Anasayfa

Cuma, Ekim 07, 2011

PKK Neden İnsan Kaçırıyor? / Tevfik BİR



''Örgüte moral saÄŸlamak, pazarlık gücünü artırmak ve hatta bölgeden devleti-devletin gücünü atmak için mi? Evet, ancak asıl sebep bunlar deÄŸildir. “Bu Sonbaharda Karayılan ve Kandil Ekibi Yakalanacak” adlı makalemde bildirdiÄŸim bilgiler üstüne, Kandil'e ve belki Dohuk-Erbil'e yapılacak ciddi operasyonlarda/ataklarda “canlı kalkan olarak kullanmak” üzere kaçırılıyor olabilirler. Terörist baÅŸlarından Karayılan ve diÄŸer üst düzey terör örgütü yöneticileri ile “takas” yapabilmek için kaçırılıyor olabilirler.''




Nerede vekil kaymakamımız, nerede başçavuşumuz, nerede astsubayımız, nerede sayısını tam olarak bilemediğimiz erlerimiz, nerede birkaç korucumuz, nerede birkaç işçimiz, nerede 8 öğretmenimiz?

Nerede biliyor musunuz? Terör örgütü PKK'nın elinde.

O zaman soruyu deÄŸiÅŸtirelim, nerede devletimiz?

PKK ile müzakerede, tavizlerde.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, MİT-PKK görüşmelerinin bundan sonra da devam edebileceğini söyleyecekti.

Bu haber televizyonlarda verilirken, ekranın altından şehit haberleri geçiyordu.

BaÅŸbakan Yardımcısı Bülent Arınç, MÄ°T-PKK görüşür diyordu da, görüşen aslında BaÅŸbakan Tayyip ErdoÄŸan'dı. Ses kayıtlarını tüm Türkiye dinledik. Orada dönemin BaÅŸbakanlık MüsteÅŸar Yardımcısı Hakan FÄ°DAN ne diyordu “BaÅŸbakan Tayyip ErdoÄŸan'ın özel temsilcisiyim”.

Bu ne demektir? Orada Hakan Fidan, Başbakan Tayyip Erdoğan adına konuşmaktaydı, onu temsil etmekteydi. Yani PKK ile konuşan aslında Başbakan Tayyip Erdoğan'dı.


Hakan Fidan - Sabetayizm

Hakan FİDAN, MİT Müsteşarı yapılmadan çok önce Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından o koltuk için seçilmiş bir kişidir. MİT Müsteşarı yapılmak için yıllarca görevine hazırlanmış bir kişidir.

Böyle olmasa, her yerde her ÅŸeyde “sivil demokrasi” sözlerini sarf eden AKP ve onun Genel BaÅŸkanı BaÅŸbakan ErdoÄŸan yılların geleneÄŸini bozarak asker kökenli, eski bir astsubay olan Hakan Fidan'ı aday gösterir miydi ve AKP kökenli CumhurbaÅŸkanı Abdullah Gül bu isim üstünde hemen olumlu görüş bildirir miydi?

Hakan Fidan, kırmızı koltuÄŸu için hazırlanabilir ve o koltuÄŸa gelebilir, bunu eleÅŸtirmiyoruz, siyasi tercihtir. Sonuçta MÄ°T “özel” bir kurumdur. BaÅŸbakan, Genelkurmay BaÅŸkanı ve CumhurbaÅŸkanı ortak karar verirler, elbette seçilmiÅŸ BaÅŸbakan'ın öncelikli hakkıdır, hakkı olması gerekir.

Fidan, BaÅŸbakanlık MüsteÅŸar Yardımcısı iken de, terör örgütü PKK ile görüşmelerde BaÅŸbakan ErdoÄŸan'ın vekili/temsilcisidir. BaÅŸbakan'ın çok güvendiÄŸi bir isimdir. O nedenle “öyle kolay adam harcamaz” BaÅŸbakan.

Peki Hakan Fidan neden o koltuğa seçilmiştir?

Hakan Fidan'ın oturduÄŸu makamın büyüklüğünden baÅŸka, görevinin büyüklüğünden baÅŸka, geliÅŸindeki siyasi misyonu da büyüktür. MüsteÅŸar Hakan Fidan, kibarca “Galatasaray ekolü” denen, kimilerinin “beyaz Türkler” dediÄŸi, kimilerinin “Efendiler” dediÄŸi, aslında bu yanlış sınıflandırmaları/isimlendirmeleri geçelim, cesurca ve dürüstçe gerçek ismi telaffuz ederek söyleyelim, MÄ°T içindeki Sabetayist ekolü/cemaat yapısını tasfiye etmek, bitirmek amacıyla o koltuÄŸa oturmuÅŸ görünmektedir, daha doÄŸrusu MüsteÅŸar olarak seçilmesindeki sebeplerden birisi budur.

Sayın Müsteşarın ilk icraatlerinden birisi neydi? Asaleten atanmayı bekleyen birçok genç MİT elemanının işine son vermekti (http://www.odatv.com/n.php?n=mitte-neler-oluyor--1509101200)

Hakan Fidan, bilebildiÄŸimiz kadarıyla “Sabetayist” kökene sahip deÄŸildir. MÄ°T MüsteÅŸarı olup da Sabetayist soydan gelmemek, abartalım biraz, mucizedir. Ä°ÅŸte kendisi bu koltuÄŸa oturmuÅŸtur.

İşte Fidan, Sabetayist olmadığı için, MİT Müsteşarlığı koltuğuna oturma olasılığının konuşulduğu günden beri, İsrail tarafından tehdit olarak görülmüş, hedefe konulmuştur. Bu bizim fotoğraftan gördüklerimizdir. Hakan Fidan'ın en büyük muhalifi İsrail'dir ve onun yurtiçi uzantılarıdır. Bu bilgi sayesinde, artık bazı şeyleri, kasetleri, gelişmeleri daha iyi anlayabiliyoruz.

(Sabetayist konusunu bilinmeyenleriyle, bu konuda yazan diÄŸer birkaç yazarın açıklamadıklarıyla, okullarıyla, meslekleriyle, kurumlarıyla, dernekleriyle, iÅŸleriyle, üyeleriyle, parasal faaliyetleriyle, siyasi hareketleriyle, ideolojileriyle, ayrımlarıyla, bazı çarpıcı akrabalık baÄŸlarıyla, kimi meÅŸhurlarıyla ve meÅŸhur olmayanlarıyla, dünyada ilk defa Sabetayist cemaat üyelerinin Türkiye'de kullandıkları “erkek isimleri” ve “kız isimleri” listesiyle, soyisim listeleriyle, örnek olsun diye birkaç mezar taşı fotoÄŸrafı ile vb. bilgilerle Ekim 2011 içinde çıkacak olan UYAN EY TÃœRK GÄ°DÄ°YORUZ adlı kitabımda, birkaç bölümle bahsettim. Birkaç bölümle bahsettim, çünkü kitabım yalnızca Sabetayizmi anlatan, satsın diye sözde “gizem” peÅŸinde “pop” kitaplardan olmamalıydı. Konuyu bilimsel olarak yazdım, kanıta dayalı yazdım, sorgulayarak yazdım ve yalnızca Sabetayizmi yazmadım. Sabetayizm, Sistem'in deÅŸifresinde yalnızca bir ayaktır. Türkiye'deki gerilimleri ve olayları anlamak için bir araçtır, amaç deÄŸildir. Dünya sistemini anlamak için bir araçtır. Yoksa, kitabın ilk bölümü “Dış Tehdit ABD'dir”. Ama iddia ediyorum, Sabetayizm/Sabetaycılık hiç böyle bir üslupla, bu bilgilerle ve siyasete konu edilerek bu denli anlatılmamıştı)


Terör Örgütü PKK'nın Kaçırdığı İnsanlar

Kitap parantezini kapattık, devam edelim. Efsane İçişleri Bakanı Sadettin TANTAN, 26.Eylül gecesi yayınlanan Arena programının konuğuydu, çarpıcı bilgiler verdi.

MÄ°T-PKK görüşmelerinin ve devlet görevlilerinin terörist başı Abdullah Öcalan'a mesaj taşımasının kanunlara göre dayanağının olmadığını ve bunun “suç” olduÄŸunu bildirdi. Devletin, bir terör örgütü olan ve bir organize suç örgütü olan PKK'nın aranan ve hükümlü üyeleriyle ile görüşemeyeceÄŸini, örgütü asla muhatap almaması gerektiÄŸini dile getirdi. Bir iktidar deÄŸiÅŸiminde, arkalarındaki güç giderse (Fidan'ı da kastederek) yargılanma olasılıklarından bahsetti.

PKK ile hem devlet hem hükümet görüşmüştür, bu ikisini birbirinden ayrı düşünemeyiz. Hükümet, adı üstünde “hükmeden”, devlete hükmeden güç anlamındadır. Hükümetin başındaki isim/isimler emri vermiÅŸ, devlet görevlileri görüşmüştür, ayrıca o görevlilerden birisi hükümet kurucusu BaÅŸbakan ErdoÄŸan adına görüşmüştür. Bugün görüşmüyor olabilirler, ama yarın yine görüşebilirler, AKP'den gelen tepkiler bu yönde.

PKK ise, Demokratik Açılım-Kürt Açılımı süreciyle iyice tavan yapan moralinin de etkisiyle günümüzde artık belirli illerde polise ve askere “suikast” tarzı, nokta atışı saldırılar gerçekleÅŸtirmektedir. Terör artık ÅŸehirde de vurmaktadır. Terörün siyaseti de ÅŸehirde meydan okumaktadır. Ä°llerde seçilen sözde Kürdistan vekilleri/temsilcilerinin de katılımıyla (yaklaşık 200 sözde vekil) 15-16 Ekim 2011 tarihlerinde Ankara'da Kürdistan Hareketi Kongresi toplanacaktır! Bu oluÅŸum KCK'nın ötesidir.

PKK bugün sivilleri kaçırmaktadır, neden?

Örgüte moral saÄŸlamak, pazarlık gücünü artırmak ve hatta bölgeden devleti-devletin gücünü atmak için mi? Evet, ancak asıl sebep bunlar deÄŸildir. “Bu Sonbaharda Karayılan ve Kandil Ekibi Yakalanacak” adlı makalemde bildirdiÄŸim bilgiler üstüne, Kandil'e ve belki Dohuk-Erbil'e yapılacak ciddi operasyonlarda/ataklarda “canlı kalkan olarak kullanmak” üzere kaçırılıyor olabilirler. Terörist baÅŸlarından Karayılan ve diÄŸer üst düzey terör örgütü yöneticileri ile “takas” yapabilmek için kaçırılıyor olabilirler. Ben kaçırılmaların arkasında bu iki olasılığın yattığını düşünüyorum. Kaçırılanların, sınır dışına çıkarılmaya çalışılacaklarını da tahmin edebiliyorum. Bu olasılıklarla da terör örgütü kaçırmalarının devam edebileceÄŸini düşünüyorum. Devletin, ne daÄŸda ne ÅŸehirde ne stadyumlarda ne konferans salonlarında, ne eli silahlısına ne dili silahlısına, zerre acımaması, hoÅŸgörü göstermemesi gerekir.

Devlet yönetiminde, kin ve nefret olmayacağı gibi acıma ve hoşgörü de olmaz!
 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder