Anasayfa

Salı, Ocak 03, 2012

“Türkiye Baharı” Hesapları / Zahide UÇAR

 
"İşte hakikat gelip adamın suratına böyle vurur Sayın Erdoğan!!.
Dün Türk devletini katil ilan eden diliniz, bugün o sözleri yalıyor.
Neymiş?
“Hiçbir devlet kalkıp da bilerek kendi halkını bombalamaz” mış(!)..
Öyle çabuk yaladınız ki sözlerinizi. Arşivleri açmayarak suistimale açık bıraktığınız iddialarınız demek ki “HAKKA” dokunmuş.
Bugün yediğiniz şamar, HAK ve HAKİKATİN şamarıdır.
Tabii anlayana…" 
 
Emperyalist-sömürgeci şeytanların Türkiye üzerinde ki 100 yıllık hesapları AKP’nin mecburiyetleri yüzünden ısıtılıp yeniden önümüze kondu.

Sömürgeci devletlerin 100 yıl önce yarım kalan Sevr projesinin önünü açmak için 35 köylü kurban edilmiştir.

İkiz ihanet yasasının TBMM’den çıkması; Büyük Ermenistan ve sözde Kürt Devleti şemsiyesiyle Büyük İsrail devleti kurma hesaplarına cesaret kazandırdı.

Komik olan ise, Güneydoğu’yu Türkiye’den koparmak için PKK’ya destek olan devletlerden ikisi bize PKK hareketleri hakkında bilgi veriyor(!)..

Celladından medet ummak gibi garabet bir anlaşmayı ancak mecburiyeti olanlar yapar.

ABD’nin küresel elitleri İran ve Suriye konusunda sıkıştı. Erdoğan isteksiz.

Ordu’ya yanlış istihbarat verilerek bir taşla çok kuş vuruldu. Kürtleri PKK’ya itme hesapları yapılırken, Ordu’nun itibarı ile bir defa daha oynandı. Aynı zamanda Erdoğan’a mesaj yollanarak; “seni kendi sözünle vururuz” dediler.

Erdoğan Esat’ı halkını bombalamakla suçlamıştı. Şimdi kendisi halkını bombalamakla suçlanıyor. Demek ki öyle havadan atmakla olmuyormuş. Elin oğlu sana yanlış bilgiyi verir, sonra verdiği yanlış bilgi üzerinden seni yargılar. O çok sevdiğiniz Arap Baharı denen Amerikan Baharını sana da yaşatmaya kalkar.

Kendi Ordunla mücadele edip, düşman ordusu ile istihbarat paylaşırsan; kendi orduna güvenmeyip DÜŞMAN ORDUSUNA GÜVENİRSEN, olacağı budur.

Daha önce de yazdık. O büyük PKK baskınlarında ABD’nin çift taraflı bilgi paylaşımı ihtimali araştırıldı mı? Zayiat vermeden geri çekilebildikleri o büyük baskınlar ABD ve MOSSAD gibi Güneydoğu üzerinde planı olan devletlerin yardımı olmadan gerçekleşebilir mi?

Ordu önceki baskınlarda “kaçakçı köylüler sandık” dedi, yandaş medyaya hedef oldu. Şimdi de “niye vurdu” deniyor.

Niye vurduğunu; “PKK ile yapılacak mücadeleyi Amerika’nın iznine bağlayan AKP ve Başbakan’a soracaksınız!.” Daha da öte gidip Amerika ile 2 sayfa, 9 maddelik özel anlaşma yapan Abdullah Gül’e soracaksınız.

Unuttuğunuz bir ikili anlaşmayı hatırlatalım. Hani 2006 yılında ABD ve Türkiye arasında PKK ile mücadele koordinatörlüğü kurulmuştu. Türkiye tarafını emekli Orgeneral Edip Başer temsil ediyordu. Sonra ne oldu? Koordinatörlük fiyasko ile sonuçlandı.

AKP ve ABD bir olup 9 yıldır bu milleti oyalıyor.  

Amerika’nın küresel elitleri İran ve Suriye operasyonu için acele ediyor. Erdoğan ağırdan alıyor. Küresel elitin gerçek müttefiki, gladyonun yeni elemanı cemaat Erdoğan’a saldırıyor.

Kutlu bir hedefte birleşmek yerine, çıkar paydasında ittifak oluşturanların ittifakı çatırdıyor.

Adam satmaca günlerinden adam asmaca günlerine geçilirken, küresel elit Türk Baharı’na oynuyor.

Ve Allah’ın haber verdiği gibi Recep Tayyip Erdoğan; “YARGILADIĞI GİBİ YARGILANIYOR”.

Atatürk ve silah arkadaşlarını insafsızca Dersim katliamcısı ilan eden başbakan, çok geçmeden “Devlet Vatandaşını Bombaladı” manşetinin muhatabı oluyor.

Hak bu kadar mı erken tecelli eder?
Demek ki Recep Bey haksızlık yapmış.
Kur-an’da ne buyuruyor:
“Yargıladığınız gibi yargılanmadan bize döndürülmezsiniz.”
Recep Bey bu atılan manşetle “yargıladığı biçimde yargılanıyor.”
Demek ki atılan iftira taşları bumerang olup adamın alnına yapışırmış.
İşte o yüzden;
“Büyüklenme sultanım, senden büyük Allah var” diye bağırılıyordu.

Erdoğan bavul gazetecisi Baransu’nun suçlamalarına ibret alınacak bir yanıt veriyor:
"Acımasız başlıklardır. Hiçbir devlet kalkıp da bilerek kendi halkını bombalamaz. Bilir bilmez yazan çizen bazı köşe yazarı sıfatıyla cambazlar var. İstihbarat örgütlerimizi daha iyi biliyorlarmış. Güya böcekleri var.”

İşte hakikat gelip adamın suratına böyle vurur Sayın Erdoğan!!.
Dün Türk devletini katil ilan eden diliniz, bugün o sözleri yalıyor.
Neymiş?
Hiçbir devlet kalkıp da bilerek kendi halkını bombalamaz” mış(!)..
Öyle çabuk yaladınız ki sözlerinizi. Arşivleri açmayarak suistimale açık bıraktığınız iddialarınız demek ki “HAKKA” dokunmuş.
Bugün yediğiniz şamar, HAK ve HAKİKATİN şamarıdır.
Tabii anlayana…

NOT: Ölen 35 kişi kaçakçılık yapıyormuş. Bu cümle öyle normal telaffuz ediliyor ki… Bu telaffuz aslında hukuk devleti olmadığımızın ilanıdır.
Devlet Doğu’nun kullandığı kaçak elektriği çalmayan diğer bölge insanlarından alıyor. Aslında buna almak denmez, çalmayan vatandaştan “gasp ediyor” denir.
Batıda elektrik çalan vatandaş yakalandığında “ki, mutlak yakalanır. Çünkü yeni teknoloji ile kaçak elektrik kullanmak aslında mümkün değildir.” hırsızlıktan yargılanır ve “devlet memuru” olamaz. Oysa Doğu’da kaçak engellenmez. Kaçak kullananların elektriği kesilmez. Nasıl olsa “kaz yerine konup yolunacak namuslu vatandaş” vardır.
Böylece Batıda ayrı, Doğuda ayrı hukuk uygulanır.
Kaçak işi de böyle. Kaçak devlet yetkililerince suç değilmiş gibi telaffuz ediliyor. O kaçakçıların PKK’ya haraç ödediği ise özenle saklanıyor.
Doğuda hukuku rafa kaldıran devlet yetkilileri acziyetlerinin faturasını kanunlara uyan vatandaşlara çıkarıyor.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder