Anasayfa

Pazartesi, Ekim 03, 2011

Suriye Üzerindeki Emperyalist Batı Oyunları / Haluk DURAL



''Bugün Suriye’ye yönelmiÅŸ olan emperyalist saldırı ile paralel ÅŸekilde Türkiye üzerindeki ABD saldırısı devam etmektedir ve hız kazanmıştır. Ä°ki ülkenin kaderi ortaktır, Türkiye’de de millî güçlerin ayaÄŸa kalkmasıyla ortak direniÅŸ ve mücadele kesinlikle baÅŸarıyla sonuçlanacaktır.''





GeniÅŸletilmiÅŸ OrtadoÄŸu ve Kuzey Afrika

ABD DışiÅŸleri Bakanı Colin Powell 12 Aralık 2002 tarihinde Arap ülkeleri için Arap sivil toplumunu güclendirmek, mikro giriÅŸimciliÄŸi teÅŸvik, politik katılımı geniÅŸletmek ve kadın haklarını geliÅŸtirmeyi amaçlayan “OrtadoÄŸu Ortaklık GiriÅŸimi – The Middle East Partnership Initiative (MEPI)”nin kurulduÄŸunu ilan etti [1] . ABD DışiÅŸleri Bakanlığı YakındoÄŸu Ä°ÅŸleri Bürosu bünyesinde kurulan bu oluÅŸumun [2] gerçek görevinin faaliyet alanı içindeki hedef ülkelerdeki [3] ABD karşıtı rejimleri yıkmak için her türlü istihbarat, karışıklık ve yıkıcı faaliyetleri desteklemek, bu ülkelere karşı yapılacak askerî saldırılar ve müteakip iÅŸgaller için dünya kamuoyunu hazırlamak üzere propaganda yürütmek olduÄŸunu söylemeye gerek yoktur. MEPI bu yıkıcı faaliyetlerini, Abu Dabi ve Tunus’taki bölge ofislerinden ve yine bölge ülkelerinden devÅŸirdiÄŸi “özgürlükçü, demokrasi hayranı” iÅŸbirlikçi aydınlar ve bu ülkelerde satın aldığı aÅŸiret reisleri ve din adamları vasıtasıyla yürütmektedir.

ABD’nin düşlerini süsleyen 21. yüzyıl Amerikan Ä°mparatorluÄŸu hayalleri için oluÅŸturdukları Avrasya Stratejilerinin [4] bir basamağı olarak baÅŸlattıkları Afganistan, Irak iÅŸgalleri ve GeniÅŸletilmiÅŸ OrtadoÄŸu ve Kuzey Afrika Projesi – GOKAP’a giden süreçte [5] bugün öncelikli hedefler arasında Libya ve Suriye yeralmaktadır.

ABD yönetimi Dünya Ticaret Merkezi isimli ikiz kulelerle ilgili olayı bahane ederek, ABD BaÅŸkanı Bush tarafından 17 Eylül 2002 tarihinde imzaladığı “The National Security Strategy of The United States of America” isimli ulusal güvenlik stratejisi belgesinde “Önleyici SavaÅŸ” diye bir kavram icat ederek [6] , terör örgütleri ile teröre baÅŸvuran haydut ve baÅŸarısız devletler (kendilerinin tanımladığı ama gerçekte ABD’ye biat etmeyen ülkeler-H.Dural), öncelikli tehdit kapsamına alınmıştır. Amerika, haydut veya baÅŸarısız devlet olarak deÄŸerlendirdiÄŸi bir devletten tehdit geleceÄŸini hissederse, o haydut devletin herhangi bir ÅŸey yapmasını beklemeden saldırarak tehlikeyi önleyeceÄŸini ilan etmektedir.

“Önleyici savaÅŸ ve demokrasiyi yayma” kavramları, Afganistan ve Irak iÅŸgali ile Arap Baharı adı altında Büyük OrtadoÄŸu bölgesindeki devletlerde baÅŸlatılan “Dış Destekli İç Ä°syan ve İç SavaÅŸları” meÅŸrulaÅŸtırıcı bir araç olarak kullanmaktadır. Bu kapsamda, askeri müdahalelerin önü açılmakta, tüm bu askeri operasyonlar ve iÅŸgaller, sonunda “Demokrasiyi Yayma” kılıfı altında meÅŸrulaÅŸtırılmaktadır.

ABD’nin eski ulusal güvenlik ve o zamanki DışiÅŸleri Bakanı Condoleezza Rice’ın 7 AÄŸustos 2003 tarihinde Washington Post gazetesinde yayınlanan “OrtadoÄŸu’yu Dönüştürmek” (Transforming The Middle East) baÅŸlığını taşıyan yazısında C. Rice, özet olarak;


    Fas’tan Basra körfezine kadar OrtadoÄŸu’da bulunan 22 devlette, Arap aydınları, özgürlük eksikliklerinin giderilmesi için Arap hükümetlerine çaÄŸrıda bulunuyorlar. Muhalefet liderleri; daha fazla siyasi katılım, liberal ekonomi ve serbest ticareti kapsayan reformların yapılmasını talep ediyorlar. Amerika BirleÅŸik Devletleri, bu adımları destekleyecek ve bölgedeki dost ve müttefikleriyle birlikte, daha fazlasının yapılması için çalışacaktır. OrtadoÄŸu’nun dönüşümü kolay olmayacak ve zaman alacak. Bu, insan özgürlüğünün gücüne olan inancımızı paylaÅŸan bölgedeki yaÅŸayanlarla (muhaliflerle) tam bir iÅŸbirliÄŸi içinde çalışmayı gerektirir. Burada, askeri taahhüt öncelikli deÄŸildir ama politik, ekonomik ve kültürel olmak üzere milli gücümüzün tüm unsurlarını kullanmamız gerekir” diyerek, bu ülkelerde yürütecekleri yıkıcı faaliyetlerle ilgili niyetlerini açıkça belirtmektedir [7] .


ABD Askerî Haberalma Dairesi’ndeki BaÅŸkan Yardımcılığı görevinden 1998 yılında emekli olan Yarbay Ralph Peters tarafından kaleme alınan “Kanlı Sınırlar – Blood borders, How a better Middle East would look” isimli bir makale ve yeni OrtadoÄŸu haritası Amerikan Silahlı Kuvvetler Dergisi’nin Haziran 2006 sayısında yayınlanmıştır [8] . Bu makalede Afrika ve OrtadoÄŸu’daki ülkelerin sınırlarının nasıl yeniden çizilmesi gerektiÄŸi anlatılarak, yeni harita da yayınlanmıştır.


Resim özgününden % 67 oranında küçültüldü [ 742 x 500 ]
Resim


“GeniÅŸletilmiÅŸ OrtadoÄŸu ve Kuzey Afrika Projesi” adının iyice yerleÅŸtiÄŸi bir zamanda Büyük OrtadoÄŸu yerine kullanılmaya baÅŸlanan “Yeni OrtadoÄŸu” terimi, ABD DışiÅŸleri Bakanı Condoleezza Rice tarafından ilk kez Haziran 2006’da Tel Aviv’de ifade edildi. Anglo-Amerikan destekli Ä°srail’in 2006 Temmuz sonunda baÅŸlattığı Lübnan saldırısı sırasında ABD DışiÅŸleri Bakanı Condoleezza Rice ve Ä°srail BaÅŸbakanı Olmert’in Telaviv’de yaptıkları ortak basın toplantısıyla “Yeni OrtadoÄŸu”nun Lübnan’dan yeni sınırların çizilmesiyle baÅŸlatıldığı dünyaya ilan edildi [9] .

Lübnan’daki Hamas mevzilerine karşı baÅŸlatılan bu saldırıda kısa sürede Hamas’ın yok edileceÄŸini sanan ABD-Ä°srail ikilisinin amacı, Lübnan’ın kuzey sınırını yukarı doÄŸru geniÅŸleterek, Hatay’la birleÅŸtirmektir. Büyük Lübnan yapılanması ile elde edilecek avantajlar şöyle sıralanabilir;

    - Suriye’nin Akdeniz ile teması kesilecektir, - Lübnan’ın kuzeyinde bir hıristiyan federal bölgesi kurulması gündemdedir. Ä°srail’in Temmuz-AÄŸustos aylarında Lübnan’a yaptığı saldırılarda, hıristiyan mahallelerine hiç zarar verilmemiÅŸtir. Baf’taki askerî üsse yerleÅŸen Fransız birlikleri, hıristiyan bölgesi konusunda görev üstlenecektir. - Hazreti Ä°sa’nın 12 havarisinden biri olan Petrus tarafından kurulan Hatay St. Pierre katolik kilisesi, Ä°skenderiye ve Roma kiliseleri gibi dünyadaki üç ekümenik kiliseden (Hz. Ä°sa’nın havarileri tarafından kurulan kiliseler) birisidir. Hatay konusu, bu dinî motif kullanılarak tahrik edilmeye baÅŸlanmış, o tarihlerde mütareke basınının satılık kalemleri, hiç gündemde olmadığı halde sık, sık Hatay ve Hatay’daki dinler arası diyalog ve hoÅŸgörü üzerine kamuoyu oluÅŸturma faaliyetine girmiÅŸlerdir. - Karpaz-Ä°skenderun-Suriye arasındaki deniz yatağında 1996 yılında Mısır Ulusal Petrol ÅŸirketi tarafından bulunan petrol ve doÄŸalgaz yatakları Kıbrıs’ta üslenen ABD ve Ä°ngiliz’lerin denetimine girecektir. - Ceyhan terminalinden yapılacak petrol sevkiyatının denetimi için Suriye’nin Rusya’ya Lazkiye’de liman ve üs kolaylığı saÄŸlaması engellenecektir. - Akdeniz ile teması kesildiÄŸi için ikmal yolları sınırlanan Suriye, Lübnan ve Sünni Irak arasında sıkışıp kalacağından, ezilip, iÅŸgal edilmesi çok kolaylaÅŸacaktır [10] .


BilindiÄŸi üzere, ABD destekli Ä°srail saldırısı Hamas’ın kahramanca direniÅŸi karşısında hezimetle sonuçlanmış ve Ä°srail yenilerek geri çekilmiÅŸtir. Ancak, batı emperyalist bloÄŸunun lideri ABD’nin Suriye hakkındaki planları devam etmekteydi. Nitekim bu husus Prof. Michel Chossudovsky, 9 Mart 2011 tarihli makalesinde, eski NATO genel komutanı Org. Wesley Clark’ın aÄŸzından şöyle açıklanmaktadır [11] :

    Kasım 2001’de Pentagon’da bir kurmay subayla yaptığı gevezelikte, subayın; ÅŸimdi beÅŸ yıllık bir programla Irak’a gidiyoruz, ama sırada Irak’la baÅŸlayan Suriye, Lübnan, Libya, Ä°ran, Somali, Sudan’ın olduÄŸu yedi ülke var … dediÄŸini aktarıyor. (Wesley Clark, Winning Modern Wars, p. 130)


ABD, 7 Ekim 2001 Afganistan ve 20 Mart 2003’te baÅŸladığı Irak iÅŸgalleri ile bu ülkelerde halâ nihaî askeri baÅŸarıya ulaÅŸamıştır. Afganistan’daki askerî varlığını Irak’tan çektiÄŸi birliklerle takviye etmesine raÄŸmen ABD’nin hedeflediÄŸi baÅŸarı giderek kâbusa dönmektedir. Bu baÅŸarısızlıkta, ABD’nin 2008 yılında içine düştüğü ekonomik krizden bir türlü kurtulamaması da önemli bir etkendir. ABD ve müttefiki emperyalist ülkelerin ekonomik krizden çıkışta her zaman baÅŸvurdukları tek yol, yeni savaÅŸlardır. Bu dönemde de potansiyel çatışma alanları, beklendiÄŸi gibi uzun yıllardır ABD iÅŸbirlikçisi diktatörlüklerle idare edilen kuzey Afrika ve OrtadoÄŸu ülkeleridir. Zaten 2000’li yılların başıdan beri uygulamaya konulan projeler bu ülkelerin hedeflendiÄŸini ve gerekli ön hazırlıkların yapıldığını göstermektedir.

Cezayir dışındaki kuzey Afrika ülkelerinde baÅŸlayan halk hareketleri, ilk önce Tunus’ta sosyoloji diplomalı iÅŸsiz bir gencin Bukhadra ÅŸehrinde iÅŸ ve ev istemek için belediye baÅŸkanıyla görüştükten sonra üzerine benzin dökerek kendisini ateÅŸe vermesi ve ağır derecede yanarak ölmesiyle baÅŸladı. Tunus’ta Devlet BaÅŸkanı Zeynelabidin Bin Ali’nin ülkeden kaçmasıyla sonuçlandı.

Mısır’a sıçrayan halk hareketleri, Hüsnü Mubarek’in iktidarı bırakması ve ordunun yönetime el koyması ile ABD’nin isteÄŸine uygun ÅŸekilde çözüm yoluna girdi. Benzer halk hareketleri halen Yemen ve Bahreyn’de devam etmektedir. Ãœrdün’de görülen benzer hareketler, kralın aldığı önlemlerle ÅŸimdilik yatıştırılmış bulunmaktadır. Zaten batı ile tam bütünleÅŸmiÅŸ durumdaki Ãœrdün’de daha büyük sosyal patlamalara ABD+Ä°ngiltere kliÄŸinin izin vermesi mümkün deÄŸildir.

Batı emperyalizmi açısından en kritik ülkeler bağımsızlıklarına düşkün, ABD’ye boyun eÄŸmeyen Libya ve Suriye’dir. Bu nedenlerle emperyalist haçlı bu iki ülkeyi tam hedefe yerleÅŸtirmiÅŸ bulunmaktadır [12] .


ABD Suriye’de düğmeye bastı

Nitekim Kuzey Afrika’da baÅŸlamış olan halk hareketleri, 17 Mart 2011 tarih ve 1973 sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararı’nın ertesi günü, ABD+Ä°ngiltere+Fransa uçak ve füzelerinin Libya’yı bombalaması ile emperyalizmin bölgeye askerî saldırısı haline dönüşmüştür. Batı ve yerli iÅŸbirlikçi medya tarafından kamuoyuna masum halk hareketleri [13] diye sunulan silahlı eÅŸkiya eylemleri 18 Mart 2011 tarihinde Suriye’nin güneyinde Lübnan sınırındaki Dera kentinde ortaya çıkmış ve ABD ve suç ortaklarınca tezgâhlanan bu kanlı eylemler diÄŸer kentlere de yayılarak Suriye’de rejim karşıtı bir isyan baÅŸlatılmıştır.

Suriye muhalefetine ABD para yardımları, Suriye-ABD ilişkilerinin dibe vurduğu 2005 yılından itibaren Başkan George Bush tarafından başlatılmıştır [14] .

Ağırlıklı olarak Londra’da toplanmış olan Suriye muhalefeti, Ä°ngiliz istihbaratı MI-6 ve CIA’nın kontrol ve desteÄŸiyle 2006 yılında kurulan ve uydudan yayın yapan Barada TV aracılığıyla, Suriye’ye yönelik yıkıcı yayınlara baÅŸlamıştır. Bu televizyon, Suriyeli muhaliflerin Londra’da CIA desteÄŸiyle kurdukları ve daha önce Müslüman KardeÅŸler olarak bilinen guruptan üyelerle bir “ılımlı islamcı”lardan oluÅŸan Adalet ve Kalkınma Hareketi ile yakın iliÅŸkilidir [15] .

Wikileaks’te yayınlanan ABD Åžam BüyükelçiliÄŸi belgelerine göre ABD DışiÅŸleri Bakanlığı YakındoÄŸu Ä°ÅŸleri Bürosu aracılığıyla Suriye’de reformların hızlandırılması için Åžubat 2006’da 5 milyon dolar ödenek ayırmıştır.

Wikileaks’te yayınlanan Nisan 2009 tarihli 09DAMASCUS185 ve 09DAMASCUS251 nolu ABD elçilik belgelerine göre ise ABD DışiÅŸleri Bakanlığı, Demokrasi Konseyi (CIA tarafından kurdurulan çeÅŸitli isimlerdeki kamuflaj örgütlerden birisi) vasıtasıyla, Barada TV’ye 6,3 milyon dolar aktarmıştır.

ABD DışiÅŸleri sözcüsü Edgar Vasquez’in, OrtadoÄŸu Ortaklık GiriÅŸimi-MEPI aracılığıyla Suriye muhaliflerine saÄŸlanan kaynağın 7,5 milyon dolar olduÄŸunu söylemesine raÄŸmen Åžam mahreçli ABD elçilik belgerinde 2005 - 2010 döneminde saptanan miktarın çok daha fazla - 12 milyon dolar cıvarında - olduÄŸu görülmektedir [16] .

GeçtiÄŸimiz 29 Nisan 2011 tarihinde Beyaz Saray, Suriye’ye karşı daha sıkı yaptırımlar uygulanması için bir özel emir yayınladı ve Avrupalı Nato müttefiklerinin de bunu uygulaması talep edildi. Beyaz Saray sözcüsüne gönderilen mektubunda Obama, Suriye’de insan hakları ihlâlleri tesbit ettiÄŸini ... , bunların Amerikan ulusal güvenliÄŸine, dış politikasına ve ekonomisine tehdit oluÅŸturduÄŸunu ve bu nedenle ilave yaptırımlar istediÄŸini belirterek, hedefleri arasında BeÅŸar Esad’ın kardeÅŸi Mahir ve kuzeni Atıf Necib’i ismen zikretmiÅŸtir [17] .

Hatırlanacağı üzere, Libya’da yönetim karşıtı gösterilerin başından sadece on gün sonra ve Libya’nın bomba ve füzeleriyle bombalanmasından üç hafta önce 25 Åžubat 2011’de Obama benzer (gerçekte aynı) bir emir yayınlamıştır [18] . Suriye için sadece yer isimleri ve ÅŸahısların adının deÄŸiÅŸtirildiÄŸi standart bir ÅŸablon kullanılmıştır [19] .


Suriye direnecektir

Lübnan sınırındaki Dara kentinde baÅŸlayan ve giderek kuzeye doÄŸru yayılan silahlı isyanlar; Åžam, Hums, Lazkiye gibi kentlerde tutunamamış, ancak Hatay’a sınırdaÅŸ Ä°dlib ilinin CisreÅŸÅŸuÄŸur kentinde kanlı eylemlere sahne olmuÅŸtur. CIA ve emrindeki Hizbut Tahrir (Müslüman KardeÅŸler) silahlı militanlarınca gerçekleÅŸtirlen kanlı eylemlerle birlikte bugüne kadar onbeÅŸ bin cıvarında Suriye vatandaşı Hatay sınırını geçerek Türkiye’ye sığınmıştır. Ancak bu olayların çok daha önceden CIA ve BOP EÅŸbakanı yönetimi tarafından ortaklaÅŸa giriÅŸimlerle tezgahlandığı, daha olayların patlak verdiÄŸi anda Hatay’da mülteciler için çadır kentler kurulmaya baÅŸlanmasıyla apaçık görülmüştür.

CisreÅŸÅŸuÄŸur’da herhangi bir rejim karşıtı gösteri olmadığı halde isyancılar 150 polisi katlederek güvenlik kuvvetleriyle çatışmışlar ve halkı zorla göç ettirmiÅŸlerdir. Yakalanan isyancıların silahlarını Suriye’nin kuzeybatısından (burada Türkiye bulunuyor-H.Dural) temin ettiklerini itiraf etmiÅŸlerdir. Türk askeri gücleri ve istihbaratının bu saldırılara (CIA denetiminde-H.Dural) destek verdiÄŸi konusunda belirtiler bulunmaktadır [20] .

Ancak, Suriye halkı BeÅŸar Esat rejimine baÄŸlılığını büyük kitlesel gösterilerle dünya kamuoyuna duyurmaktadırlar. Suriye ordusu, arkasındaki bu büyük halk desteÄŸiyle isyanları bastırmaya baÅŸlamıştır. Nitekim, Türkiye’ye mülteci akını durmuÅŸ ve Suriye’liler büyük guruplar halinde ülkelerine dönmektedirler.


Muhtemel geliÅŸmeler

Suriye halkı, ordusu ve güvenlik güçlerinin isyancılara karşı etkin mücadelesine raÄŸmen, emperyalist sırtlanların diÅŸlerini geçirdiÄŸi Suriye’yi kendi haline bırakacakları düşünülmemelidir. AÅŸağıda kaynak olarak verilen makalesinde Prof. Michel Chossudovsky, Ä°srail ve Türkiye arasında imzalanmış olan ortak askeri ve istihbarat anlaÅŸmasına dikkat çekmekte ve Suriye’de yürütülen istikrarsızlaÅŸtırma sürecinin jeopolitiÄŸinin geniÅŸ kapsamlı olduÄŸuna iÅŸaret ederek, Türkiye’nin isyancılara destek verdiÄŸini ve bunun yanında Washington’un rejim deÄŸiÅŸikliÄŸi taleplerine uyması konusunda Åžam üzerinde baskı yaptığını belirtmektedir. Chossudovsky’ye göre;

    Güçlü ordusuyla bir NATO ülkesi olan Türkiye’nin Ä°srail ile arasında özellikle Suriye’ye karşı ortak askeri-istihbarat anlaÅŸması vardır. 1993 tarihli bir Mutabakat Zaptı’na göre Türkiye ve Ä°srail bölgesel tehditleri ele alacak bir Türk-Ä°srail ‘ortak komitesi’ kurmuÅŸlardır. Mutabakata göre, Türkiye ve Ä°srail; Suriye, Ä°ran ve Irak hakkında istihbarat toplamada iÅŸbirliÄŸi yapmak, düzenli toplantılarda bu ülkelerin askeri yetenekleri ve terörizm konusundaki bilgilerini paylaÅŸmak hususunda anlaÅŸmışlardır. Türkiye, Ä°srail ordusu ve güvenlik güçlerinin Suriye ve Ä°ran hakkında Türkiye’den elektronik istihbarat toplamasını kabul etmiÅŸtir. Buna karşılık Ä°srail Suriye, Irak ve Ä°ran sınırı boyunca terörle mücadele konusunda Türk güvenlik güçlerine eÄŸitim ve teçhizat yardımı yapacaktır. Clinton Yönetimince ABD, Ä°srail ve Türkiye arasında üçlü askeri ittifak kurulmuÅŸtur. GeniÅŸletilmiÅŸ OrtadoÄŸu Projesiyle ilgili bu üç ülke arasında askeri komuta kararlarının koordinasyonu ve birleÅŸtirilmesi, üçlü ittifak adına ABD Genelkurmay baÅŸkanınca yürütülmektedir. Bu üçlü ittifak, her ülkenin ABD ile ikili iliÅŸkileri ve Tel Aviv ve Ankara arasındaki kuvvetli asleri iliÅŸkiler ile de pekiÅŸtirilmiÅŸtir.” “Ä°srail ve Nato 2005 yılında uzun vadeli bir askeri iÅŸbirliÄŸi anlaÅŸması imzalamıştır. Bu anlaÅŸma ile Ä°srail fiilî bir Nato üyesi olmuÅŸtur. EÄŸer Suriye’ye karşı bir askeri harekât yapılırsa, kaçınılmaz olarak Ä°srail ve Türkiye, Nato güçleri içinde yeralacaklardır. Sahte insanî gerekçelerle Suriye’ye yapılacak bir askeri müdahale, ABD-Nato tarafından yönetilen savaşı, kuzey Afrika ve OrtadoÄŸu’dan Ortaasya’ya, doÄŸu Akdeniz’den Çin’in batı sınırına kadar yayacaktır.


Chossudovsky’nin deÄŸerlendirmesinde Türkiye tam bir ABD müttefiki olarak görülmektedir. Halbuki emperyalist ABD’nin Avrasya stratejisi perçok içiçe geçmiÅŸ senaryo barındırmaktadır. ÖrneÄŸin, Libya operasyonu, Libya ile sınırlı olmayıp, ABD’nin Afrika komutanlığı-AFRICOM bünyesinde sürdürülen saldırılar, Libya’dan sonra Nijer, Çad, FildiÅŸi Sahili, Sudan ve Somali gibi orta ve batı Afrika ülkelerini de hedefine koymuÅŸtur [21] . Ayrıca Yemen’deki geliÅŸmeler ABD’nin istediÄŸi doÄŸrultuda sonuçlanırsa, Basra Körfezinden çıkan petrolün Aden körfezi, Babül Mendep BoÄŸazı (Cibuti’de boÄŸazı kontrol eden bir ABD hava ve deniz üssü vardır-H.Dural), Kızıldeniz, SüveyÅŸ Kanalı, Akdeniz güzergâhı tamamen ABD’nin kontroluna geçecektir.



Resim özgününden % 78 oranında küçültüldü [ 633 x 405 ]
Resim


EÄŸer Suriye’ye karşı bir ABD-Nato saldırısı olursa, Ä°srail tekrar Lübnan’a girecek ve Suriye’nin Akdeniz baÄŸlantısı koparılacaktır. Bu operasyonun temel hedefi, Bakü petrollerinin Akdeniz’e güvenli bir ÅŸekilde akıtılacağı bir koridor açmaktır. ABD’nin bu hedefe ulaÅŸmaktaki en zorlandığı konu Türkiye’nin güneydoÄŸu ve doÄŸusundan toprak kopartmaktır. O nedenle, Türkiye ABD’nin bir numaralı hedefidir. Bu amaçla, Türkiye’de iktidara getirilen AKP ve BOP eÅŸbaÅŸkanı olduÄŸunu ikrar etmiÅŸ olan BaÅŸbakan eliyle yıllardır Kürt Açılımı diye adlandırılan Türkiye’yi bölme operasyonları, yurtsever güçlere karşı baÅŸlatılıp, Türk Ordusuna karşı devam ettirilen tertiplerle sürdürülmektedir. Bölünmenin hukukî altyapısı Yeni-CHP’nin de desteÄŸiyle yeni anayasa çalışmalarıyla tamamlamayı amaçlamaktadırlar.


Resim özgününden % 71 oranında küçültüldü [ 701 x 517 ]
Resim


12 Eylül 2010’da yapılan Anayasa referandumundan birkaç gün sonra koÅŸarak Türkiye’ye gelen ABD genelkurmay baÅŸkanı ile varılan anlaÅŸma uyarınca, 2011 sonuna kadar Irak’tan çekilme bahanesiyle Irak’taki 50.000 ABD askeri ve ağır silahlarının Ä°skenderun ve Mersin limanlarından çekilmesine izin verilecek, GüneydoÄŸu Anadolu bölgesine ÅŸekilde görüldüğü üzere, ABD askerinin reddedilen 1 Mart teskeresi öncesinde olduÄŸu gibi kuracakları karakollara yerleÅŸmesi saÄŸlanarak ayrılıkçı Kürt hareketine koruma oluÅŸturulacaktır.

Ayrıca, 2010 Kasım ayında NATO’nun Lizbon zirvesinde alınan karar uyarınca, Ä°ran’dan Avrupa’ya atılacağı iddia edilen balistik füzeleri izlemek için Ä°ran sınırına yakın bir yere seyyar AN/TPY-2 radarı ve Türkiye’nin millî orta irtifa füze savunma ihalesi kapsamında AKP tarafından artık ABD’den alınmasına neredeyse karar verilen ve kontrol-komutası Almanya’daki NATO karargâhında bulunan ABD subaylarına bırakılacak Patriot PAC-3 bataryaları yerleÅŸtirilecektir.

ABD’nin başını çektiÄŸi ve AKP ve yandaÅŸları marifetiyle yürüttüğü senaryo baÅŸarıya ulaşırsa, Irak’tan çekilen ABD askerleri ve NATO Füze Kalkanı ile koruma saÄŸlanan ayrılıkçı Kürt hareketi, bölgesel özerklik ilanından sonra, ülkenin bölünmesi için Kendi Kaderini Tayin Hakkını kullanmak için BM’e baÅŸvuracak ve fiilen bölünme baÅŸlayacaktır.

Ancak, Türk halkı ve Ordusu ülkemizin iÅŸgal ve bölünmesini amaçlayan bu hayâsız emperyalist saldırıya karşı vatanın bölünmez bütünlüğünü korumak üzere harekete geçeceklerdir. ABD+Barzani destekli ayrılıkçı hareket bölgede, bugüne kadar pek çok kez provaları yapılmış olan bir “Kalkışma” baÅŸlatılacak ve buna ABD destekli Barzani fiilen katılacaktır.

TSK bu kalkışmaya müdahale ettiÄŸinde, Türk Hava Kuvvetleri karşısında ABD-NATO Füze Kalkanını bulacaktır. Ama emperyalistler ve yerli iÅŸbirlikçiler bölmeye çalıştıkları Türk milletini aynen KurtuluÅŸ Savaşında olduÄŸu gibi, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” vecizesinde anlamını bulan tekmil milleti yekvücut olarak bir kez daha karşılarında bulacaklar ve kendileri için hüsranla sonuçlanacak olan akıbetlerinden kaçamayacaklardır [22] .

Bugün Suriye’ye yönelmiÅŸ olan emperyalist saldırı ile paralel ÅŸekilde Türkiye üzerindeki ABD saldırısı devam etmektedir ve hız kazanmıştır. Ä°ki ülkenin kaderi ortaktır, Türkiye’de de millî güçlerin ayaÄŸa kalkmasıyla ortak direniÅŸ ve mücadele kesinlikle baÅŸarıyla sonuçlanacaktır.




Kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder