.b.leri çıkar” düğmelerine basılmadan asla hareket edemez!!.

12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 57.Hükümet nezdinde DSP ve Ecevit’e yapılan operasyon pilli bebeklerin harekete geçirildiği dönemlerdir.

Düğmeye basıldığını, yıkama-yağlama-meşrulaştırma ekibinin birdenbire hidayete ermiş gibi “a, bunun aslında gözü körmüş, bana kakalamışlar” yaygarası basmasından anlarsınız. Emri alan pilli bebekler; küresel elitin kıydığı çıkar nikahını gene küresel elitin talimatıyla “boş ol” diyerek bozar.

Bu arada şu “biat etmedim” diyen “yiğit(!)” nerede acaba? Ortalarda görünmüyor da…

Gül ve AKP içindeki ekibinin, yani cemaatin Erdoğan’a “şike yasasını” bahane ederek kazan kaldırması, küresel elit içindeki çatlağın, ülkemizde ki “pilli bebekleri” harekete geçirmesinden başka bir şey değildir.

Aksi takdirde hiçbir pilli bebeğin kendi hür iradesi ile bir harekete geçmesi mümkün değildir.

Cübbeli Tek Dünya Devleti Projesinin Dişlilerine Takıldı

Tek dilli(ulus devletlerin diline atılan çengel), tek paralı(tek bir banka kartı uygulamasına geçmek), tek dinli Tek Dünya Devleti planlayan küresel elit; Dinler Arası Diyalog kurgusu ile dinleri önce aşureleştirecek, sonra Evangelist-Protostan Müslümanlık karışımı yeni bir din icat edecek.

Bu kurgulanan dinin aşureleştirilmesinde Gülen’e rol verildi. Dinler Arası Diyalogcu başı rolüne soyunan Gülen; yurt ve okullarında Kelime-i Şahadet’ten Muhammed(s.a.v)i kaldırdı. Allah’tan başka tapacak yok demek yeterlidir dedi. Oysa bırakın hak dinleri, batıl dinler bile Allah’tan başka tapacak yok der. O zaman Müslüman’ın farkı ne?

Amaç zaten farklılığı ortadan kaldırmak.

Gülen Kur’an’daki sertlikleri yumuşatın dedi(!).. Kendisi FBI elinde yumuşadığından, İngiliz kabında şekil aldığından, Allah’lık iddiasında bulunmuş olduğunu bile fark edemiyordu. Öyle ya, peygamberler kendine tebliğ edilen buyrukları insanlara iletmede sadece aracı olurken, Gülen Allah’ın gönderdiği dini bile değiştirme yetkisini kendinde görecek kadar kendisinde Tanrısallık vehmediyor.

Cüppeli Küresel Elitin bu eşek arısı kovanına çomak soktuğu için operasyona maruz kalmış olmalı.

Pilli bebekler hep bir ağızdan bağırıyor: “Cübbeli’ye fuhuş operasyonu..”

Hadi ordan be!..

Aslında Çarşamba cemaatine bu yapılan ilk operasyon değil. Camide öldürülen cemaat mensuplarının neden öldürüldüğü gün yüzüne çıkmadı. Cemaat Fatih’te Yahudiler’in değerinin çok üstünde paralar teklif ederek emlak edinme işlerine taş koymuştu.

Şamil Tayyar Cüppeli için Ergenekoncu yakıştırması yaptığında (5 Mart 2010) “Alçaktan Uç Şamil” başlıklı bir yazı yazmıştım:

http://www.zahideucar.com/index.php?opt ... r&Itemid=5

Farkındaysanız, Şike Yasasına da ilk baş kaldıran Şamil Tayyar olmuştur. Sözde Ergenekon Davasında birçok ismi hedef gösteren (bir numara sürekli değişse de) gene Şamil Tayyar olmuştu.

Cüppeli bize ters gelse de zeki bir adam. Diğer tarikat ve cemaatlerin ezici çoğunluğu küresel elitin peşine takılmış, dinin değiştirilmesine, yani Müslümanlara açılan savaşa bile göz yumarken, oyuna çomak sokarak hedef olan Cübbeli, o kadar tedbirsiz hareket etmez.

Dün Sözde Ergenekon, özde CİA’nın tutsak alma operasyonlarını “Asrın Davası” diye çığırtkanlık yaparak meşrulaştıranlar, o asrın davası dedikleri kurgulanmış orta oyunlarını seyretmeye bile gitmedi. Niye? Çünkü nasıl kurgulandığını en iyi kendileri biliyordu.

Şimdi aynı yaygara, aynı iddialı başlıklar Cübbeli için atılıyor.

FBI elinde gönüllü rehin olan Dinler Arası Diyalogcunun figüran ekibi iş başında, yaygara yaparak Cübbeli’ye yapılan operasyonu meşrulaştırıyor.

Onlar “Tek Dünya Devleti”ne giden yolun temizlik işçileri. Onlar mazlumu zalime satma ekibi.

Müslüman dünyasına açılan savaşta, tek dinli dünya devletinin kurulmasında “Küresel Elit’in” kullandığı gök görmedik, ne oldum delisi askerleri.

Operasyon CİA’dan, operasyonu Türkçeleştirmek Cemaatten…

Yersen…

Not: Erdoğan kinciymiş(!).. Olabilir…

Erdoğan TİB’i cemaatin bağlılarının ağırlıklı olduğu bir ekibe teslim etmedi mi? Etti…

Ülkenin direnç noktaları, yani problem olabilecek herkesi dinleyen özel ekip, kendini korumak adına ve sıkıştığında kullanmak üzere Erdoğan hakkında kaset yapmadı mı? Yapmadı demek eşyanın tabiatına aykırıdır. Acaba Erdoğan’ın piyasaya düşen kasetleri hangi çıkar çatışmasından sonra piyasaya servis edildi?

Zaman Gazetesinden Ahmet Turan Alkan Şike Yasasını bahane ederek Erdoğan’a ağır bir dille yüklendiği yazısında bakın ne diyor:

“Durmayınız efendim, yola devam; ustalık devri denilen demek bu imiş!

Sayın Başbakan, küçük bir hatır meselesi için daha büyük bir hâtırı kaale almamaya karar verdi. Bir şartla anlar ve affederim kendi nâmıma: Eğer hâlâ vazgeçilmedi ise yeni anayasa çalışmalarında, şike kanununda sizi can-baş ile destekleyen CHP ve MHP’yi ortak çalışmaya ikna edip, vaadiniz üzre yeni anayasayı yaparsanız ferâsetinize şapka çıkartacağım…

Aksi takdirde, ‘Bir başbakan vardı’ deyip üzüleceğiz.”

Daha büyük hatır hangi hatırdır? “Başbakan’ı bir şartla affederim” diyebilmek için “patron” olmak lazım. Ve Cemaat patron biziz mesajı yolluyor. Bu yazıyla da Erdoğan’a aba altından sopa gösteriyor. Anayasa’yı çıkar diye uyarıyor. Erdoğan’ın son ev ödevi sanıyorum bölücü anayasa yapmak. Ondan sonra işi bitecek, oyuncu değişecek.

Aksi takdirde, ‘Bir başbakan vardı’ deyip üzüleceğiz.” Diyerek yazısını bitiren Ahmet Turan Alkan Erdoğan’a “Başbakan olarak kalabilmen bizim elimizde, unutma” diyerek adeta şantaj yapıyor.

Ne dersiniz, küresel elit oyuncu mu değiştiriyor?

Yani; çok yıpranan Bush’un yerine Obama’nın getirilip imaj değişikliği yapıldığı gibi…
 
Kaynak 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder