Anasayfa

Salı, Ocak 03, 2012

“Türkiye Baharı” Hesapları / Zahide UÇAR

 
"İşte hakikat gelip adamın suratına böyle vurur Sayın Erdoğan!!.
Dün Türk devletini katil ilan eden diliniz, bugün o sözleri yalıyor.
Neymiş?
“Hiçbir devlet kalkıp da bilerek kendi halkını bombalamaz” mış(!)..
Öyle çabuk yaladınız ki sözlerinizi. Arşivleri açmayarak suistimale açık bıraktığınız iddialarınız demek ki “HAKKA” dokunmuş.
Bugün yediğiniz şamar, HAK ve HAKİKATİN şamarıdır.
Tabii anlayana…"

Pazartesi, Ocak 02, 2012

Bölücülükten büyük tehdit! / Arslan BULUT



''Bugünlerde hayvan yeminde genetik yapısı ile oynanmış ürünlerin kullanılması sessiz sedasız serbest bırakıldı. Kimseden gür bir ses çıkmıyor! Gıda ürünlerinde de ayrı serbestiyeti getirmeye çalışıyorlar..
Televizyonlarda, ilaç tekellerinin Türkiye’deki paralı askerlerinin karşısına, konunun uzmanı olmayan kişileri çıkarıp konuşturuyorlar ve böylece GDO lehine kamuoyu oluşturmaya çabalıyorlar.

Biliyorsunuz. Türkiye’de bölücülük propagandası da artık alenileşti. Devletin istihbarat servisi müsteşarının Başbakan adına PKK ile masaya oturduğunun ortaya çıkması, bu görüşmede, Amerikalı koordinatörün,  “Abdullah Öcalan’ın talepleri TBMM’de ele alınacaktır” demesinden sonra, halkın bu konuda bir talebi olmadığı halde varmış gibi yaygara yapılarak Türkiye’nin gündemine  “Yeni bir Anayasa” nın getirilmesi, Leyla Zana gibilerin  “Özerklik artık bize yetmez”  tarzında konuşması, Uludere’de Genelkurmay’ın yanlış istihbaratla hataya düşürülmesi gibi olayları birlikte değerlendirdiğimiz zaman tehdidin ciddi olduğunu kabul etmek durumundayız.
Yalnız gerek hayvan sayısındaki azalma, gerekse, hayvan yeminde GDO’lu ürünlerin serbest bırakılması, bütün Türk halkı için daha büyük bir tehdittir..
GDO’li yem yiyen hayvanların etini kim yiyecek? Bu konunun Türk’ü Kürt’ü yok. Bütün Türk halkının genetik yapısı hedef alınıyor ve Tarım Bakanlığı çokuluslu gıda şirketlerinin bu programına alan açıyor..''

Pazar, Ocak 01, 2012

Azim Ve Kararlılık Dolu Bir Yıl Dilerim! / Banu AVAR

...O nedenle 2012 kan ve ekonomik operasyonların en fazla olacağı yıl olsa da,

her çökertme planı ÇİFT TARAFLI işler!

Ve kusura bakmasınlar ama TARİH kaosun sürekli olamayacağını ve çıkaranların aynı bataklıkta boğulacağını müjdeler!

AZİM ve KARARLILIK DOLU BİR YIL DİLİYORUM!

Mısır'da büyük Amerikan itirafı! / Arslan BULUT


''Arama yapılan bürolar arasında ABD’de Demokrat Parti’ye yakınlığıyla bilinen Ulusal Demokrasi Enstitüsü (NDI) ile Cumhuriyetçi Parti’ye yakınlığıyla bilinen Uluslararası Cumhuriyetçiler Enstitüsü (IRI) adlı iki Amerikan kuruluşunun ve Almanya’da iktidar partilerinden Hristiyan Demokrat Birlik partisine yakınlığıyla bilinen Konrad-Adenauer Vakfı büroları da var.
Yugoslavya’yı parçalayan kuruluşlar da diyebilirsiniz. Mustafa Yıldırım’ın 23. baskısını yapan “Sivil Örümceğin Ağında” kitabında bütün yönleriyle açıkladığı gibi Endonezya’dan Venezuela’ya kadar bu ağlar atılmıştır. Ağlara takılan ülkeler bölünüyor! Mesela Doğu Timor’u Endonezya’dan böyle kopardılar..

Mısır yönetiminin, sözkonusu sivil toplum kuruluşlarına yönelik soruşturmayı Temmuz ayında başlattığı belirtiliyor. Gerekçe olarak ise o dönem Mısır’daki büyükelçilik görevine yeni başlayan Anne Patterson’un, eski Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in devrilmesinden sonra, ABD’nin Mısır’daki insan hakları örgütlerine yaklaşık 31 milyon Euro ödediği yönündeki açıklamaları gösteriliyor.
Amerikan Dışişleri Bakanlığı sözcülerinden Victoria Nuland ve Almanya Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanı Dirk Niebel, Kahire’deki aramaları sert bir dille eleştirdi.
Sivil toplum kuruluşlarında yapılan aramaları, Mısır’daki insan hakları örgütleri de eleştirdi. Örgütler yaptıkları ortak açıklamada, “Yüksek Askerî Konsey, Ocak Devrimi’ni yapan insan hakları örgütlerini ve aktivistleri karalamaya çalışıyor” denildi.
Kimmiş Ocak Devrimi’ni yapan insan hakları örgütleri ve aktivistler?
NDI, IRI ve Konrad Adenauer Vakfı’nın Kahire bürosundan yönlendirilen gençler, öyle mi?
Bu haberler veya itiraflar, Arap Baharı’nın arkasında kimlerin bulunduğunu görmek istemeyenlere saygıyla sunulur!''

Pazar, Aralık 25, 2011

Kürtlerin sırtından Büyük Ermenistan! / Arslan BULUT



''Turgut Özal, Birinci Körfez Savaşı’na Türkiye’yi katmak için elinden geleni yapıyor, Musul-Kerkük’ü hedef göstererek kamuoyunu hazırlamaya çalışıyordu. Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay, Özal’ın baskıları karşısında yazılı emir istiyor, Başbakan Yıldırım Akbulut ise bu emri imzalamıyordu.
Şayet Yıldırım Akbulut da Kerkük-Musul hevesine kapılsaydı, Türkiye bugün Güneydoğu’yu kaybetmiş olacaktı.

ABD, İngiltere, İsrail ve Fransa bugünlerde yarım kalan işlerini tamamlamaya çabalıyor.
Son yıllarda Ermeni açılımının Kürt açılımı ile paralel sürdürülmesinin sebebi budur. İkinci Irak savaşının asıl hedefi, George W. Bush’un söylediği gibi Türkiye’yi cephe ülkesi haline getirmekti. Türkiye cephe ülkesi olunca, 60 binden fazla Amerikan askeri de Mersin’den Hakkâri’ye kadar uzanan topraklara yerleşecek, bu arada Trabzon ve Samsun limanları ile önemli hava üslerini de işgal edecekti. Böylece şer koalisyonu, Kafkasya, İran ve Orta Asya’ya Türkiye üzerinden girecekti.
Olmayınca Türkiye’yi çözmek için önce Irak Kürtleri’ni, sonra Türkiye Kürtlerini  “Kürt açılımı” ile kullanmaya karar verdiler.
Ya Ermeni açılımı? Yeteri kadar mesafe almış olmalılar ki, araya Ermenistan’ı da katarak B planını uygulamaya başladılar.
Mahiye Morgül, “Bir zamanlar tanıştığım bir Ermeni, ‘Doğu’yu hele önce Kürtlere versinler, onlardan almamız kolay. Onun için biz şimdi PKK’yi destekliyoruz’ demişti”  sözleri ile sürecin ne anlama geldiğini özetliyor:
“Açılımlarla birlikte, Yeni Anayasa süreci de başlatıldı. Cumhuriyet tasfiye ediliyor. Dönelim masada aldıkları şeye; ‘Osmanlı tapu kayıtlarını açmaya söz verdik, değil mi?’ diyecek Hillary Clinton..
‘Terk edin veya tazminat verin!’ diyecek..
Kürt köylüsü, toprakları elinden alınınca Avrupa İnsan Hakları mahkemesine başvuracaktır,  mahkeme kimden yana karar verecek, cevabı bellidir.
Doğu Anadolu’yu insansız istiyorlar! Ne Ermeni, ne Kürt, ne Türk!”