Cumartesi, Şubat 05, 2011
AB Uyarınca Diplomalarınız Elinizden Alındı / Mahiye MORGÜL
Kuyrukta bir genç kızımız Kız Meslek Lisesinde Çocuk gelişimi okuyor, ama fakültenin kapandığını bilmiyor. “Yani ben şimdi Çocuk Gelişimi dersinin öğretmeni olamayacak mıyım?” diyor. 2 yıllık meslek okuluna sıfır puanla sınavsız gidecek, oradan çocuk bakıcısı olarak çıkacak, Kız Meslek Lisesindeyken okuduğu derslerin çok altında bilgiyle yüksek(!) okuldan çıkacak; sadece bebeğin altını değiştirme sertifikası, sadece bebeğin mamasını yedirme sertifikası… Düş kırıklığına uğradı.
Kuyrukta bir bey, İmam Hatip Meslek Lisesinin kapatılacağına, sertifikalı kurslara döneceğine inanmıyor, almıyor uzattığım yazıyı.
Ulus Atatürk Kız Meslek Lisesine gittim, bahçede okulun Çocuk Gelişimi öğretmeniyle karşılaşıyorum, beni tanıyor. “Sabah gelseydiniz, sizi drama dersime davet ederdim, bize bir uygulama gösterirdiniz” diyor. Bildiriyi veriyorum eline, duymamış, şaşırıyor. “Eğitim Küresel Piyasaya Teslim” kitabımdan imzalı istiyor.
Bu okulun hiçbir öğretmeni ve hiçbir öğrencisi kalmayacak, çünkü yerine otel yapılacak, Atatürk tabelası da, okulun yetiştirdiği ünlü modacıların anıları da yok olacak.
Merkezdeki böyle köklü meslek liseleri arsası için satılacak.
Gencecik insanlar ne yaşadıklarını bilmiyorlar. Fen Fakültesi diplomalarının kaldırıldığını bilen sadece bir kişiye rastladım.
Haberlerde, ne kadar basit soruları bile bilmeyen gençlerimizi aşağılayarak anlatmak modası var şimdi. Ben eline bildiriyi verirken birisi diyor ki, “Haberlerde vardı, gençlerimiz hiçbir şey bilmiyorlar… Okumasınlar daha iyi.” İşte bunu dedirtmek için o haberler tertipleniyor, onu bilmiyor. Öyle insana öyle soru sorarsın, onu da haber yaparsın… Haber değeri nedir bunun diye sormazsın. Kitleleri önce ne kadar aptal olduklarına inandırmak psikolojik harptir!
Başkasının bilmediği soruyu kendisi biliyor ya, mutlu olmasına yetiyor. Aynı insana kaybettiği haklarını soruyorum, haberi bile yok. İnsanımız ne kadar uyutulmuş, görüyorum. Bildiri dağıtmamdaki amaç da zaten ulaşabildiğim kadar insanı ayıktırmak…
-Diplomalarınız elinizden alındı, biliyor musunuz?
-AB Protokolü uyarınca 1990’dan beri alınmış bütün diplomaların geçersiz olduğunu, biliyor musunuz?
-Gazetecilik diplomaları artık geçersiz oldu, biliyor musunuz?
-YÖK yerine MYK geldi, biliyor musunuz?
-Fakülte müfredatları lise düzeyine indirildi, biliyor musunuz?
-5544 sayılı bir kanunla sertifikalı, paralı sınav sistemi geldi, biliyor musunuz?
-5544 sayılı kanun anayasaya aykırı, yabancılara üstünlük getiriyor, biliyor musunuz?
- Teknik Eğitim Fakülteleri kapandı, meslek liselerine artık öğretmen yetişmeyecek, biliyor musunuz?
-Artık usta ve kalfa yetişmeyecek, sadece çırak olunabilecek, biliyor musunuz?
-Okul yerine “Yaşam boyu öğrenme” adı altında paralı sertifikalı kurslar geliyor, biliyor musunuz? (Gazi Eğitim’in bahçesindeki bütün panolarda reklamı var. Camilerde hutbe olarak veriliyor.)
-Sadece okuma yazma bilmek, sertifika veren kurslara gitmek için yeterli olacak. Her yaştan insanla orada bir arada olabileceksiniz, herkes istediği kıyafetle, sarıkla şalvarla fesle takkeyle kursa girebilecek, biliyor musunuz?
-İmam Hatip Lisesinde okutulan derslerin her birini, cemaatlerin kendi paralı kurslarında vereceğini, biliyor musunuz? (Diyanet İşleri ve İlahiyat fakülteleri kapanır!)
-Sabah gazetesinde çalışanların kapı gibi gazetecilik fakülte diplomaları yok sayıldı, Amerikan sınav şirketinden sertifika almaları için işten atıldıklarını, biliyor musunuz?
İşte böyle… Şu TV kanalları bizi böyle başkalarının bilgisizliğiyle alay ederek sığ bir üstünlük duygusuna sevk ediyorken, biz rehavete erdirilirken elimizden kapı gibi diplomalarımız alınıyor…
Nasıl, bunca yıl emek vererek kazandığımız diplomalar, kurduğumuz fakülteler, edindiğimiz bilgiler yok sayıldı… Bu savaş değil de nedir?
Tıpkı kurutulan derelerimiz gibi… Torbalara tıkılan haklarımız gibi… Kuşların, ceylanların, karıncaların hakkını bile vermeden borulara hapsedilen sularımız gibi…
İnsanoğluna bu kadar cefa reva mıdır?
Hele düşmesin yola diplomaları elinden alınanlar… Hele hele dereleri elinden alınan sarı yazmalılar, Şebinkarahisarlılar, İkizdereliler, Toroslular, Askoroslular, Borçkalılar, Hopalılar…
Su kaynaklarınız kurutulurken ne yapacağınızı biliyorsunuz…
Bilim kaynaklarınız kurutulurken ne yapacağınızı da düşünmeye başlasanız…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder