Arslan BULUT

![]() |
![]() Emperyalizm ölüm demektir, namlısını üzerine dikilmiş bir silahtan.. Emperyalizm bombadır, çok sevdiğin ülkene, sevdiğin şehrin en sevdiğin sokağında başına patlarken.. Emperyalizm açlıktır, geceleri seni uyutmayan o duygu, o korku, o miğde gürültüsüdür. Her akşam eve eli boş gelen babanın eline bakıp, aç kalmaktır, emperyalizm.. Emperyalizm terördür, hemen yanı başında bekleyen o ecel, o korku ve karanlık sessiz ölümdür.. Emperyalizm muhtac olmaktır, eşe dosta. Utanarak, boynunu bükerek yardım kuyruklarına girmektir, evinde ki aç çocuğuna bir tutam ışık, sevgi, heycan ve aş vere bilmek için.. Emperyalizm sömürmektir, sömürülmektir, elinde avucunda ne kaldıysa çaldırmaktır. Çoğu zaman suskun bir halde kaptırmaktır sahib olduklarını, bir yabancının kanlı eline.. Emperyalizm özgürlüktür, kanadı kırılmış bir kuşun kafeste özgür olabildiği gibi.. Emperyalizm başkaları tarafından paylaşılmaktır, varını yoğunu başkalarının paylaştığını seyretmektir.. |
|
![]() Ortaçağ kalıntısı başkanlar, başbakanlar, krallar, şeyhler, babalar, oğullar saltanatlarını, koltuklarını, altınlarını, İsviçre bankalarındaki paralarını koruma telaşına düştüler. Zayıflayan, güç yitiren, ekonomik ve siyasal krizlerle karşı karşıya olan ABD de yaşıyor bu korkuyu. İsrail de yaşıyor… Korku dağları bekliyor. Suçun çoksa, korkun da çoktur. Zulmün çoksa, korkun dağlar kadar büyüktür. Her zaman, her yerde karşına çıkar o korku. Peşini bırakmaz. Yüreğindedir. Beynindedir. Yaşantındadır. Yatarken, kalkarken, konuşurken, gülerken, yerken içerken, dolaşırken hep yanındadır. Hep aklındadır. En çok da geceleri… “Uyku girmez gözüne. Zalım yastık diken olur yüzüne…” Korku dağları bekler. Sen belli etmesen de, cesur görünsen de, efelik taslasan da ses tonunda, yüzünde, davranışlarında o kendini gösterir. Açığa vurur. Soğukkanlılığını yitirirsin. İpe sapa gelmez laflar edersin. Mısır, Tunus, Yemen seni telaşlandırır. Tedirgin eder… Haksızlığa, hukuksuzluğa karşı “meşru direniş” çağrısı yapan milletvekillerini “eşkıyalıkla” suçlarsın. Hak arayan, direnen insanla eşkıyayı birbirine karıştırırsın. “Yargıtay’ı, Danıştay’ı, Anayasa Mahkemesini emrim altına alacağım, dilediğim kararı çıkaracağım. Yargıçlar, savcılar benim parti militanım gibi iş görecekler. Dilediğimi dilediğim yere tayin edeceğim. Ama kimse bana itiraz etmeyecek. Kimse sesini yükseltmeyecek. Muhalefet de iktidar da ben olacağım …” dersin, dikensiz gül bahçesi yaratmaya çalışırsın ve bu uygulamanın adını da “ileri demokrasi” koyarsın… |
![]() "AKP bir İslam partisi değildir", Mason University'deki konuşmasında; "Mayınlı arazileri Simon alsa ne olur", mayınlı arazilerin satışı sırasında; "Rasmussen asla NATO genel sekreteri olamaz, peygamber efendimizin karikatürleri nasıl ifade hürriyeti kapsamında olabilir", NATO'ya yeni genel sekreter seçimi sırasında; "Aslında zaten fiili yarı başkanlık sistemi işliyor", dün; "Başkanlık sisteminin faydalarını bilmeli halkımız, ben tartışılmasını istiyorum!", yine dün; "Düğmede Türkiye'nin de parmağı olmalı", Füze Kalkanı görüşmeleri sırasında; "Filistin'deki acılara kayıtsız kalamayız", aklına her estiğinde; "Model Ortağız", Obama her gaz verdiğinde; "GOP'un Eşbaşkanıyız", her Silivri tutuklaması sonrasında; "Sayın Mübarek, kefenin cebi yok...", eşbaşkanlığın getirisi aklına geldiğinde; Ve benzeri birbirinden çelişik pek çok ifade ile son 9 yıla damgasına vuran garip kişilik, ülkemizi de çelişkiler ülkesi yaptı. Hem de Mısır'dan beter... |