Anasayfa

Cumartesi, Ekim 01, 2011

AKP’nin Ekonomik Büyüme Masalı 2010 Yılı DeÄŸerlendirmesi / Halûk DURAL



'' Sekiz senelik AKP iktidarı döneminde Türkiye’ye giren-çıkan kayıt dışı para miktarı 106,546 milyar dolardır. Bu kadar büyük para bir ülkeye, hükümetlerin bilgisi ve izni ve yabancı gizli servislerin koruması olmadan girip çıkamaz. Bu kadar büyük kara para trafiÄŸini görmemek, izlememek mümkün deÄŸildir. Ancak ne Maliye Bakanlığı Mali Suçları AraÅŸtırma Kurulu (MASAK) ve ne de Türkiye’yi denetleyen IMF ve benzeri uluslararası kuruluÅŸlar bu büyüklükteki kara para aklanmasını görmektedirler.''





Özet

AKP 2002 Kasım seçimleriyle geldiÄŸi iktidarda geçirdiÄŸi sekiz sene zarfında, Türkiye’nin ekonomik yapısında 12 Eylül 1980 Amerikancı darbe sonrasında Özal’ın baÅŸlattığı “serbest Pazar ekonomisi” kandırmacası ile ülkemizin batı emperyalist sistemine baÄŸlanması ve millî devletimizin tüm ekonomik varlıklarının tahrip edilmesi görevini, Özal’ın bıraktığı yerden alıp tamamlanması için en pervasız giriÅŸimleri var gücüyle sürdürmektedir.

AKP, ülke varlıklarını özelleştirme altında, ya yok etmekte ya da batılı tekellere satarak yabancılaştırırken, ülkeyi inanılmaz bir iç ve dış borç yükü altına sokmakta, alınan dış borçlarla imalat sanayine ve enerjiye gereken yatırımları yapmayarak, yüksek bir işsizlik oranının kalıcı hale gelmesine yol açmaktadır. Ekonominin gerçek resmini halktan saklamak için ise ekonominin büyümesi ile ilgili temel verileri yayınlamamakta, makro ekonomik göstergeleri çarpıtmaktadır.

Bu makalemizde özellikle Gayrısafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) ile ilgili olarak TÜİK ve DPT tarafından açıklanan veriler irdelenmekte, GSYH hesaplarında kullanılan yöntemlerle nasıl oynandığı, Satınalma Gücü Paritesi rakamlarının nasıl çarpıtılarak, GSYH’nın ve Fert Başına GSYH’nın nasıl çok yüksek gösterildiÄŸi açıklanmaya çalışılmıştır.



GiriÅŸ

GeçtiÄŸimiz yılın 30 Haziran günü Türkiye ekonomisinin 2010 yılı 1. Çeyrekte, geçen yıla göre % 11,7 oranında büyüğünün TÜİK tarafından açıklanmasından sonra, gerek AKP iktidarı sözcüleri ve gerekse AKP yandaşı medyadaki açıklamalar, bir ekonomik mucizenin yaÅŸanmakta olduÄŸunu büyük bir alâyiÅŸle açıklama ve yorumlama yarışına girdiler. Yorumlardaki abartılar, “ekonomik büyümede az farkla dünya birinciliÄŸini kaçırdık” türü sahte hayıflanmalarla sürdürüldü. Hatta bu büyük baÅŸarı (!) krizin Türkiye ekonomisine teÄŸet geçtiÄŸinin kanıtı olarak açıklandı. Ancak yıl sonuna doÄŸru açıklanan üçer aylık büyüme rakamlarının giderek azaldığı görülünce AKP’li politikacıların ve onların medyadaki yandaÅŸlarının dile getirdiÄŸi bu “ekonomik büyüme masalına” övgüler düzenler sessizliÄŸe büründüler. Uzun zamandan beri iÅŸsiz, alım gücü her gün düşen vatandaşı ise artık bu tür propagandalarla bu masala inandırmak mümkün olmamaktadır.

Türkiye ekonomisinin 2010 yılı sonu itibariyle makro ekonomik verilerinin tamamı henüz yayınlanmamış olmakla beraber eldeki verilerden yararlanarak geçtiÄŸimiz yıldaki ekonomik geliÅŸmeleri yorumlamak mümkündür. Bu makaledeki deÄŸerlendirmelerde, Gayrısafi Yurtiçi Hasıla ve dış borç için 2010 yılı 4’üncü çeyreÄŸi ve ödemeler dengesi Aralık ayı deÄŸerleri için yapılan tahminler kullanılacaktır.


Masal neydi?

TÜİK, 10.12.2010 tarihli ve 206 sayılı Haber Bülteni ile 2010 yılı üçüncü dönemi (Temmuz-AÄŸustos-Eylül) için Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla- GSYH rakamlarını yayınlamıştır. Buna göre Türkiye ekonomisinin yılın ilk çeyreÄŸinde “mucize” olarak gösterilen % 11,7 büyüme (TÜİK tarafından % 11,8 olarak düzeltilmiÅŸtir) giderek azalarak, üçüncü çeyrekte % 5,5’e düşmüştür. DPT tarafından yapılan hesaplara göre 2010 yılı büyümesi 2011 Yılı Programı çalışmalarında % 6,8 olarak tahmin edilmiÅŸ olup, bu durumda on çeyrek için büyüme rakamı % 1,0 olarak hesaplanmıştır.


Resim özgününden % 71 oranında küçültüldü [ 704 x 386 ]
Resim

2010 Yılının 4’üncü çeyreÄŸine ait veriler TÜİK tarafından 31 Mart 2011 tarihinde yayınlamıştır. BilindiÄŸi üzere GSYH, ait olduÄŸu yılın cari fiyatlarıyla hesaplanıp, bir önceki yılın deÄŸerleriyle mukayese edebilmek için enflasyon etkisinden arındırmak maksadıyla bir deflatör [1] ile bölünerek sabit fiyatlara çevrilir. Böylece elde edilen sabit deÄŸerler arasındaki dönemsel veya yıllık farklılıklar yüzde (%) olarak hesaplanarak, bulunan deÄŸer (+) ise büyüme veya (-) ise küçülme diye belirlenir. Ayrıca cari fiyatlarla verilen GSYH deÄŸerleri dönemsel veya yıllık ortalama döviz (ABD Doları) kuru ile bölünerek, bilgi mahiyetinde Nominal GSYH olarak ifade edilir. Son yıllarda cari fiyatlarla hesaplanmış olan GSYH’nın dolar karşılıkları büyüme göstergesi olarak sunulmakta olup, kesinlikle yanlıştır. Çünkü büyüme rakamları sadece millî para cinsinden ve sabit fiyatlardaki % deÄŸiÅŸim cinsinden verilir.

2010 yılının ilk çeyreÄŸi için ilan edilen % 11,7 büyüme oranı (düzeltilmiÅŸ deÄŸer %12,0’dır) üzerine yapılan abartılı yorumlar, büyümenin son çeyrekte % 1’e düşeceÄŸinin tahmin edilmesi [2] üzerine “ekonomik mucize” lâfları artık yandaÅŸ medyada yeralmaz olmuÅŸtur. Çünkü cari fiyatlarla GSYH, TL cinsinden artış gösterirken, dolar cinsinden 2008 yılının altına düşmüştür. 2008 yılında ortalama dolar kuru 1,28088 TL/$ iken bu ortalama kur 2010 yılında 1,49329 TL/$ olmuÅŸ, yani TL dolar karşısında % 16,6 deÄŸer kaybetmiÅŸtir (devalue olmuÅŸtur).

Yukarıdaki tabloda verilen büyüme değerleri, her üç aylık dönemin bir öncekine göre değişimi olmayıp, bir önceki yılın aynı dönemine göre yıllık değişim miktarıdır. Sayıları daha iyi kavrayabilmek için grafikle gösterirsek, sabit fiyatlarla üçer aylık dönemlerdeki GSYH değerlerinin birbirine yakın olduğu açıkça görülebilir.

TÜİK’in verdiÄŸi 2010 yılı büyüme rakamı % 8,9 sabit fiyat bazında 2009 yılına göre artışı ifade eder;

[ (105.680 – 97.003) / 97.003 ] x 100 = % 8,9


Resim özgününden % 79 oranında küçültüldü [ 629 x 382 ]
Resim


Ancak, 2010 yılı deÄŸerini, 2008 ile mukayese edersek, artışın 2008’e göre çok küçük olduÄŸu görülür;

[ (105.680 – 102.164) / 102.164 ] x 100 = % 3,44

DiÄŸer bir deyiÅŸle ekonomi 2010 yılında 2008’e göre ancak % 3,44 büyüyebilmiÅŸtir. Yani 2009 ve 2010 yıllarında ortalama % 1,5 nüfus artışlarını (toplam % 3) dikkate alırsanız, ekonomi neredeyse yerinde saymıştır. Bu gerçek karşısında ekonomik mucizeden bahsetmek mümkün deÄŸildir.

EÄŸer son üç yılın GSYH deÄŸerlerini karşılaÅŸtırırsak, GSYH’nın cari fiyatlarla ve 1998 sabit fiyatları ile TL cinsinden arttığı, ancak cari fiyatlarla dolar bazında 2008 deÄŸerinin altında kaldığı halen görülür.


Resim özgününden % 83 oranında küçültüldü [ 598 x 352 ]
Resim


Masalı doğru kavramak

Özellikle son yıllarda AKP, ekonomi ile ilgili söylemlerinde büyük baÅŸarılardan söz etmekte, Türkiye ekonomisi küçülme ve iÅŸsizlik artışlarında dünya rekorları kırarken, küresel olduÄŸu iddia edilen krizde bile yarattıkları ekonomik mucizeden dem vurmakta, pek çok kavramı eÄŸip bükerek, vatandaÅŸ açısından anlaşılmaz hale getirmektedirler. Bu yaratılan kavram kargaÅŸasından arınmak için ekonominin makro büyüklüklerindeki deÄŸiÅŸime ait sayısal verileri irdelemek gerekir. En çok tahrif edilen kavramlar; Gayrı Safi Yurtiçi Hâsıla, Gayrı Safi Millî Hâsıla ve “Fert Başına Millî Gelir” ile ilgili olanlardır. Bu kavramlarla nasıl oynandığını anlamak için önce bu kavramların tanımlarını hatırlayalım.


Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH)

GSYH en geniş tanımıyla, bir ülkede belli bir dönemde (3er aylık veya yıllık) yaratılan katma değerlerin toplamıdır. GSYH üç ayrı yöntemle tespit edilir ve her üçü de aynı sonucu verir. Bunlar, Üretim, Gelir ve Harcamalar yöntemidir.


Üretim Yöntemi

BaÅŸlıca; Tarım, Sanayi ve Hizmetler ana sektörleri altında gruplanmış olan alt sektörlerde bir yılda yapılan üretim sırasında yaratılan “Gayrı Safi Katma DeÄŸerler-GSKD” (bir ürünün deÄŸeri ile o ürünü üretmekte kullanılan aramallarının deÄŸeri arasındaki FARK) toplamının piyasa fiyatlarıyla toplamıdır. Ancak;

Piyasa fiyatları = Üretici Fiyatları + Satış vergisi

olduğundan ve üretim sırasında bazı sübvansiyonlar yapıldığından,

GSYH = GSKD + Ãœretim Vergileri – Ãœretimdeki Sübvansiyonlar

şeklinde hesaplanır.


Harcamalar Yöntemi

GSYH; Özel Tüketim (ÖT), Yatırım (Y), Kamu Harcamaları (KH) ve Net İhracat (İh-İt) toplamıdır.

GSYH = ÖT + Y + KH + (İh-İt)


Gelir Yöntemi

GSYH; her türlü mesai, sosyal yardımlar, SSK primleri dâhil toplam İşçi Ücretleri (İÜ), Gayrı Safi Üretim Artıdeğeri denen Brüt Kâr (BK) ve Üretim ve İthalat Vergileri (V), sermayenin aşınma ve eskime payı olan Amortismanlar (A) toplamından, Üretim ve İthalat Sübvansiyonlarının (S) çıkartılmasıyla hesaplanır.

GSYH = Ä°Ãœ + BK + V + A – S

Gelir Yöntemi için kullanılan bir diğer formül ise;

GSYH = Ücretler + Kiralar + Faizler + Kâr + İstatistik Ayarlama

Buradaki İstatistik Ayarlama, kurumlar vergisi, kâr payları, dağıtılmamış kurumlar kârıdır.


Gayrı Safi Millî Hasıla (GSMH)

GSMH, Gayrı Safi Yurtiçi Hâsıla ile Net Dış Alem Faktör Gelirleri’nin (NDAG) [3] toplamı olarak ifade eldir ve çoÄŸu kez yanlış olarak Millî Gelir yerine kullanılır.

GSMH = GSYH + NDAG


Millî Gelir (MG)

GSYH’dan amortismanlar çıkarıldığı zaman Safi Yurtiçi Hâsıla (SYH) elde edilir.

SYH = GSYH – Amortismanlar

SYH’dan dolaylı vergiler çıkarılıp, sübvansiyonlar eklendiÄŸi zaman Yurtiçi Gelir (YÄ°G) elde edilir.

YÄ°G = SYH – Dolaylı Vergiler + Sübvansiyonlar

YÄ°G’e, Net Dış Alem Faktör Gelirleri (NDAG) eklendiÄŸi zaman Milli Gelir (MG) elde edilir.

MG = YÄ°G + NDAG

Millî Gelir hesapları ülkemizde 1923 yılından günümüze kadar yapılmakta olup, devam eden milli gelir serisinde; 1948 ve 1968 baz yıllı güncelleme çalışmaları yapılmıştır. AKP iktidara geldikten sonra 2004 yılında millî gelir hesaplarını 1987 fiyatlarını baz alarak deÄŸiÅŸtirmiÅŸ ve 2006 yılında ise “ülkemizin Avrupa BirliÄŸi adaylığı sürecinde Avrupa Ä°statistik Sistemi’ne uyumun gerçekleÅŸtirilebilmesi ve 1987 yılından bugüne kadar ekonomide ortaya çıkan yeniliklerin hesaplara yansıtılabilmesi için” [4] gibi bir bahaneyle, GSYH’nın hesaplarının baz yılını iki yıl sonra 1998 olarak tekrar deÄŸiÅŸtirmiÅŸtir.


Hesap bazları değiştirildi, zenginleştik!!!

Millî gelir hesap bazlarının sık deÄŸiÅŸtirilmesi ile dönemlerin birbiriyle mukayese imkânı kaybolmuÅŸ olup, yani geçmiÅŸ yıllara ait GSYH ve Millî Gelir rakamları en son seçilen baz yılı olan 1998 fiyatlarıyla ile güncellenmediÄŸinden, hangi siyasal iktidar döneminde ekonomik büyümenin daha fazla olduÄŸunu belirlemek imkânsızlaÅŸmakta ve kendi dönemlerine ait rakamlar AKP tarafından propaganda aracı olarak kullanılarak, “ekonomik mucizelerden” bahsedilmektedir.

Türkiye Ä°statistik Kurumu (TÜİK); GSYH, GSMH tablolarını 1987 yılı baz fiyatlarıyla en son 2006 yılında yayımlamış ve 1987 serisine son vermiÅŸtir. 2007 yılından bu yana sadece 1998 baz fiyatlarıyla hesaplanan GSYH tablolarını yayımlamaktadır. Bu GSYH tablolarını 1998 yılına kadar geriye doÄŸru güncellenmiÅŸtir. 2006 yılında GSYH hesaplarının dayandırıldığı baz yıllarını 1987’den 1998’e çevrilmesiyle yapılan deÄŸiÅŸiklik, GSYH’nın bir yıl içinde (758,4 – 576,3) = 182,1 milyar TL artmasına yol açmıştır.

Resim özgününden % 59 oranında küçültüldü [ 843 x 270 ]
Resim


Yukarıdaki tablo ve grafikten de net bir ÅŸekilde görüleceÄŸi gibi, 2006 senesine ait 1987 ve 1998 baz yılı baz fiyatlarına göre hesaplanmış olan GSYH’nın cari fiyatlarla Dolar deÄŸerleri arasında;

( 529,9 – 402,7 ) = 127,2 milyar $,


yani, % 31,6 oranında artış vardır. Diğer bir deyişle Türkiye bir yılda 127,2 milyar dolar zenginleşmiştir. Yazımızın baş taraflarında verdiğimiz GSYH tanımı değişmediğine, vatandaşın refahında herhangi bir sıçrama olmadığına göre, bu kadar büyük artış, ancak hesaplarla oynayarak elde edilebilir.

Nitekim Devlet Planlama TeÅŸkilatı’nın (DPT) yayımladığı temel mallar üretim miktarlarına ait verilere bakıldığında, hiçbir malda 2006 yılında bir önceki yıla göre % 31,6 oranında bir artış yoktur.

Resim özgününden % 73 oranında küçültüldü [ 683 x 419 ]
Resim


Bu garabeti daha net görebilmek için 1998-2010 yılları arasındaki GSYH değerlerinin 1987 ve 1998 baz yıllarına göre hazırlanmış olan TÜİK verilerini inceleyelim:

Resim özgününden % 55 oranında küçültüldü [ 898 x 149 ]
Resim


1987 baz yılı GSYH hesapları en son 2006 yılında verilmekte olup, TÜİK artık GSYH hesaplarını sadece 1998 baz yılı fiyatlarına göre yapmaktadır. AKP’nin 2006 yılında GSYH serisinin baz yılını 1998 olarak deÄŸiÅŸtirip, hesapları geriye 1998’e kadar güncellemesi ile geçmiÅŸ yıllarda farkına varamadığımız kadar zenginleÅŸtiÄŸimiz görülmektedir.


Acaba, kâğıt üzerinde ortaya çıkan bu zenginleşme nasıl sağlanmıştır?

BilindiÄŸi üzere bir ülkenin ekonomisinde tüketicilerin, kamu idaresinin ve ithalatın etkisiyle, bir sektördeki deÄŸiÅŸikliklerin diÄŸer sektörlerde sebep olduÄŸu deÄŸiÅŸiklikleri tahmin edebilmek için “matriks” gösterim kullanan bir “girdi-çıktı modeli” (input-output modeli) kullanılır. Girdi-Çıktı analiz yöntemi, Rus asıllı ekonomist Vassily Leontief (1905-1999) tarafından ortaya atılıp, geliÅŸtirilmiÅŸ ve kendisine Nobel Ekonomi ödülü kazandırmıştır.

Girdi-Çıktı yöntemi, bir ekonominin sektörleri arasındaki ilişkileri tanımlar. Bir sektörün çıktısının (üretiminin) diğer sektörlerin girdisi (hammaddesi) olduğu durumundaki ilişkileri belirler. Leontief, bu bilgileri bir matriks halinde ifade etmeyi ve böyle bir modelle sektörler arası ilişkileri tanımlayıp ekonominin genel işleyişini açıklamayı başarmıştır.

Kâğıt üzerinde zenginleÅŸmenin ipuçlarını, TÜİK’in yukarıda bahsedilen açıklamalarında görüyoruz. TÜİK, hesaplama yönteminde yapılan deÄŸiÅŸiklikler için;

    B. 1987 ve 1998 Bazlı Serilerin KarşılaÅŸtırılması 1. Yöntem DeÄŸiÅŸiklikleri Ãœlkemizde mevcut 1987 bazlı GSYH serisi, BirleÅŸmiÅŸ Milletler Ulusal Hesaplar Sistemi’ne (SNA 68) göre hesaplanmaktadır. Ä°statistik alanında Avrupa BirliÄŸine uyum çalışmaları kapsamında, 1998 baz yıllı yeni seri, Avrupa Hesaplar Sistemine (ESA-95) uygun olarak hazırlanmıştır

şeklinde belirtilen genel gerekçeden sonra, hesap farklılıkları için pek çok açıklama verilmektedir.

Ancak, GSYH hesaplarında gözlenen sıçrama ÅŸeklindeki anormal artışların ana sebebi, bu açıklamalar arasında, “imalat sanayi ve hizmetler sektöründeki katma deÄŸer hesaplamalarında sabit girdi-çıktı katsayısı [5] kullanımından vazgeçilerek, yıllar itibariyle deÄŸiÅŸen girdi-çıktı katsayıları kullanılmaya baÅŸlanmıştır” ÅŸeklinde ifade edilmektedir.

TÜİK tarafından sözü edilen, GSYH hesaplarında her yıl “deÄŸiÅŸen girdi-çıktı katsayıları” kullanılması ifadesi, GSYH hesaplarının iktidarların istediÄŸi rakamı tutturmak için uydurulmuÅŸ bir teknik gerekçe olduÄŸu fikrini uyandırmaktadır.

Bir sektörün çıktısı olan ürünü, deÄŸiÅŸik miktarlarda girdi olarak kullanan sektörlerde, eÄŸer üretim teknolojisinde köklü bir deÄŸiÅŸiklik olmazsa, kullanılan girdi miktarında oransal olarak deÄŸiÅŸme olmaz, yani teknik üretim katsayıları (Leontief coefficient) ve bunlara baÄŸlı olarak girdi-çıktı katsayısı (input-output coefficient) yıllara göre deÄŸiÅŸken deÄŸil, sabittir. ÖrneÄŸin, polipropilen denen plastik hammaddesi üreten bir petrokimya tesisinden çıkan bu ürünün; % 50’sini kapı-pencere profili, % 40’nı su damacanası, % 10’nu tükenmez kalem üreten sanayiler kullansınlar. Her sektör bu hammaddeleri kendi içinde sırasıyla % 90, % 98 ve % 80 oranında kullanırken eÄŸer üretimlerinde herhangi bir teknolojik deÄŸiÅŸiklik yoksa bu hammaddeyi üretimleri içinde her sene aynı oranda kullanırlar.

O nedenle, bu katsayılar sabit olduğu halde, GSYH hesaplarında değişken olarak kullanılırsa, sadece siyasi iktidarın istediği GSYH değerini tutturmak için her sene ayarlama yapılması mümkün olur.

BeÅŸ (5) numaralı dip notta açıklandığı üzere, teknik üretim katsayıları sabittir ve dolayısıyla girdi-çıktı katsayısı da sabittir. Ä°malat sektörü için bu katsayılar üretim teknolojisi ile sıkı sıkıya baÄŸlı olduÄŸu halde, deÄŸiÅŸken katsayıların kullanıldığı ifade edilen “Hizmetler Sektörü”nde somut bir meta dönüşümü olmadığından, konu bu kadar açık deÄŸildir. Hizmetler sektörünün GSYH içindeki payı % 70’lere tırmandığından, bu sektörde deÄŸiÅŸken katsayılar kullanıldığında GSYH’yı iktidarların istediÄŸi miktarda arttırmak çok kolaylaşır.

Nitekim 2007 senesinde Tayyip Erdoğan kişi başına millî gelirin (aslında kişi başına üretim değeri olan GSYH/Nüfus oranının) 8.000 $ olacağını ama bunu yeterli görmediklerini, rakamın 10.000 $ civarına çıkacağının müjdesini verdikten sonra, TÜİK rakamları revize ederek, bu değeri tutturacak şekilde GSYH miktarını girdi-çıktı katsayılarıyla oynayarak yükseltmiştir.


Hesap bazları değişti ama gerçekten zenginleştik mi?

Nasıl ki GSYH’daki artış ekonomik büyümenin göstergesidir, refahtaki geliÅŸmenin de temel göstergelerinden bir tanesi “Fert Başına Millî Gelir” rakamındaki artıştır. Son yıllarda, özellikle 2007 yılından beri TÜİK, Millî Gelir hesapları yapmamakta veya yapıyorsa da yayınlamamaktadır. Bunun yerine iktidarın başı ve ilgili, ilgisiz bakanlar veya yetkililer fert başına millî gelir yerine, fert başına GSYH deÄŸerinin cari fiyatlarla dolar cinsinden deÄŸerini vermektedirler.

Fert başına millî gelir, adından da anlaşılacağı gibi bir GELÄ°R’dir. Halbuki, siyasetçiler tarafından telaffuz edilen “fert başına GSYH”daki Gayrı Safi Yurtiçi Hâsıla bir gelir deÄŸil, üretim sırasında elde edilen katma deÄŸerlerin toplamı olan bir DEÄžER’dir. O nedenle, bu deÄŸerin yani GSYH’nın önce gelire, yani Millî Gelir’e çevrilmesi gerekir. DeÄŸer ile Gelir arasındaki farkı basitçe anlatmak gerekirse ÅŸu örnek yararlı olacaktır:

Parası olmayan ama bir evi olan kiÅŸi, evini satmadan önce emlakçıdan evinin “deÄŸerinin” 100 TL olduÄŸunu öğrensin. Satışa çıkardığı evini en yüksek fiyat verene 75 TL’na satsın. Bu durumda ÅŸahıs 100 TL’lik deÄŸerden, 75 TL gelir elde etmiÅŸ olur.

Benzer ÅŸekilde, “fert başına millî gelir” miktarını bulmak için GSYH’dan ne kadar Millî Gelir (MG) elde edildiÄŸi hesaplanmalıdır. Bu iki nicelik arasındaki iliÅŸkiler şöyle formüle edilir:

GSYH’dan amortismanlar düşülünce Safi Yurtiçi Hâsıla (SYH) elde edilir:

SYH = GSYH - Amortismanlar


Safi Yurtiçi Hâsıla’ya, sübvansiyonlar eklendiÄŸinde, Yurtiçi Gelir (YÄ°G) elde edilir:

YİG = SYH + Sübvansiyonlar


Yurtiçi Gelir’e, Net Dış Alem Faktör Gelirleri (NDAG) eklendiÄŸinde Millî Gelir (MG) elde edilir.

MG = YÄ°G + NDAG


Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için TÜİK tarafından Gelir Yöntemiyle 1987 bazlı ve en son 2006 yılı cari fiyatlarıyla hesaplanmış olan GSYH verileri ile DPT’nin aynı yıla ait NDAG bilgilerinden yararlanarak hazırladığımız aÅŸağıdaki MG hesap tablosunu irdeleyelim:

Resim özgününden % 67 oranında küçültüldü [ 742 x 251 ]
Resim


Görüldüğü gibi, 576,32 milyar TL’lik GSYH’dan (deÄŸerden) elde edilen Millî Gelir-MG (gelir) 439,21 milyar TL’dir. 2006 yılında Türk vatandaÅŸlarının yurt dışına götürdükleri kaynaklar, getirdiklerinden 0,54 milyar TL daha fazla olduÄŸundan NDAG negatiftir. Bu millî gelir rakamı, genellikle ortalama döviz kuru üzerinden dolara çevrilip, ait olduÄŸu yıldaki nüfusa bölünerek, fert maşına millî gelir elde edilir.

Mevcut fert başına millî gelir verileri grafik halinde sunduğumuzda, tablo daha anlaşılır hale gelecektir:

Resim özgününden % 76 oranında küçültüldü [ 655 x 381 ]
Resim


TÜİK tarafından yayınlanan 1987 bazlı cari fiyatlarla hazırlanmış GSYH ve Millî Gelir verileri, ortalama döviz kurundan dolara çevrilip, her yıla ait nüfusa bölününce, 2006 yılına kadar Fert Başına Millî Gelir deÄŸerlerinin en düşük deÄŸerler olduÄŸu görülür. Ancak, AKP iktidarının özellikle son yıllarda ekonomik mucizeler yarattığını belgelemek için, halk tarafından anlaşılmasının zor olduÄŸunu bildiÄŸinden, düşük olan MG rakamları yerine, yukarıda açıkladığımız ÅŸekilde iktidarın talebine göre üzerinde oynanmış olan GSYH’nın nüfusa bölünmesiyle elde edilen deÄŸerleri “fert başına millî gelir” diye açıklamaktadır.

Ancak, propaganda amaçlı telaffuz edilen bu yüksek GSYH/Nüfus rakamları, halkın artan fakirliÄŸi ile çeliÅŸmektedir. Çünkü gerçek fert başına millî gelir rakamları AKP’nin söylediÄŸi deÄŸerlerin yarısından bile düşüktür. GSYH’dan Millî Gelir’e dönüşüm için yukarıda verilen açıklamalar ve Tablo-5’den görüldüğü üzere Millî Gelir, (İşçilik Ãœcretleri+Brüt Kârlar+NDAG) toplamından oluÅŸur.

MG = İşçilik Ücretleri + Brüt Kârlar + NDAG


Uygulanmakta olan vahÅŸi soygun ekonomisi nedeniyle, işçilik ücretleri reel olarak düşmekte ve artan iÅŸsizlik nedeniyle de toplam “İşçilik Ãœcretleri” iyice azalmaktadır.

Keza, brüt kârlar için de aynı durum vardır. Uygulanan “deÄŸerli TL, ucuz döviz” politikası nedeniyle üretim maliyetleri yüksek, iç talep düşük olduÄŸundan fiyat artışları ve dolayısıyla toplam brüt kârlar düşmektedir. Ayrıca, yabancı ÅŸirketler kârlarını yurt dışına çıkardığı için ülkemizde yapılan üretimden elde edilen bu gelirler, bizim Milli Gelirimizden çıkıp yabancı ülkelerin MG rakamlarına dâhil olmakta ve yurtiçi kârları azaltıcı bir etki yapmaktadır.

Buna ek olarak Türk vatandaşlarının yurt dışına çıkardıkları kaynaklar daha fazla olduğundan NDAG değerleri son yıllarda hep negatif olup giderek büyümektedir. Bütün bu sebeplerden dolayı, MG rakamları önemli ölçüde düşük olmalıdır.

TÜİK ve DPT, 2007 yılından beri MG ve millî geliri hesaplamakta kullanılacak olan gelirler yöntemiyle GSYH hesapları ve NDAG bilgilerini yayımlamadıkları için MG’i net olarak hesaplamak mümkün olmasa bile, Fert Başına Millî Gelir rakamının bugünlerde 4.000-5.000 dolar civarında olduÄŸu tahmini, fazla hatalı olmayacaktır.

Bu tahmini destekleyen verilerden bir tanesi de temel sektörlerin GSYH içindeki paylarında yaşanan değişimdir. Özellikle 1980 Amerikancı darbesinden sonra IMF tarafından dikte ettirilip, Özal tarafından yürürlüğe konan ve halen pervasızca sürdürülen serbest piyasa ekonomisi ile tarım ve sanayi üretiminde köklü düşüşler yaşanmaktadır. Bu iki ana sektörün GSYH içindeki payları hızla azaltılarak, gerçek katma değer yaratmayan hizmetler sektörünün payı yükseltilmektedir. Böylece GSYH şişerken, üretimsizlik nedeniyle gelirler azalmaktadır.

Resim özgününden % 88 oranında küçültüldü [ 568 x 165 ]
Resim


Bu tablodaki en olumsuz etkenlerden biriside, sanayi sektörü içindeki lokomotif olan imalat sanayinin payındaki büyük düşüştür ki, üretimsizliÄŸin en önemli belirtecidir. Nitekim 2007 yılında baÅŸlamış olan batı kapitalist sistemindeki ekonomik krize kapılan ülkelerdeki yaÅŸanan krizin en önemli sebebi GSYH’nın sektörel dağılımında hizmetler sektörü payının benzer ÅŸekilde % 70’lerin üzerinde olması ve üretimin düşüklüğüdür.


GSYH’yı Satınalma Gücü Paritesi-SAGP cinsinden ifade ederken yapılan cinlik

GSYH ve Millî Gelir’in ne anlama geldiÄŸi ve nasıl hesaplandığını yukarıda ayrıntılı olarak anlattık ve GSYH’yı yüksek göstermek için girdi-çıktı tablolarında deÄŸiÅŸken katsayılar kullanılarak AKP’nin istediÄŸi deÄŸerlerin nasıl ayarlandığını açıkladık. Ancak hesaplardaki bütün bu açıklanan kalem oynatmalarına raÄŸmen GSYH iktidarın başının istediÄŸi seviyelere ulaÅŸmayınca, fert başına GSYH’yı satınalma gücü paritesi ile ifade ederken de rakamlarla oynama yoluna baÅŸvurulmuÅŸtur.


Satınalma Gücü Paritesi-SAGP nedir? [6]

Uluslararası gelişmişlik karşılaştırmalarında, ortak bir döviz kuruna dönüştürülen kişi başına GSYH değerleri kullanılmaktadır. Bununla birlikte, bu tür karşılaştırmalarda döviz kuru uygun bir değişim oranı olarak nitelendirilmemektedir. Döviz kuru kullanılarak ortak bir para birimine dönüştürülen harcamalar, sadece satın alınan mal ve hizmetin hacmini değil aynı zamanda ülkeler arasındaki fiyat düzeyi farklılıklarını da yansıtmaktadır. SAGP, ülkeler arasındaki fiyat düzeyi farkını gidererek gerçek mal ve hizmet hacminin karşılaştırılmasına yönelik yöntem arayışlarının sonucu olarak ortaya çıkmıştır.

SAGP’nin temel amacı, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) ve bileÅŸenlerinin uluslararası gerçek karşılaÅŸtırmasına yönelik göstergelerin elde edilmesidir. GSYH bir ülkenin ekonomik büyüklüğünü, fert başına GSYH ise o ülkede yaÅŸayanların refah düzeyini gösteren en önemli göstergedir. SAGP, ülkeler arasındaki fiyat düzeyi farklılıklarını gidererek GSYH ve bileÅŸenlerinin bu tür uluslararası karşılaÅŸtırmalarına olanak veren ortak bir deÄŸiÅŸim oranıdır.

Satınalma Gücü Paritesi (SAGP), ülkeler arasındaki fiyat düzeyi farklılıklarını ortadan kaldırarak, farklı para birimlerinin satın alma gücünü eşitleyen bir değişim oranıdır. SGP, belirli bir mal ve hizmet sepetinin satın alınabilmesi için gereken ulusal para tutarlarının oranı şeklinde hesaplanmaktadır. Bu oran kullanılarak farklı para birimlerine dönüştürülen harcamalar, satın alınan mal ve hizmet hacmindeki farklılıkları yansıtarak, ülkeler arasında gerçek anlamda karşılaştırılabilir veriler sağlamaktadır.

SGP en basit ÅŸekilde, iki ülkede aynı tanıma sahip bir ürünün fiyat oranı ÅŸeklinde hesaplanır. ÖrneÄŸin, 1 kg dana etinin fiyatı Türkiye’de 15 TL, ABD’de 20 Dolar ise; dana eti için 1 ABD Dolarının Satınalma Gücü Paritesi;

SAGP (Türkiye/ABD) = 15 TL / 20 ABD Doları = 0,75


olarak hesaplanır. Bu deÄŸer, dana eti için ABD’de ödenecek her bir Dolara karşılık Türkiye’de 0,75 TL ödeneceÄŸi anlamını taşımaktadır. Bu oran kullanılarak mevcut bir para ile ABD’de ve Türkiye’de satın alınabilecek dana eti miktarının karşılaÅŸtırılması saÄŸlanır. SAGP tek bir ürün için deÄŸil, piyasada yer alan mal ve hizmetlerin genelini kapsayan GSYH ve harcama bileÅŸenleri için de hesaplanmaktadır. Yukarıda Tablo-1’de verilen son üç yılın GSYH rakamlarını hatırlayalım;

Resim


Görüldüğü üzere, GSYH hesaplarında 2006 yılında 1987 bazlı seriden 1998’e geçmekle bir gecede saÄŸlanan 127,2 milyar $’lık hayali zenginleÅŸme AKP’ye yetmediÄŸinden, yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı gibi girdi-çıktı tablolarının sabit katsayıları yerine deÄŸiÅŸken katsayılara geçip, onları da istedikleri gibi ayarlamalarına raÄŸmen, ekonomide gelinen nokta halkı kandırmaya yetmemektedir.

Bu nedenle, GSYH’nın uluslararası mukayeseye uyarlanması için SAGP ile ifade etmek gerektiÄŸinden, bu amaçla kullanılan SAGP rakamları için kullanılan rakamlar da deÄŸiÅŸtirilmiÅŸtir. SAGP cinsinden GSYH’yı hesaplamak için cari fiyatlarla TL cinsinden verilen GSYH deÄŸeri o yıla ait SAGP’ne bölünerek, GSYH dolar cinsinden ifade edilir.


Türkiye ekonomisi için SAGP değerleri nelerdir?

Bu konuda çalışmalar yapan çeÅŸitli kuruluÅŸların bütün ülkeler için verdikleri rakamlar arasında tam bir uyum yoktur. Türkiye için verilen deÄŸerler aÅŸağıdaki Tablo-8’de görülmektedir.


Tablo-8 : Çeşitli kuruluşların Satınalma Gücü Paritesi Tahminleri
Uluslararası Para Fonu-IMF [7]
2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011
0,486 0,657 0,793 0,849 0,868 0,919 0,949 1,040 1,083 1,160 1,214
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı - OECD [8]
0,428 0,613 0,774 0,812 0,831 0,848 0,864 0,894 0,932 0,990 1,025
Center of International Comparisons-CIC, University of Pennsylvania-PWT [9]
0,501 0,681 0,815 0,887 0,919 0,987 1,010 1,105 1,139 1,190 ------
2008-2010 değerleri logaritmik ekstrapolasyonla hesaplanmıştır.
TÜİK, SAGP değerleri [10]
---- ---- ---- ---- 0,83 0,85 0,88 0,91 0,92 ---- ----
TUİK İstatistik Yıllığı 2009, sayfa 308, Tablo 18.1
---- ---- ---- ---- 0,83 0,87 0,90 0,96 1,01 ---- ----
Dünya Bankası - World Bank Data, ICP-International Comparison Program [11]
----- ----- ---- ---- 0,868 ------ ----- ----- ------ ------ -----
22.06.2010 The Economist Bic MAC Index [12]
---- ----- ----- ---- ---- ----- ----- ----- ----- 1,590 ----



Bu kadar farklı kaynakların verdiÄŸi SAGP rakamları arasında en basit olanı The Economist’in verdiÄŸi Bic MAC endeksi olup, güvenilir deÄŸildir. IMF tablosu, Dünya Bankası’nın 2005 yılı hesabını esas alarak hazırlanmaktadır.

Resmî Gazete’nin 25 Kasım 2010 tarih ve 27766 sayılı nüshasında [13] yayınlanan düzeltmeden anlıyoruz ki, DPT tarafından hazırlanan 2011 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve Ä°zlenmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararının eki “2011 Yılı Programı”nın “Tablo II: 3- Fert Başına GSYH” tablosunda kullanılan SAGP rakamı, AKP iktidarını memnun etmediÄŸi için deÄŸiÅŸtirilmiÅŸtir. Yapılan deÄŸiÅŸiklikle 2010 yılı için IMF’nin 1,159 olan SAGP kullanıldığında, SAGP cinsinden GSYH küçülmekte olduÄŸundan ve durum AKP tarafından beÄŸenilmediÄŸinden, GSYH’yı büyük gösterecek olan TÜİK’in 0,982 olarak verdiÄŸi rakam kullanılmıştır.

Resim özgününden % 84 oranında küçültüldü [ 595 x 164 ]
Resim

Böylece GSYH hesaplarıyla bir kez daha oynanarak zenginliğimize zenginlik katılmıştır.


AKP ekonomisi nereden beslenmektedir ?

Ekonomik büyümede mucizelerden (!) bahseden AKP, ülkemizi sekiz yıllık iktidarı döneminde çok büyük bir borç batağına sokmuÅŸtur. Gerek iç ve gerekse dış borç miktarları sekiz yıl gibi kısa sürede iki mislinden fazla artmıştır. 2010 yılı sonu itibariyle, kiÅŸi başına toplam borç tutarı 7.373,0 $’a yaklaÅŸmıştır.

Resim özgününden % 85 oranında küçültüldü [ 582 x 174 ]
Resim

AKP, Cumhuriyet’in 79 yılda yaptığı borçtan çok daha fazlasını sekiz yılda yapmayı becermiÅŸtir. Ayrıca, bu dış borç yükü ile aynı sekiz yıllık dönemdeki cari açığın nasıl finanse edildiÄŸi de oldukça ilginçtir. Hazine MüsteÅŸarlığı’nın Kasım 2010 sonu itibariyle hazırladığı veriler Tablo-11’de görülmektedir.

Tablo-11: Cari İşlemler Açığının Finansmanı (milyar $) [14]
--- --------------------- 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 Toplam
1
Cari Ä°ÅŸlemler Dengesi (2+3+4+5)
-0,6 -7,5 -14,4 -22,1 -32,2 -38,4 -42,0 -14,0 -48,5 -219,7
2
Toplam Sermaye Girişi (Bankaların döviz varlıkları ve Resmî Rezervler Hariç) (2.1.+2.2.+2.3.)
6,9 6,4 20,1 37,7 48,5 48,2 45,3 3,0 43,3 260,1
---
2.1. Yurtiçinden Doğrudan Yatırımlar
1,1 1,7 2,8 10,0 20,2 22,0 19,5 8,4 9,1 94,8
---
2.2. Bankacılık Dışı Özel Sektör Kredi Kullanımı (Net)
1,9 2,3 7,7 12,6 17,1 28,7 26,0 -12,9 -5,2 78,2
---
2.3. DiÄŸer (Net)
3,9 3,1 9,7 15,1 11,2 -2,5 -0,2 7,4 39,4 87,1
3
Net Hata ve Noksan
-0,8 4,5 1,1 2,8 0,2 1,8 4,7 5,1 4,6 24,0
4
Bankaların Döviz Varlıkları
0,6 0,7 -0,6 -0,3 -10,3 -3,5 -9,1 6,1 13,5 -8,3
5
Resmî Rezervler
-6,2 -4,0 -0,8 -17,8 -6,1 -8,0 1,1 -0,1 -12,8 -54,7



Sekiz yıllık AKP iktidarı döneminde toplam “Cari Açık” tutarı 219,7 milyar dolardır. Bu cari açığın; 94,8 milyar doları özelleÅŸtirmeler (yaklaşık 50 milyar) ve arazi, iÅŸletme hakları, ÅŸirket, arazi, konut vb satışlarla, 78,2 doları özel sektörün yurtdışından yaptığı borçlanmalarla, 87,1 milyar doları portföy yatırımları (borsaya giren yabancı paralar), hazine bonoları vs yollarla yapılan dış borçlanmalar olmak üzere toplam 260,1 milyar doları sermaye giriÅŸleriyle finanse edilmiÅŸtir.

Bu açığın 24,0 milyar doları T.C. Merkez Bankası’nın “Ödemeler Dengesi Bilançosu”nda görülen Net Hata ve Noksan faslından giren net miktardır. Bu konuya biraz daha deÄŸinelim. Bu fasılda görülen rakamlar, hiçbir bankada giriÅŸ ve çıkış kaydı bulunmayan, ancak anılan bilançonun dengelenebilmesi için giriÅŸ-çıkış miktarı hesapla bulunan kayıt dışı kaynağı belirsiz paralardır (büyük ihtimalle uluslararası beyaz zehir, insan ve silah kaçakçısı mafyaya ait olup, Türkiye’de aklanan kara para). TCMB verilerine göre 2002-2010 döneminde Net Hata ve Noksan faslından Türkiye’ye giren, çıkan ve Türkiye’de kalarak, cari açığın finansmanında iÅŸe yarayan, ancak kayıt dışı olduÄŸu için, her türlü mafya, tarikat ve gladyö tarafından yapılan örtülü operasyonların ve siyasetin finansmanında yasadışı kullanılan paraların miktarı inanılmaz boyutlardadır:

Resim özgününden % 96 oranında küçültüldü [ 519 x 203 ]
Resim


Sekiz senelik AKP iktidarı döneminde Türkiye’ye giren-çıkan kayıt dışı para miktarı 106,546 milyar dolardır. Bu kadar büyük para bir ülkeye, hükümetlerin bilgisi ve izni ve yabancı gizli servislerin koruması olmadan girip çıkamaz. Bu kadar büyük kara para trafiÄŸini görmemek, izlememek mümkün deÄŸildir. Ancak ne Maliye Bakanlığı Mali Suçları AraÅŸtırma Kurulu (MASAK) ve ne de Türkiye’yi denetleyen IMF ve benzeri uluslararası kuruluÅŸlar bu büyüklükteki kara para aklanmasını görmektedirler.


Sonuç

Sonuç olarak, AKP’nin mucize (!) ekonomik büyüme rakamları, cefakâr halkımızın boÄŸazından arttırarak 79 yılda yarattığı millî ekonomik varlıklarımızın vahÅŸice yaÄŸmalanıp, batı kapitalist sistemine aktarıldığı, mafyalaÅŸmış bir soygun düzenini gizlemek için uydurulmuÅŸ hayalî, kâğıt üzerindeki pembe tablolarda yer alan gerçek dışı sayılardan ibarettir.




Kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder