Anasayfa

Salı, Eylül 27, 2011

APO DEDİ Kİ ! / Muharrem Bayraktar

 
Hükümetin temsilcileri hem APO ile hem PKK’nın diğer lider kadrosu ile oturup görüştüler, pazarlık yaptılar, ancak şimdi bu pazarlıkların gereğini yapmakta aceleci davranmamanın bedelini bütün millete ödetiyorlar.  
Aslında pazarlıktan vazgeçmiş değiller. Sadece pazarlığın gereğini bir an önce değil de zamana yayarak yerine getirme politikasının bedelini ödüyorlar.

Bölünme ise bölünme, federasyonsa federasyon, her şeye çoktan razılar. Ama güllük gülistanlık aldıkları bir ülkeyi kirli pazarlıklarla nasıl kan gölüne çevirdiklerini ve bölünmenin eşiğine getirdiklerini halka anlatmakta hayli zorlanacaklar ki “PKK ile pazarlığın maddelerini zamana yayıyorlar.”  
 
Bugün her tarafı kan gölüne çeviren PKK’lı teröristlerin bu saldırılara neden başladığının, neden metropollere ve masum sivillere yöneldiğinin cevabını bulmak hiç de zor değil.
Bu köşede yazmıştık: “Bu saldırıların tek sebebi ‘APO ile devlet arasında yapılan’ gizli anlaşmaya devletin (hükümetin!) sadık kalmayacağına dair PKK tarafında oluşan kuşku. APO, cezaevinden tehditlerini sürdürüyor. ‘15 Haziran’da dediklerimiz olmazsa savaş çıkar, hükümet 3 ay bile dayanamaz’ diyor. İlave ediyor: ‘Benimle görüşmeye gelen heyette devletin ciddi kurumlarının temsilcileri vardı. Bunlar devlete etki edebilecek güçte idi. Burada yaptığım görüşmeler nitelikli görüşmelerdir, anlamlı görüşmelerdir. Ciddi görüşmelerdir. Benimle görüşmeye gelen heyet, görüşmenin ciddiyetinin farkında, her geçen gün daha da farkına varıyor diyebilirim.’ APO net konuşuyor: AKP ‘Bana devletin en önemli birimlerinin temsilcilerini gönderdi, konuştuk, olayın ciddiyetini kavradılar.’ ( M. Bayraktar, Yeni Mesaj, 15.06.2011)”
Devletin bu önemli birimlerinin temsilcilerinin kimler olduğunu PKK-MİT görüşmesi kasetinin basına sızmasından öğrendik.
Aşağıdaki sözler de APO’ya ait:
“Ben 8 yıldır AKP’ye şans veriyorum. Şimdiye kadar beşinci seçim oldu. Yanıma geldiler “bu seçim geçsin, şu seçime kadar bekleyin” dediler, 8 yıldır bu şekilde oyaladılar, şimdi de “önümüzdeki seçime kadar” diyorlar. 8 yıldır ben onları bekliyorum. Kürtler isyan mı etsin istiyorlar? Artık biz bu oyuna gelmeyeceğiz. AKP’ye şans veriyorum yoksa iç çatışma çıkar.”
Devletin ve hükümetin temsilcileri hem APO ile hem PKK’nın diğer lider kadrosu ile oturup görüştüler, pazarlık yaptılar, ancak şimdi bu pazarlıkların gereğini yapmakta aceleci davranmamanın bedelini bütün millete ödetiyorlar.
Aslında pazarlıktan vazgeçmiş değiller. Sadece pazarlığın gereğini bir an önce değil de zamana yayarak yerine getirme politikasının bedelini ödüyorlar.
Bölünme ise bölünme, federasyonsa federasyon, her şeye çoktan razılar. Ama güllük gülistanlık aldıkları bir ülkeyi kirli pazarlıklarla nasıl kan gölüne çevirdiklerini ve bölünmenin eşiğine getirdiklerini halka anlatmakta hayli zorlanacaklar ki “PKK ile pazarlığın maddelerini zamana yayıyorlar.”
Yani bütün bu saldırılar APO’nun “verdiğiniz sözü tutmazsanız iç savaş çıkar” tehdidinde gizli.
AKP hükümeti devlet yönetiminde profesyonel kadrolara sahip olmamasının cezasını çekiyor.
PKK’lılara “metropolleri bomba ile doldurdunuz, hepsini biliyoruz” diye hava atan MİT yetkilisinin aslında hiçbir şey bilmediği patlayan bombalardan anlaşılıyor.
APO’ya cezaevinden “AKP, verdiği sözü tutmazsa 3 ay bile dayanamaz, iç savaş çıkar” diye tehdit etme serbestisini verenlerin akan kan da hiç mi payı yok sizce?

Sıfır sorun
Erdoğan dedi ki: Gerekirse İsrail’e savaş ilan ederiz.
Erdoğan dedi ki: Sözün bittiği yerdeyiz. Gerekirse Suriye’ye haddini bildiririz.
Erdoğan dedi ki: Rumlar Akdeniz’de sondajı durdurmazsa gerekeni yaparız.
Yoksa siz komşularla “sıfır sorun”a inanmayanlardan mısınız? 

Kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder