Anasayfa

Cumartesi, Aralık 25, 2010

Banu Avar;“CHP’ye operasyon yapılmıştır”



"Sınırlar arasında” programıyla dikkatleri üzerine toplayan televizyon programcısı ve yazar Banu Avar, dün A.İ.B.Ü. Mavi Salon’da gerçekleştirilen etkinliğe katılmak üzere Bolu’ya geldi.

RÖPORTAJ: ZEKİ ERCİVAN

Kendini işsiz gazeteci olarak tarif ediyor. Çalıştığı bütün televizyon kanlarlından (TRT’de dahil) atılma nedenini yeni dünya düzeninin onun tarifiyle düzenin tanrılarının istemediği şekilde tarif ettiği için cezalandırıldığını söylüyor. Ama doğruları anlatmakta ısrar ettiğini ve bu durumu koruyabilmek için Cumhuriyet ve Sözcü gibi bilinen muhalif gazetelerde ücretsiz yazı yazmayı teklif ettiğini ancak bu kurumlardan da geri çevrildiğini söylüyor. Banu Avar A.İ.B.Ü.’de gerçekleşecek sempozyum öncesi sorduğum soruları yanıtladı. Avar çok ilginç tespitlerde bulundu.

Hocam bu soruyu daha dolambaçlı bir şekilde nasıl sorabilirim diye düşünüyorum ama sanırım bu durumun bir yolu yok TRT’den neden atıldınız?

Bu çok uzun süre önce olan bir durum ama şimdi cevap vermemizin bir anlamı olur mu?
Olur, tabi lütfen...

Söyleyeyim o zaman. Ben zaten dört sene TRT’de çalıştım. Birinci yıl daha çok Avrasya bölgelerine gidiyordum. Bu durumu daha çok şu şekilde düşündüler “Nasıl olsa Amerikan Avrasyacılığı da var bu programlar kullanılabilir” diye düşünüldü. Bizi orada tuttular. Ama ikinci seneden itibaren ben “Hangi Avrupa?” dizisini başlattım. Avrupa’da 17 ülkede ki uygulamaları eleştirmeye başlayınca ve özellikle Avrupa’da ki soykırım tarihi ile ilgili çalışmalar yapınca ki bu konu benim çok dikkatimi çeken bir konuydu. Avrupa neredeyse bütün yüzyıllarda soykırımlarıyla büyük insan katliamı yapmış bir yerdir. Bu durum bizim coğrafyamızda asla yoktur. İşte o soykırımlarla ilgili ve Avrupa birliği ile ilgili röportajlar yapmaya başladığımızda bu politikaların insanları nasıl harcayan politikalar olduğunu gösteren röportajlar yapınca o zaman yasaklamalar başladı. Yaklaşık kırk beş dakika verdiğim röportaj yirmi dakika çıkıyordu televizyonda. Benimde babamın memleketi Halep’te yapılan bir programda İsrail’e değinildiği için hemen hemen program üçte iki oranında kesintiye uğradı. Hemen arkasından İsveç, İsrail, Gürcistan gibi ülkelerde program yaptık ve programların devamında Büyük Ortadoğu Projesi’yle ilgili bir program yaptık. O çalışmanın kurgusunun hazırlandığı sırada çalışma odamıza bir arkadaş girdi ve bir sarı zarf var dedi. Bizde sarı zarfın ne anlama geldiğini herkes bilir. O sarı zarfı açtığımda işten atıldığımızı anladım.

Büyük Ortadoğu Projesi programı sizin işinizin sonu oldu yani…

Evet, daha sonra bu karar verildikten sonra kanal yöneticileriyle görüşmek istedim. Hiç çekinmeden gittim görüşme yaptım. Çünkü bir yıl daha sözleşme süremiz vardı. O zamanki yöneticilerden birine dedim ki “Ben dava falan açmayı düşünmüyorum ama bu kararın sebebini öğrenmek istedim” dedim gülerek Zeynel Koç isimli Bey bana açıklama yaparken ağzından şu sözler kaçtı “Ah Banu Hanım hiç ister miydik ama Amerika büyükelçisi İsrail büyükelçisi Gürcistan büyükelçisi çok baskı yaptı” dedi. Bende o odada bulunan dört ismi kayıt altına alarak oradan teşekkür edip ayrıldım. Yani bana açık ve net olarak yüzüme söylenmiş bir olaydır. Türkiye artık Türkiye’den yönetilmiyor dışarıdan büyükelçiler aracılığıyla yönetiliyor. Bu durumun somut bir kanıtıyım ben.

Sonrasında söylemek biraz tuhaf oluyor ama TRT öncesi TV 8’de de program yaptınız oradan da atıldınız galiba değil mi?

Evet, o dönemde Atilla Ağabey (İlhan), Erol Manisalı’da benimle aynı zamanda atıldı. Kanalın o zamanki patronu dedi ki “Ben NATO’yla ilgili ihaleler alacağım burada sizin olmanız benim için çok iyi değil” dedi ve bize “Hadi güle güle” dedi. Ben o kanalın belgesel bölümünü kurmuştum. Yüze yakın belgesel yapmıştım. Sokakta kalınca o belgesellerimi bir kurdeleye bağlayıp TRT’de Şenol Demiröz vardı o zaman çok ilginç bir adamdı. Ona gönderdim. Sonra TRT maceramız başladı. Sonra Şenol Demiröz atıldı ardından bir buçuk yıl sonra bizi attılar zaten.

Şuan herhangi bir yerde televizyon programı yapmıyorsunuz değil mi?

Hayır yapmıyorum. Yasaklıyım zaten. Program yapmam yasak. Cumhuriyet gazetesinde de yazdırılmıyorum. Sözcü gazetesinde de yazdırılmıyorum. Bedava yazmayı teklif ettiğim halde. ART’de programlarımı kendi paramla yapıyordum. Param bitti. Çünkü yaptığım etkinliklerde ben hiçbir yerden para almam hep ben veririm. Onun için param bitti yapamıyorum. Sözcü Gazetesi’ne başvurdum yazı yazmak için ama onlarda istemediler. Onlar daha çok Mine Kırıkkanat vari Avrupa Birliği’ne yakın isimlerin yazmasını tercih ediyorlarmış. Bende Avrupa Birliği’ne yakın biri değilim. Cumhuriyet Gazetesi yazmamı hiç istemiyor. Avrupa Birliği’ne yakın olmayan hiçbir ismin şuan bu alanda çalışabilme imkanı yok.

Anadolu gazetelerinde yazmayı düşünmez miydiniz? Mustafa Yıldırım sürekli olarak Anadolu gazetelerinde yazıyor.

Benimde yazılarım çıkıyor. İnternet gazeteciliği yapan arkadaşlar falan hemen benim yazılarımı alıp dağıtıyorlar zaten. Otuz kırk tane farklı noktada internet medyacıları benim haberlerimi yayınlıyor. Fethiye’den Mudanya’ya birçok noktada yayınlanıyor. İnternet dışında yayınlayacak alanımız kalmadı.

Ergenekon sürecinde herhangi bir sorunla karşılaştınız mı?

Ben iddianamenin dört farklı noktasında varım. Sevgi Eren Erol benim arkadaşımdı. Onunla ara ara telefonda konuşurduk. Bütün o konuşmalar var. Gel at binmeye gidelim gibi abuk subuk konuşmalarımızı koymuşlar oraya. İsteseler beni de o sürecin içinde dahil ederlerdi ama etmediler. Gerekli görmediler herhalde. Baktılar zaten sesi kısılmış.

CHP’nin son olarak oluşturulan parti meclisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben o konuda da yazı yazmıştım. Şuan CHP’nin içine giren turuncu isimler var. CHP’ye turuncu devrim yapılmıştır. CHP’ye operasyon yapılmıştır. CHP diye bir şey kalmamıştır bence. Bütününe baktığım zaman durumun bu şekilde olduğunu gördüm. Ben daha çok Soros Vakfı’nın ve TESEV’in damgasını görüyorum. Dolayısıyla MYK’da bu isimlerin olması çok normal.   

Ama Kemal Kılıçdaroğlu’nun ilk genel başkan olarak gelişinde yaptığı konuşma o dönemde partilileri ve sosyal demokratları çok ciddi anlamda etkilemişti…

Ben CHP’nin bir bütün olarak bu şekilde bir hale getirildiğini düşünüyorum. Bence CHP’ye bir operasyon yapıldı ve bu hale geldi. Şuan görev alan insanlarda bir bütün olarak görevlerini yapacaklar. Tahmin ediyorum ki eğer Yugoslavya örneğini takip edersek Yugoslavya dağılmadan önce sosyal demokratlar getirildi işin başına. Çünkü milliyetçi cephelerden falan bıkmışlardı. Onları saf dışı ettiler. Önce sosyal demokratlar getirildi sonra anayasa değişti ve bitirdiler Yugoslavya’yı. İnşallah bizim sonumuzda aynı şekilde olmaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder