Anasayfa

Perşembe, Mart 22, 2012

Butik devlet ve demokratik özerklik projesi! / Arslan BULUT



''Bir benzetme yapmak gerekirse, Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı’nın, “Başbakan Tayyip Erdoğan adına tam yetkiliyim” diyerek Oslo görüşmelerinde kabul ettiği demokratik özerklik projesine uygun devletçiklere  “butik devlet” denilebilir... Veya Tayyip Erdoğan’a, AKP henüz kurulmadan 2001 yılında gönderilen gizli CFR belgesinde belirtilen  “otonomi verilecek yerel yönetimler”e butik devlet denilebilir...
Ayrıca bir devletin başka bir devletin politikalarının uygulayıcısı olması durumuna elbette  “taşeronluk” denilir.''

Çarşamba, Mart 21, 2012

Brüksel’de Türklüğe karşı savaş toplantısı! / Arslan BULUT



''Konuşmacılardan Andrew Duff’u, bu sütunun okurları hatırlayacaktır. İngiltere kraliyeti tarafından  “Tanrıya ve Emperyal Hedeflere Hizmet” rütbesi ile ödüllendirilmiş olan Türkiye-AB Ortak Parlamento Komitesi Başkan Yardımcısı ve Avrupa Parlamentosu Milletvekili Andrew Duff, 2005 yılının Eylül ayında Diyarbakır ve diğer bölgelere  “otonomi” verilmesini önermiş ve Atatürk için,  “Bu eski liderin fotoğrafları kamu binalarından indirilmeli” demişti...
Duff’şöyle demişti:
 “Türkiye, Avrupa’nın gerçek partneri olabilmek için klasik milliyetçi Kemalizm’le mücadele etmelidir. Devletin gücü azaltılmalıdır. Kemalizm reforme edilmeli ve bu eski liderin fotoğrafları kamu binalarının duvarlarından indirilmelidir. Türkiye, artık Kemalizm’de değişme gereğiyle yüzleşmeli. Sadece yasalar, anayasa değil Kemalizm kültürü ve felsefesi de değişmeli.
Vatansever olabilirsiniz, ama öncelikli işimiz Avrupalı olmak. Bunun vatanseverlikten taviz olduğunu düşünenler var. Örneğin CHP, Kemalizm’in modernleşmesine karşı... Baykal, entelektüel olarak verimli değil.
Türkiye’nin merkeziyetçi yönetim yapısından adem-i merkeziyetçi yapıya geçmeye ihtiyacı var. Diyarbakır’da bölgesel otonomiye varacak şekilde merkeziyetçi yapının değişmesi iyi olur. Bunu sadece Güneydoğu için değil, diğer bölgeler için de öneriyorum.”
Bu taleplerin Oslo’da PKK ile yapılan görüşmelerde kabul edildiği biliniyor. Baykal’ı da niçin indirdikleri bu sözlerden anlaşılıyor..

Başta Tayyip Erdoğan olmak üzere, gerek AKP sözcüleri gerekse medyada kendilerini AKP politikalarını desteklemekle görevli sayan yazarlar, Dersim, Menemen ve 31 Mart vakalarını gündeme getirerek, Atatürk ve Kemalizm üzerinde yanıltıcı tartışmalar yaparak, İngiliz derin devletinin adamı olan Andew Duff’un taleplerini gündeme getirmiş olmuyor mu?
İngilizler, Atatürk’ten intikam almaya çalışıyor ve bunun için İslam adına ortaya çıkanları kullanıyor. Fakat bu sözde İslamcıların icraatları incelendiğinde, ABD ve Avrupalıların politikalarını takip ettikleri, Ankara’yı yani Türk Ordusu’nu şer merkezi olarak gördükleri için  “Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaatine sığınmak”  dedikleri bir çizgide yürüdükleri açıkça görülür. Bu aslında Hilal ile Haç’ın savaşıdır. Fakat mesele şu ki sözde İslamcılar, Hilal’in altında değil, İngiliz derin devletinin adamlarının açtığı yolda ve Haç’ın altında Türklüğe karşı savaşmaktadır.''

Salı, Mart 20, 2012

Türkiye’deki gizli devlet ve dinleme operasyonları / Arslan BULUT



“TSK’nın esir subayları kendilerine digital operasyon yapanın cemaat olduğunu sanıyor.
Oysa onları ekarte eden, NATO’nun Türkiye’nin her noktasını dinleyen, izleyen sistemidir.
Amerika’nın elinde NATO ağları varken, CIA veya cemaate niye plâse etsin operasyonu?
NATO’nun Havaalanı ve Akaryakıt Tesisleri Fen Araştırma Laboratuvarı Ankara Bakanlıklar’da 50 yıldır açık faaliyette bulunuyor. Kadrosu tamamen Bayındırlık Bakanlığı içine gömülmüş olarak Amerika denetiminde çalışır.
Pek çok NATO müteahhitliği şirketi bu laboratuvarda çalışmış özel (!) mühendislerin kurduğu şirketlerdir.
Bunlar asla Maliye denetimine sokulmaz.
Türkiye’deki bütün NATO iletişimi Echelon’dur ve özel uydulara bağlıdır. TSK, kesinlikle sistem dışıdır.
İhtilaller, NATO destekli olmadan asla başarılamaz.
CIA ve Amerika söylemi hedef saptırma veya cehalettir.
Ben yedek subaylığımı Kayseri Tayyare’de, Kimya Mühendisliği tez çalışmamı Ankara’da NATO Havameydanı ve Akaryakıt Tesisleri Fen Araştırma Laboratuvarı’ında yaptım.
NATO’yu dibinden gördüm.
NATO, en az TSK kadar Türkiye’nin teknik bakanlıklarına da gömülmüş teşkilatlanmıştır.
Bu bakanlıkların bakanları NATO’nun da bakanıdırlar, sık sık Brüksel’e giderler.
En mahrem Dinleme ve Görüntü Kayıtları’nın tek kaynağı vardır.
O da ‘Türkiye’deki Gizlenmiş Devlet’ NATO’dur.
Serviste kullanılanlar işin hamalıdır.
Öyle, Sultanhamam sırt hamalı ücreti değil tabii bunlara ödenen.
Kısaca, NATO, Türk vatanının en büyük ve kapsamlı Anayasa’yı ortadan kaldırma silahlı örgütüdür. Ön planda AKP veya cemaati gösteren, böylece kendisini sütre gerisinde görünmez yapan, NATO ejderhasıdır.. NATO, Türkiye’ye en büyük kazığı, ’NATO’yu sevmeyenler solcular ve komünistlerdir’tezini ilk günden beyinlere yerleştirerek atmıştır.
NATO’yu savunan en yakınınız dahi olsa, bilin ki o NATO dostu olduğu anda Türklük düşmanı olmuştur, haindir.”